Saçlarımı geriye attım ve odadan çıktım. Yanımdan geçen kişiyi görünce küçük bir tebessüm oldu dudaklarımda. Sonra arkamdan bir ses gelince arkama döndüm.
"Gel buraya Zümra." dedi ve ben ardından gözlerimi devirip onu takip ettim.
Beraber bir odaya girdik ve o kapıyı kapattı. Önüme baktım, masanın önünde duran koltuklardan birine oturdum. Siyah saçları uzadığı için alnına dökülüyordu. Koyu kahve gözleri benim yeşil harelerime baktı. Sonra ise masanın arkasında olan sandalyesine oturup siyah ceketini düzeltti. Biraz masadaki eşyaları düzelttikten sonra bana döndü ben de ona.
"Zümra biliyorum ajanlık görevini bırakmak istemiyorsun. Biz de bunu istemiyoruz ama maalesef görevine ara vermen lazım. Daha doğrusu şöyle açıklık getireyim." dedi ve ben ona meraklı bakışlar atarken masanın üzerinde duran kağıtları aldı, sonra bana bakarak anlatmaya devam etti.
"Bu görevi ajan olarak değil sivil olarak yapman lazım ve bu bir kaç gün süren bir şey değil, bu belki de yıllar sürecek bir şey." dedikten sonra derin bir nefes aldı."Bize yardımcı olan bir örgüt var..." dedi ve adını söyleyecekti ki ben sözünü kestim.
"HP" dedim ve o başını aşağı yukarı salladı. "Bunu nereden bildiğini sormayacağım. Örgütün ne zamandır kurucusunu arıyoruz ve bulduk ama bundan haberleri yok."
"Herşeyi anladım ama ne yapmam lazım onu anlamadım anlatın artık." dediğimde yanındaki dosyaya uzandı ve bana uzattı.
"Ajanlık dışında hukuka meraklı olduğunu biliyorum -ayrıca hukuk bilgin de çok iyi- bu nedenle seni avukat olarak göstereceğiz kayıtlarda. Avukat olmak için gerekli eğitimin ve bilgin var dediğim gibi. HP örgütünün liderinin ise yerini bulacağız -ki bu çok basit olacak- sonra seni avukatı yaparak yakınlık kurmanı sağlayacaksın. Daha doğrusu dostluk kuracaksın. Biz devlete bağlıyız ama bu görevin devamı devlete ters düşüyor." dedi ve tekrar derin nefes aldı.
"Hükümet kadın haklarının kısıtlanması hakkında yeni bir yasa çıkartacak gibi duruyor ama bunu direkt yapmayacaklar." dedi, ben ise sinirden avuçlarımı sıktım. "İlk gazeteci olmaları yasaklanacak... Bahaneleri bile hazır. Kadınlar yanlış haber yapıyorlar bıla bıla. Sonra yazar olmaları ve en son üniversite okumayı bile kaldıracaklar kadınlar için. Biz ise HP örgütü ile birlik olarak onları bu kararlardan vazgeçiremeyiz ama elimizden gelenin fazlasını yapabiliriz."dedi ve bana baktı çünkü bu konudaki düşüncelerimi öğrenmek istiyordu.
"İyi bir avukat imajı çizmem lazım ve bu en az 2 yılımı alır." dedim ve dosya sayfalarını incelemeye koyuldum. "Hukukum iyi bu yüzden işim kolay görünüyor." dedim ve gördüğüm şeyle şok olarak ona döndüm."Siz bana haftaya bir duruşma mı hazırladınız!?"
"Elimizden geldiğince hızlı olacağız o yüzden bu gerekliydi. Adın Nesrin soyadın AKBAROV olacak. Şimdiden kendini alıştır. Sık sık ofisine git. Görkemli ve sade giy olabildiğince. Sana zaten adresi atacağız. Duruşmayla ilgili her şey ofisinde duruyor. Asistanın Şeyma GÜVERCİN sana yardımcı olur orada. Sormak istediğin bir şey varsa sor çünkü bir daha telefon harici görmeyeceğiz birbirimizi." dedi ve sonra bende odadan çıkıp kendi odama gittim.
🍀
Eşyalarımı hazırladıktan sonra benim için aldıkları eve geçmiştim. Şuan çalışma masamda önümdeki dosyaları inceliyordum.
Duruşma basitti. Lina AKSOY gerçekten her şeyi tam olarak iletmişti ve eski sevgilisinden dayak yediği için darp raporu almayı akıl etmişti. Tabii adımın bundan haberi yoktu. Lina daha reşit değildi ama gerçekten zeki bir kızdı. Adamın elinde sahte belgeler vardı ama bunların sahte olduğuna dair ispatlarımı ekstra bir dosya hazırlayıp ona koymuştum.
En sonunda oflayarak yerimden kalktım. Odama geçtim ve eski günlüklerimin olduğu kutuyu aldım ve içinden en eski olanlardan birini aldım. Günlük tutmayı hayattaki iyi anılarım artınca bırakmıştım çünkü günlüklerimde kötü anıları yazmayı severdim. Sanki kötü şeyleri kağıda yazarak sayfayı siyaha döndürdüm. Yani bana öyle gelirdi.
Günlüğün ilk sayfasını açtım ama sadece bir cümle yazıyordu.
Kötü günler bitti sıra daha kötü günlerde.
Geçmiş
Aşağıdan gelen çığlık sesi ile olduğum odadan dışarı atıyorum kendimi. Çığlık sesinin annemden geldiğini anlayınca hızlanıyor adımlarım. Kapıya gidiyor elim ve kapı kolunu çeviriyorum. Kapı kilitli olduğu için açılmıyor.
Zorlamaya başlıyorum kapı kolunu. En sonunda kapının kilitli değil sıkışmış olduğunu görüyorum.
Açarken annemin kırmızı boyalı kıyafetlerini ve yüzünü görüyorum. Babam bana dönüyor ve saçımdan çekiştirerek annemin yanına getiriyor. Saçlarımın çoğunu koparıyor o gün. Anneme bakarak konuşmaya başlıyor.
"Kızını şuan öldürebilirim. Ama ben bunun yerine sana yaptıklarımı ona da yapacağım." diyor elindeki bıçağı sallayarak. Annem zorlukla kalkarak önüme geçiyor. Babam tam benim karın boşluğuma bıçağı saplıyacakken annemin bacağına geliyor bıçak.
Evde tiz bir çığlık duyuluyor o an. Annem saçlarımı hemen elindeki nereden bulduğunu bilmediğim çocuk makasıyla kesiyor babamdan kurtarmak için. Ben çıkıyorum hemen odadan. Annem içerden kapıyı kilitliyor.
Kapının önüne oturuyorum yavaşça. Sindirmeye çalışıyorum az önceki yaşananları. Birden içeriden bir su dökülme sesi geliyor. Sonra ise babamın çığlığı. Sonra ise yine bir su dökülme sesi.
Kapı açılıyor birden. Annemin çıktığını görüyorum. Saçları biraz yanmış. Hemen kapatıp kilitliyor kapıyı. Beni çekiştiriyor salona doğru. Topallıyor bir yandan. Ağlıyor, duymuyorum ama biliyorum. Bi anda yere düşüyor annem.
Hemen çöküyorum yanına. Elbisemi yırtıyorum, annemin kendisine yaptığını gördüğüm gibi, hemen bastırıyorum yaralarına ama çok fazla olduğu için hepsi kapatamıyorum yaralarının.
Salonun köşesinde kalan telefona gidiyor gözüm hemen koşuyorum yanına. Ambulansı arıyorum annem için. Eve iki araba geliyor.
İlk annemi götürüyorlar sonra ise babamı. Babam yanmış. Sonra öğreniyorum annem babamın üstüne kolanya döküp yakmış kendini kurtarmak için.
Benim velayetimi amcama veriyorlar. Kötü günler bitti sıra daha kötü günler diye not alıyorum bir deftere ve o defter benim ilk günlüğüm oluyor.
Günümüz
Cümlede dolanmaya başladı gözlerim. Sonra ise hemen dolup bir yaş düştü deftere. Kafamı iki yana salladım ve amcamın öğrettiği cümleyi aklıma getirdim.
"Bir ajanın zaafları olmamalı." sözü her saniye aklımdaydı. Günlükle beraber elime bir çakmak aldım ve hemen günlüğü ateşe verdim.
Anılarım yanmadı benim bugün. Bugün benim anılarım eğer kül olsaydı ben annemi kurtarmadan kendimi dışarı attığım için olan pişmanlığım olmazdı.
Elime bir kağıt aldım ve bugün aslında 19. yaşıma mektup yazmaya karar verdim anında.
Sevgili 19. yaşım,
Biliyorum kabullenmek zor ama o burada seninle aynı tesisde. Amcanı öldürmeni istiyorlar ama eğer bunu yaparsan amcanın tarafında olan ajanlar senin infaz emirini çıkaracak ve diğer ajanlar bir şey yapamayacak.
O kızın güzelliğini gör olur mu? Gözlerine bak onun güzelliğini oku gözlerinden. Annenin gözlerine benziyor ama annen değil biliyorsun. O gün için pişman olma. Senin değil o adamın pişman olması gerekiyor.
Özür dilerim bu dediklerim acı olabilir ama bunlar gerçekler. Baban yüzünden olan bir şeyi kendi suçun olarak görme olur mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hira 🍀
Teen Fiction"Kimsin sen?" "Bazılarının eceli bazılarının kahramanıyım." Nesrin gerçek adıyla Zümra bir görev için ajanlığı bırakır. Tabii o ajanlığa sadece ara vericeğini biliyordu ,bırakacağını değil.