Üniversitenin girişinde elimde fotoğraf makinesi ve çantam, elimde olan makineyi sekizinci kez kontrol ettim, çünkü daha demin yanımdan geçen şüpheli bir adam çantama bakıyordu ve çalabileceği en değerli şey fotoğraf makinem.
Ellerim dolu bir şekilde yürürken bir yandan da söyleniyordum ülkemiz zor zamanlardan geçiyordu ve toplum üçe ayrılmıştı,
muhafazakarlar, komünistler ve iki tarafın ortası sesini çıkarmayan toplum. Polisler etrafta kol geziyordu; her an, her şey onlar için şüpheli olabilirdi ve eğer öyleyse kadın, erkek, küçük, büyük fark etmez direkt hapishaneye düşerdiniz gerisine benim dilim varmıyor.
Üniversitenin bahçesinde biraz dolaşırken, Güneşli günün ışıklarının vurduğu, beyaz çiçeklerin olduğu bir bahçe gördüm, hemen fotoğraf makinemi aldım ve yere eğildim güzel bir fotoğraf çekmeye uğraşıyordum.
Bir kız geldi, beyaz eteği çiçeklerle uyumlu, kahverengi saçları topuz yapılmış, küçük tatlı bir çantası var, yüzünü görmedim ama o an içim huzur doldu, fotoğrafını çektim ve hayran, hayran bakmaya başladım.
Önüne döndü ve beni gördü, ben de onu, açık kahverengi çekik gözleri, küçük bir burnu, beyaz teni, ne kadar güzel bir kızdı onun yerinde olsam aynanın yanından ayrılmazdım.
Düşünceler içinde dengemi kaybettim ve yere düştüm zaten yere eğilmiş olduğum için hemen toparlandım, kafamı kaldırdığım da elini uzatmış bana gülümsediğini fark ettim elini tuttum beni hemen kaldırdı, o kadar hızlı kaldırmıştı ki şaşırdım.
"Bahçede çok güzel duruyordun ben de seni çektim bakmak ister misin?" Yüzündeki gülümseme şaşkın ve memnun bir ifadeye döndü
"Beni mi çektin, teşekkür ederim bakayım"elimdeki fotoğraf makinesini ona verdim, gözlerinde hayranlık dolu bir ifade vardı,
"Vay ne ne kadar güzel çekmişsin, çok yeteneklisin" dedi ve elini omzuna koydu "keşke ben de senin gibi fotoğraf konusunda yetenekli olsam, gerçi bence denesem yapabilirim" dedi tatlı bir gülümsemeyle, "ben sana öğretirim istersen." "gerçekten mi? Çok isterim aslında, adın ne?"
"Adım rosé ve sana öğretmekten mutluluk duyarım" "ben de Lalisa Monobal, tanıştığıma çok memnun oldum"
"Ben de Lalisa, ben de"
"Hangi bölümdesin"
"Gazetecilik, sen"
"Ben de fotoğrafçılık" şaşırmıştım çünkü gazetecilik öğrencileriyle ortak derslerimiz oluyordu ama daha önce onu görmemiştim, sanmıyorum."Seni daha önce gormedim ama" dedim "ben ilk defa geldim okula aslında ben başka bir yerde yaşıyorum da buraya okumak için yeni geldim."
"Anladım demek o yüzden seni daha önce görmedim, peki neden yeni geldin okul başlayalı baya oluyor, ne kadar oldu bir dakika" ellerimle ayları saymaya başlayınca Lisa gülmeye başladı açıkçası böyle bir tepki beklemiştim o yüzden yüzüne baktım, ona baktığımı görünce bir yandan gülerek
"ikimiz de sayısalcı değiliz ya daha bu sabah markette aynı şekilde ellerimle hesap yapıyordum, bir amca bana garip garip bakıp, tesbih mi çekiyorsun kızım dedi" Lisa kahkahalarla gülerken ona katıldım, çok komik olmasa da onun anlatış şekli o kadar komikti ki saatlerce onunla gülebilirdim.
"İki ay oldu bu arada" dedi "bak gördün mü çok geç, iki aydır nerdesin?" Dedim gülerek "uzun hikaye" dedi ve gözündeki yaşı siliyor gibi yaptı, güldüm çok tatlıydı bana doğru döndü ve "birazdan dersim var ama istersen sana dersten sonra bir kahve eşliğinde neler olduğunu anlayabilirim" dedi ve gülümsedi onun gibi gülümsedim ve elimi ona doğru uzatıp "bunu çok isterim Lalisa Monobal teklifini değerlendireceğim." Dedim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Issız Bir Sokakta Silah Çekmezdim Sana
Fiksi PenggemarLisa ve Rosé çok yakın arkadaşlardı fakat birbirlerinden sakladıkları çok şey vardı.. bir gün yanlış bir zamanda yanlış yerde yanlış insanlar olarak karşılaşınca hayat ikisine de bir darbe vurmuş oldu...