Süsen
Kazanın ardından 20 gün geçmişti. Kaan tam anlamıyla iyileşmiş ve okula geri gelecekti. Bugün hastaneden taburcu oluyordu.
Başta onu istemeyen, sonrasında kabul eden ve düştüğümüz gün ona sahip çıkacağını söyleyen bir babası ve ne olursa olsun onun için endişelenen ve üzülen bir kardeşi vardı.
Birbirlerinin kıymetini geç anlamışlardı. Keşke bunlar olmadan önce böyle olsaydı.
Benim için de kimse üzülüp ağlamamıştı Ömer ve Harika hariç.
O da bazen beni sinir etse de Harika olmayan kız kardeşim gibiydi benim için. Ne kadar üzüldüğünü anlatmıştı Ömer. Sevgilim ve kardeşi hariç kimsenin umrunda değildim.
Onlar da olmasaydı ben ne yapardım?
Ben de kendimi iyi hissetmeye başlayınca en fazla 3 ya da 4 kere gördüm Kaan'ı.
Akif amca pek müsaade etmiyordu ama ben onun olmadığı zaman gidip kısa kısa ziyaret ettim. Bana hala kızıyordu "oğlum senin yüzünden bu halde!" diye.
Ama o da benim kadar, Kaan da onun kadar suçlu. Hatta bu bütün yaşananların bütün sorumlusu oydu. Ben sustuğum için, Kaan beni susturduğu için, Akif ise bizi tehdit ettiği için baş suçlu oydu.
Belki itiraf etseydik daha az ceza alırdık ama sırf Melisa için Kaan da ben de perişan olduk.
Bunları düşünürken sınıfa geldiğimizi fark ettim. Oraya baktım. Aklıma düştüğümüz an geldi. Gözlerimin dolduğunu hissettim ve ellerimi yüzüme götürdüm. Ömer kolumu tutup "geçti sevgilim, üzme artık kendini.." dedi.
Ben de ona bakıp "elimde değil ya tam tersi olsaydı..." dediğimde bana sarıldı. "Düşünme artık bunları sevgilim." Dedi.
Ayağımda olan kırık tam iyileşmediği için yürürken Ömer'den destek alarak yürüdüm. Bir elimde de değnek vardı. Oturunca sol kolumdaki değneği Ömer benden alıp sınıf dolabının üstüne koydu.
Herkes bana tekrar geçmiş olsun dileklerini iletirken Tolga o sırada hiç de iyi olmayan bir ifadeyle girdi sınıfa. Kaan'ı sevdiği için bu düşmenin sebebini merak ediyordu. "Ee Süsi?" diye başladı cümleye.
Sırasına oturup devam etti. "Kaan'la beraber düşecek kadar derdin neydi çocukla?" Ben ise yüzümü ona çevirip cevap vermeye hazır değildim. Kimseye hazır değildim sadece ona değil.
Ben susarken "verecek bir cevabın neden yok süsicim?" Diye sordu. Ona karşılık veren Doruk oldu. "Sana ne oğlum ne olduysa oldu, kız çok üzgün zaten hazır hissederse anlatır."
"Bekle anlatır, elinde megafonla "herkes beni dinlesin" derken çok hazırdı ama anlatacağı şey her neyse."
Benim gözyaşlarım ise tane tane döküldü yanaklarımdan. "Sana ne oğlum her şey maydanoz olma." Dedi Ömer.
"Ulan var ya bir kere daha anladım sizden arkadaş falan olmaz. Birbirinizin yüzüne gülüyorsunuz ama birbirinizin umrunda değilsiniz. Samimiyetiniz yalan!"
Diyerek çıktı sınıftan. Ömer de arkasından "manyak ya sataşmaya yer arıyor" dedi. Berk de bir şey söyledi. "Boş ver Ömer sevilmiyor diye böyle yapıyor, bir tek Kaan yüz veriyor buna. O da zamanında Kaan'a zor gününde evini açtı diye."
Doruk'un yüzü düştü, "hani anlatmayacaktın kimseye?" Der gibi bakınca Berk pot kırdığını anladı ve lafı değiştirmeye çalıştı. "Yani öyle olmuştur herhalde bunlar kanka oldu ya o yüzden yapmıştır diye düşünerek söyledim" dedi.
Artık kim ne kadar inandı bilmiyor ama daha fazla konuşmamak için sustu Berk.
Aybike merakla sordu sessizce Berk'in koluna dokunup.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vicdan ▪︎ süsöm (Düzenleniyor)
FanficSüsen sakladığı sırrın yükü altında ezilmektedir. Bu sırrın sonunda ne olursa olsun bu sırrı Ömer'e söyleyecektir. Başlama tarihi: 13 Temmuz 2022 Söylese de söylemese de iki ihtimal vardır.