Alba ile kantine inmiştik. Alba acıktığı için kendine noodle almıştı. Ben ise peynirli çubuk kraker ve şeftali aromalı meyve suyu tercih etmiştim. Elimizdekileri yerken bahçeye çıktık. Kahkahalarla dolu alt sınıfların arkadaş grubu, üst sınıfların yaptığı küçük maçlar, voleybol oynayanlar bahçeyi süslüyordu. Bahçeyi turladıktan sonra tekrar sınıfa çıktık.
Bizim grubun yanına gittik. - Alba, ben, Asteria, Tara, Blain, Dagna ve Gavril- Tara, Asteria'ya dün aldığı bir sweati ballandıra ballandıra anlatırken erkekler hala dün yaptıkları basketbol baçını konuşuyorları. "Selam." dedi Alba. Herkesin başı bize döndü. "2 gün sonra yani hafta sonu sinemaya gitmeye ne dersiniz." diye sordu Asteria. "Bana uygun. Bir işim yok" dedi Blain. "Bende." diye ekledi arkasından Gavril. Alba'ya baktım. Alba kafasını bana doğru aşağı yukarı salladı. "Bizede uyar, geliriz." dedim Alba ile kendimi işaret ederek. "Takım tamamsa gelmemek ucuz bir davranış olur değil mi? Bende geliyorum." dedi Dagna. "Aynen bende gelirim." diye devamını getirdi Tara. Herkes gelecekti. Güzel! Uzun zamandır böyle birşey yapmıyorduk. "Peki hangi filme gideceğiz?" diye sordu Tara. "Geçende yeni çıkan vizyonda bir film gördüm. Fantastik türündeydi. Konusunu o kadar net hatırlamıyorum fakat herkes beğendiğini söylüyor. Onu izlemeye gideriz. Sonrasında da yemek yeriz ve bowling oynarız. Ne dersiniz?" dedi Blain. "Güzel fikir. Öğlen bir gibi buluşuruz." diyerek hepimizin adına konuştu Dagna ve ders zili çaldı.
Aradan Bayan Sasha ile matematik dersimizi ve bir teneffüsümüzü de atlatmıştık. Sıradaki dersimiz Bayan Yvonne ile İngilizceydi. Çok az bir vakitte Bayan Yvonne muhtemelen gelirdi. Çantamdan dün verilen ve yaptığım (aslında birkaç sayfasının yetişmediği) ödevimi sıramın üstüne çıkardım. Sıra arkadaşım Asteria da benle aynı şeyi yaptı. "Ödevi eksiksiz yaptın mı Sabrina?" diye sordu. "Maalesef daha çok matematik ödevine yoğunlaşmıştım. Birkaç sayfam yetişmedi. Umarım Bayan Yvonne beni affeder." dedim ve Bayan Yvonne sınıf kapısında geçip içeri girdi.
"Merhaba çocuklar! Bugün nasılsınız?" diye neşeyle sordu Bayan Yvonne. Tüm sınıf hep bir ağızdan şunu dedi. "İyiyiz!" "Çok iyi... Sınav notlarını okuyunca da umarım bu mutluluğunuz sarsılmaz." diye kıkırdadı Bayan Yvonne. Herkes homurdanmaya başlasa bile öğretmenimiz herkesin sınav notlarını okuyordu. Yabancı dil konusunda sıkıntım yoktu. Notlarım hep yüksekteydi. Bu sınavdada da Bana Yvonne tam puanla sınavı geçtiğimi söyledi. Mutlu olmuştum. Fakat ödevimi yapmadığım için beni ikaz etmeyi de unutmadı...
Yeni konuya geçmiştik. Dersi güzelce dinliyordum. Ta ki sınıfımız kapısı tıklatılıp açılana kadar... Vaybe müdür ve yanında paket tutan bir kadın gelmişti. Müdür Bayan Yvonne'den dersini böldüğü için özür dilediğini ama, bunun önemli olduğunu söyledi. Öğretmenimiz onu başıyla onayladı. Müdürümüz Bay Charles'ı ben sevmem. Hatta sadece ben değil nerdeyse tüm öğrenciler, hatta ve hatta bazı öğretmenler bile sevmez. Zaten sinir bozucu bakışları var. Ayrıca kurnazlıkta da üstüne tanımam.
"Evet çocuklar, size önemli bir duyurum var. Tüm okulumuzun sınıf sınav genel ortalamalarına baktık ve en yüksek olan sınıfı tespit ettik..." dedi. "Ve bu sınıf sizsiniz! Cidden bir ödül hakkettiniz. Yanımda duran kişi ise Bayan Amber. O bir rehber. Muhtemelen içinizden sınıfınızda neden bir rehber olduğunu sorguluyorsunuz... Çünkü şehrimize uzak ama bir o kadar da iyi bir şehir gezisine gidiyorsunuz ve Bayan Amber size bu süreç boyunca rehberlik edecek. Ayrıca ödülünüz bu kadar da değil. Kutudaki çikolataya ne dersiniz?" dedi coşku ve gizem arası bir ses tonuyla. Sınıftakiler sevinç çığlıkları atıyordu. "Fakat önce Bayan Amber size bir kaç açıklama yapacak." dedi müdürümüz Bay Charles. "Evet çocuklar, gezimizi 30 kişilik bir otobüsle yapacağız. Yolumuz uzun fakat konforlu bir yolculuk geçirceğimizi düşünüyorum. Birlikte müzeleri, tarihi yerleri, şehir merkezi gibi yerleri gezeceğiz. Birazdan ise size bir izin kağıdı dağıtacağım. Gezimiz pazar günü başlayacak. Yani otobüslere pazar günü saat sabah 6.00 gibi bineceğiz ve o izin belgelerinizi ailelerinize imzalatıp getireceksiniz. Şimdi sıra çikolatalarda..." Herkese çikolata dağıtılmaya başladı. Bana da verildi. Vay be... Müdür Charles'dan bunu beklemiyordum. Çikolatanın markası aşırı pahalıydı. Herkes -bende dahil- çikolatayı yedi.
Derken arkadaşlarımla öğle yemeğimizi yedik ve metroya bindim. Eve vardığımda annem daha işten gelmemişti. Eve kendi anahtarımla girdim. Kendimi odama attım ve İngilizce ödevimi yapmaya başladım. Hemen bitirdim. Okul formalarımdan kurtulmama gerekiyordu çünkü artık rahatsız ediyorlardı. Formalarımı kirli sepetine attım. Üstüme gri ve basit olan bir sweat giydim. Altıma kendimi içersinde rahat hissettiğim taytımı da giyince odamdaki televizyondan Netflix'i açtım. İzleğim diziyi bir yandan izliyordum, bir yandan da arkadaşlarımla mesajlaşıyorduk. Telefonu bırakıp tamamen dizimi izlemeye verdim kendimi. Aradan muhtemelen yarım saat geçti ve annemden bir mesaj geldi. "Sabrina, tatlım kendine yemek yap ve karnını doyur. Akşam eve geç geleceğim. Toplantım çıktı. Doğalgazı açmayı ve ödevlerini yapmayı unutma :)" yazıyordu mesajda. Anneme kalp emojisi attım ve kulaklığımı taktım. Mutfağa geçtim. Kendime nugget ve biraz patates kızartması yaptım. Hepsini yedim. Diğer ödevlerimi yapmaya koyuldum. Daha sonra zil çaldı. Gelen annemdi. Elinde poşetler vardı. Markete gitmiş. Poşetleri mutfağa koymasına yardımcı oldum. Yemek yediğini söyledi, yorulduğunu ve biraz televizyona bakacağını belirtti.
Ödevlerimi yapmaya devam ettim fakat yorulduğumun farkına vardım. Annemin yanına, televizyonun karşısındaki koltuğa oturdum. Annem beni kollarının arasına aldı. "Anneciğim, pazar günü okul gezisi varmış!" dedim. "Ciddi misin? Müdürünüzün o kadar sık okul gezisi düzenlediğini bilmiyordum." dedi. "Sınıfımız sınav ortalaması en yüksek olanmış. O yüzden. Pazar günü yola çıkacakmışız. Gideceğimiz yer çok uzakmış. Ülkenin diğer ucunda gibi düşünebilirsin anne." diye açıkladım anneme. "Gayet güzel olmuş. Gidip güzelce eğlenirsin ama şimdi ödevlerini bitirmen gerekmez mi Sabrina'cığım?" dedi. Ahh, canım annem ödevleri asla atlamıyordu. "Tamamdır anneciğim."
Odama doğru yöneldim ve ödevlerimi yapmaya koyuldum...
