0.0

1.1K 74 154
                                    

"Kadıoğlu."

Sessizliğin bozulmamasından memnun kalarak devam etti.

"Ferdi Erenay Kadıoğlu. İnsanın içinde, gördüğü ilk yerde vurma isteği uyandıran bir baş belası. Daha çok genç fakat babasının yerine geçecek, ondan daha iyi yönetecek kadar zeki."

Emre, ekibinin yüzlerinde gözlerini gezdirdi. İçlerinden birini bu mafya bozuntusunun yanına yerleştirecekti. Baktığı genç yüzler arasında aldığı tek sonuç kararsızlıktı. Kendi içinde istişare yaparken bir yandan da onlara Kadıoğlu'nu anlatıyordu.

"Yaklaşık dokuz ay önce babası trafik kazasında öldürülmüştü bildiğiniz üzere. Daha doğrusu, trafik kazası gibi gösterilmişti. Sebebi hangi pisliğin sonucu var bilemem, ama bir kaza değildi, biliyorsunuz."

"Evet, hatta Feyzullah Kadıoğlu öldüğü için operasyonu başlamadan bitirmiştik."

Diğerlerine nazaran dersine çalışmış olan Kerem'i onayladı Emre.

"Doğru Kerem, öyle yapmıştık."

Çaylak "Peki neden bitirdiğimiz işe tekrar başlıyoruz?" diye sordu çekinerek.

"Çaylak, daha yenisin. Bu yüzden bu soruyu yeni oluşuna veriyorum."

Emre'nin her fırsatta çekinmeden aşağıladığı Arda başını tamam anlamında sallayıp tekrar sessizliğe gömüldü.

Bu ekipte yeniydi. Geldiği gibi herkesin dikkatini üstüne çekmişti çünkü daha yeni mezun bir polis böylesine önemli bir ekipte nasıl yer alabiliyordu? Organize şubenin pek haz etmediği bu çaylak fazlasıyla pratik, cesur, zeki ve yetenekliydi aslında.

Mezuniyet törenlerinde yaşanan silahlı saldırıda il emniyet müdürü Cenk Tosun'un hayatını kurtarmasıyla, biraz zorlamayla Emre Belözoğlu'nun özenle kurduğu ekibine girmişti. Belözoğlu gizliliğe önem veriyoruz diyerek reddetmeye çalışsa bile; ilk olarak Cenk Tosun il emniyet müdürüydü, ikinci olaraksa Arda hakkında düzgün hiçbir kayıt yoktu. Üstelik ufak birkaç şeyle, Arda'yı hiç yaşamamış göstebilecekleri kadar temizdi Arda.

Tosun'a göre bu cesur çaylağı en iyi Emre yetiştirirdi. Fakat Emre ona çok da fırsat tanımıyordu.

"Özetle, tekrar başlıyoruz. Ve bu sefer daha dikkatli olacağız." diyerek İsmail'e baktı Emre. İsmail'in bu aileyle özel bir derdi vardı. Özellikle de Barış Alper Yılmaz ile.

"Ferdi şirketin başına geçtiğinden beri piyasa değerleri ve prestijleri arttı. Bazı alanlarda babasının yıllardır çabalayıp yapamadığı işleri gerçekleştirdi."

"Babası, Ferdi'yi hep gözlerden uzak tutmuştu di mi amirim?" diye sordu Halil. Bu ekibin en eskisi, Emre'nin sağ kolu da Halil'di.

"Öyle Halil. Babası ölene kadar basında tek bir fotoğrafı, elimizde ufak bir bilgisi bile yoktu. Kendi adıma söyleyeyim ki, Ferdi'nin şirketin başına geçmeyeceğine emindim. Geçse bile başarılı olacağını düşünmezdim."

"Çeteleri de artık daha güçlü. Uyuşturucu işinde hatrı sayılır bir yerleri varken şu an listenin başını çekiyorlar. Biliyoruz fakat kanıtlayamıyoruz. Çok temiz çalışıyorlar." dedi narkotik şubeden bu operasyon için görevlendirilen, başından beri pür dikkat sessizlikle Emre'yi dinleyen Mert.

"Yani kısacası, karşımızdaki adam küçümsenecek biri değil." diye araya girdi Arda. İster istemez bu genç adamı takdir ediyordu.

"Aynen öyle, onu küçümsemek en büyük hatamız olur."

"Amirim peki ne yapacağız?" diye sordu nefretle İsmail. Ona kalsa o şirkete gidip başta Barış Alper olmak üzere hepsinin kafasına sıkardı.

"İçlerine sızacağız İsmail."

the world is ugly | arferHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin