"Baba lütfen dur!"
Babam beni asla dinlemiyordu. Gözlerimin önünde anneme elindeki kemerle vurmaya devam ediyordu. Annem ne kadar "Kızım uzaklaş burdan, ben iyiyim sorun yok!" desede gözlerine bakarak bile canının ne kadar yandığını anlayabiliyordum. Babam kemeri annemin boynuna dolamaya başlayınca daha fazla dayanamadım. Sehpadaki vazoyu ona fırlattım. Vazo kırıldı ve babam annemi bırakıp bana doğru yürümeye başlarken kırık vazonun bir parçasını aldım ve tam boynuna saplayacakken bir ses duydum: "Alya, sakinleş sadece bir rüya!"Nefes nefese uyandım ve baş ucumda bana telaşla bakan Ayaz abimi görünce rahatladım. "Çok fazla çığlık attın, yine mı aynı kabus?". Onaylayarak kafamı salladım. Çığlıklarım yüzünden daha yeni uyanmış olmalıydı çünkü üstünde şort dışında bir şey yoktu. Ayaz abiyle beraber büyümüştük. Aynı şehir,aynı mahalle, ve aynı bina. Ailelerimiz de arkadaştı. Daha doğrusu annelerimiz. Onun babası o doğmadan önce ölmüştü. Benimkiyse baba denmeyecek kadar şeref yoksunu bir insandı...
Yatakta doğruldum ve saate baktım "Saat 7.30, yarım saat içinde hazırlanmam gerek, sen beni neden uyandırmadın beni ya!". Ayaz kahkaha attı "Çok güzel uyuyordun, uyandırmaya kıyamadım bebeğim.". Kaşlarımı kaldırarak şaşkınlıkla ona baktım ve tekrar gülmeye başlayınca yine benle dalga geçtiğini anladım. Ve yaptığı bu iğrenç şakaları her seferinde yiyordum!. Gözlerimi devirdim "Pislik". Kapıdan çıkacakken önüme geçti ve kafamı kollarının arasına alarak "Seni seviyorum aptal portakalım benim". Belli ki yine bir şey isteyecekti. Elimle ittirmeye çalıştım ama hiç bir şeye yaramadı. Çocuk 180 boyunda kaslı bi' şey. İttiremeyince derin bi nefes aldım ve kollarının altından hızlıca geçip küçük bi kahkaha atarak banyoya koştum. "Üzgünüm, Melis'i sana ayarlayamam abicim git kendin söyle."
Yüzümü yıkadım ve saçlarımı elimle toplayarak dağınık bi topuz yaptım. Ve iş kıyafetlerimi giydim. Kötü bir işte çalıştığımdan çok fazla makyaj yapamıyorum. Peki işim ne? Bir giyim mağazasında kariyerlik!. Kendi kendime "Neyse, bu da iyi" diye söylendim. Banyodan çıktım ve odamdaki boy aynasından kendime bakarken Ayaz'ın bağırışını duydum "Alya, saat 7.45 çabuk çıkmamız lazım!". Ayazın söylediği cümleyi duyunca koşarak kapıya gittim ve hızlıca siyah botlarımı özensizce giymeye başladım. Bu kadar acele etmemin sebebi tam olarak 5 işten kovulmamdı! Ayaz'a hızlı olması için bağırdım ve Ayaz üstüne siyah boğazlı bi kazak geçirip hızlıca yanıma geldi. Birlikte arabaya bindik ve Ayaz camı yarıya kadar açtı. Saçımı düzeltmeye çalışırken Ayaza baktım "Ayaz abi kapat şu camı saçlarım bozuluyor." Ayaz sırıtarak camı sonuna kadar açınca sinirle omzuna elimle vurdum. Camı kapatınca çantamdan tarağımı çıkartıp saçlarımı taradım. Sonunda bi dediğimi yapmıştı şerefsiz!
"Ayaz abi en sevdiğim şarkıyı açsana". Ayaz gözlerini devirdi ve "seninde isteklerin bitmiyor" diye söylenerek "Yıldızların Altında" şarkısını açtı. İkimizde şarkıya eşlik etmeye başladık. Yanımızdan geçen arabaların içindekiler muhtemelen bizim deli olduğumuzu düşünüyordu ama kimin umrunda, hayata bir kez geliyoruz değil mi? Aniden sağ el bileğim ağrımaya başladı ve bu izlendiğimi hissettiğimde oluyordu. Etrafıma baktım fakat Ayaz abi önüne bakıyordu, yanımızdan siyah bir araba geçti fakat onun içindekinin de benimle ilgilendiğini düşünmüyordum. Ben düşüncelere dalmışken araba ani fren yaptı ve durduk. Kafamı cama çarpmıştım. Ayaz'a baktım ve güldüğünü görünce bilerek yaptığını anladım. Ona bi tokat atarak arabadan hızla indim. Mağazaya girerken hala gülme seslerini duyuyordum şerefsizin. Mağazaya girer girmez yere yapıştım "Hassi-" tam küfür edecekken insanların bana baktığını görünce sustum. Ayakkabılarıma baktım ve bağcıklarımın açık olduğunu farkettim. Oflayarak bağcıklarımı bağlarken üstüme bi gölge düştü ve kafamı kaldırdım. 173 boylarında kumral bir adam bana bakıyordu. "Yardım edeyim" dedi ve cevabımı beklemeden eğilip bağcıklarımı bağlamaya başladı. "Teşekkür ederim." gülümseyerek diğer botumun bağcığını bağlamaya devam etti. O sırada yine bileğime bir ağrı girdi. Etrafıma baktım fakat bağcıklarımı bağlayan çocuk botlarımla ilgileniyordu diğer insanlar da kıyafet almakla. "Bu arada, ben Mert".
Selaaam, yazım yanlışı yaptıysam özür dilerim. Nasıl buldunuz ilk bölümüü?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOLCULUK
ActionÇocukluğundan beri, yaşadığı olaylara rağmen neşeli ve soğukkanlı olmaya çalışan Alya'nın hayatı birden değişmeye başlar. Bakalım şimdi de aynı şekilde kalmaya devam edebilecek mi? "Gördüğüm fotoğraf yüzünden hâlâ yaşadığım şoku atlatamamışken aynı...