chapter 2 ➢ moon light and swans

167 37 125
                                    

bölüm 2 - ay ışığı ve kuğular

jake |

Soğuk zemin.
Kemiklerimi dondurmak için yaratılmış gibiydi. Ne süre uyuduğumu bilmiyorum. Zeminin soğukluğunu uzuvlarımın uyuşmasından hissedemeyecek kadar dalmış olmalıydım. Yavaşça doğrulurken sırtımdaki yaraların soğuktan morarmış oluşunu iliklerime kadar titretken hissettim. İyice uyandığımdan emin olduğumda, hücremde bir iki volta atıp eklemlerimi açmaya karar verdim.

On dört sene geçirmiştim bu hücrede.
Altı kere kaçma girişiminde bulunmuş, altısında da geri içeriye tıkılmıştım.

Sonuncu kaçışımdan bu yana nerdeyse iki hafta geçmişti. En başarılı olan oydu sanıyordum, ruh nağmesi okunmuş bir ok beni delene kadar. Neyseki oku fırlatan eleman kan laneti konduracak kadar yakınıma girmişti. Şimdi ise yedinci kaçışımı onunla birlikte planlıyordum.

Sandığımdan zekiydi. Falcıya gitmiş olanları öğrenmeye çalışmıştı. Şimdiye kadar bunu akıl edebilen çok az kişi görmüştüm.

Nerdeyse hayatımı hücrede geçirmiş olmama rağmen burda yalnız değildim. Benim hücremle birlikte on beş hücre daha vardı. Ben hücremi değiştiremesemde onlar; ölüyor, kaçıyor, bazen intihar ediyolardı. Böylece yeni insanlarla tanışma fırsatım oluyordu.
Yeni hayatlar, yeni acılar, yeni kaderler ve aynı yer: Işık Krallığı hücresi.

Ben ne bir insan öldürdüm ne de krallığa karşı ağır bir suç işledim. Benim suçum çok basit ama en ağır olanıydı.
Lanetle doğmuştum.

Yirmi sene önce ailem bu topraklara yeni bir birey getirmek umuduyla beni istediklerinde haberleri yoktu topraklarına konacak lanetten.

Işık ve Gölge Krallığı daima diğer krallıklardan daha yakın olurlardı. Ailemin döneminde bu iki krallık dosttu. Gölge Kralı Hermios, Işık Kralı Kalsineos'un en yakın arkadaşıydı. Annelerimizde arkadaştı. Hatta iki aile aynı zamanda veliaht prenslerinin olucağını öğrenmişti. Ben ve gölge krallığının varisi doğduğunda mavi ay tutulması olmuş. Aynı zamanda annelerimizin rahimlerine düşmemiz, aynı zamanda doğmamız bir işaretti belkide.

Biz ölüm lanetiyle doğmuştuk. İkimizden biri ölmeliydi. İki aile bir varisi katletmek zorundaydı.

Gölge Krallığının üyeleri karga olarak bilinirdi. Kargalar onların sembolik hayvanlarıydı. Tahta çıkacak kişilerin ise; savaşçılıkları yüksek derecede iyi, stateji sahibi olmaları baş gösterirdi. Gökyüzündeki karanlıktan sorumlulardı.

Işık Krallığı kuğuların diyarıydı. Işık krallığının görevi ise Ay ve onun yaydığı ışığı dağıtmak ve kontrol etmekti. Büyücülerimiz büyük ölçüde ön planda olurdu. Üyelerimiz kuğu olarak sembolize edilir, güzellikleri ve naiflikleri ile ön plana çıkarlardı. Tabi benim için durum farklıydı.

Anneme güzellik tanrıçası Aphrodite tarafından kutsanmış kadın derlermiş. Beni doğurana kadar bazıları bunun yalan bilgi olduğunu düşünmüş. Ancak doğumumda annemin doğumunda da olduğu gibi yüzüme ilk su vurulduğunda tenim parlamaya başlamış. Annem, aldığı parçayı beni göstererek söylemiş herkese.

"Onun parçası hep burdaydı. O parça benimle yaşadı, benimle büyüdü. Zamanı geldiğinde rahmimde parçayı kabul ederek kutsandı ve doğumuyla bana teşekkür etti."

İnsanları tenimin kokusuyla sarhoş edebileceğim yazılıp çizilmiş kitaplara. Güzellik görecelidir ama şu ana kadar sahip olduğum şu kutsal parça çok işe yaradı diyebilirim. Çoğu kişi güçlü bir cazibeye hayır diyemez. E bende kullandım bunu.

revéuse | jaykeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin