"Ay dök şunu daha çok dök..." Nobara biraz daha kolonya alıp bileğine gelişi güzel döktü ve maki ile birlikte bileklerini ovalamaya devam etti. "Megumi'ye bir şey olmaz boşuna panik yapıyorsun."
"Gitti kocam gitti vallaaağhh! Ah, ben bu günleri de mi görecektim! Oğluşumla dul da mı kalacaktım! Vah benim başıma gelenler vah!"
"Dul falan kalmayacaksın bir sakin ol." Maki de senin yüzden panik yapmaya başlıyordu. Gumi gittiği görevden bir türlü dönememiş ve giden büyücülerden haber alınamıyordu.
"Kocam yok... Kocaaaam!..."
Kaos ortamını çalan telefon sesi dindirdi. Nobara ve Maki'nin ellerinden kurtulup hemen telefona sarıldın. "Alo?" Sesinin titremesine saklama gereği duymadan iyi bir haber duymak için bekledin.
"Bebeğim benim Gumi'n. Seni endişelendirdiğim için üzgünüm ama şu an iyiyim, merak etme." Rahatladığın için ağlamaya başlamıştın ve Nobara da sana destek olmak için sarıldı. İki kız da en az senin kadar endişelenmişlerdi ve iyi bir haber duymak onları da rahatlatmıştı.
"Eve gel diken kafa, beni çok korkuttun."
"Umarım yine dul kaldım diye ağlamamışsındır."
"Eve gel!"
"Tamam, tamam."
★----
"Baba!" Oğlun koşarak eve gelen babasının yanına gitti. Babasını göremeyince o da tedirginleşmişti ama eve geldiği için şimdi mutluydu. "Gel bakalım küçük kirpi."
Megumi kendi küçük kopyasını kaldırıp kucağına aldı. O oğluyla hasret giderirken sen de yanlarına gidip ona sarıldın. "Bizi korkuttun."
"Üzgünüm bebeğim." Dudaklarına kaçamak bir öpücük bırakıp oğluna döndü. "Oğlum, ben yokken annenle ilgilendin mi?"
"Eve ben baktım baba."
"Aferin oğluma." Küçük çocuğu da alıp salona geçti ve kendisini koltuğun üzerine attı. Oğlunu da göğsüne oturtup biten gücünü şarj etmeye başladı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Planlarımın dışında bazı şeyler yaşandığı için işim bu kadar uzun sürdü ama endişelenme her şey yolunda. Elini tutup bir öpücük daha verdi. "Olsun yine de çok korktum."
Megumi'ye bir şey olma düşüncesi bile kabus gibiydi. Onsuz yaşayamazdın. Sağ salim geri dönmesi içine su serpmişti.
"Oi minik kirpi, neden hâlâ uyanıksın sen baki'm?"
"Babam gelince uyuycamdım." Oğlunun diken saçlarının arasından elini geçirdin. Seni o hâlde görünce o da endişelenmişti. "Minik kirpimiz de huysuzlandı biraz."
Megumi oğlunuzu kaldırıp sarstı ve tombul yanaklarının sallanmasına neden oldu. Herkes buna gülerken Megumi bu kez de çocuğun yanağını dişlerinin arasına alıp kıstırdı.
"Oğlumu rahat bırak." Minik kirpiyi kurtarmak için uzandın ama Megumi izin vermedi. "Bana ne benim de oğlum."
"Megumi."
"Evet bebeğim."
"Hep böyle mutlu olalım. Hiç üzülmeyelim olur mu?"
Megumi koltukta dikleşip sana döndü ve oğlunu kucağına oturttu. "Hep mutlu olacağız, endişelenme." Elini tutup san güven vermek için gülümsedi ve tam bu sırada ise kapınız alacaklı gibi çalmaya başladı.
"Açın lan kapıyı!" Gojo-san'ın sesini duyunca hemen kapıyı açtın ama Gojo seni kenara itip koşarak salona geçti. "Oğluşum!" Oğlunu da Megumi'nin kucağından alıp yan koltuğa oturttu ve oğlunun yerine kendisi Megumi'ye sarıldı. "Oğluşum neredeydin!?"
"Oi ruh hastası adam rahat bırak beni!"
"Oğluşum!" Kenara koyduğu oğlun gidip Gojo'nun bacağını ısırınca Gojo'nun tiz çığlığı evi doldurdu. "İmdat ısırıyor bu!"
"Hey, bu dediğin kişi benim oğlum." Oğlunu yerden kucağına aldın. Bu gün de Gojo-san'ı evde ağırlayacaksınız gibi görünüyordu.
Tuhaf üyeleri de içinde barındırıyor olsa da aileni seviyordun.
•°•★•°• Bu fic de final yapmış bulunmaktadır. Devletimize ve milletimize hayırlı uğurlu olsun🇹🇷 Başka kurgularla görüşmek üzere 😘