"Bebeğim, babayı üzmek istemezsin değil mi? Hadi yemeğini ye."Chan, oğlunun inatla yemediği yemeği geri mama dolu tabağa bırakırken sessizce iç çekti.
Zaten patlayacakmışcasına ağrıyan başı yetmezmiş gibi, bir de oğlunun sanki dövülmüş gibi ağlaması işini daha da zorlaştırıyordu.
Dikkatlice oğlunu koltuk altlarından tutarak kucağına aldıktan sonra hafifçe sırtına vurarak pış pışlamaya başladı.
Eşiyle ayrıldıktan sonra her şey daha da zorlamıştı, omzundaki yük bir anda ağırlaşmış, artık yetişemez olmuştu.
Bir yandan ilgilenmesi gereken bir işi, diğer yandan ise bakılması gereken bir oğlu vardı ancak Chan hepsine yeterince de yetişiyordu.
Chan'ın pış pışlamalarına rağmen asla susmayan oğlu, aksine ağlamalarını daha da şiddetli hâle getirip adeta tüm apartmanı inletiyordu.
Chan, bir süre daha oğlunu susturmaya çalışmış ama susmayınca pes etmişti.
İki eliyle alnını sıvazlarken kapının çalmasıyla irkilmiş, ayağa kalkıp kapıya ilerlemişti.
Kapıyı açınca ise karşısında üst komşusu Kim Seungmin'i görmüştü.
Biraz sinirli görünüyordu ve Chan istemsiz bir şekilde tırsmıştı.
"Beyefendi, Tanrı aşkına susturun şu çocuğunuzu! Vallahi ders çalışacak kafa mafa kalmadı."
Bunun üzerine şaşıran Chan, ne dese diye düşünüyordu.
Çocuğun susmaması onun suçu değildi, özel güçleri yoktu ya!
"Ah, haklısınız. Tanrı şahit sabahtan beri susturmaya çalışıyorum ama tık yok maalesef. Gerçekten çok özür dilerim, bir daha böyle bir şey olma-"
Chan'ın sözünü kesen şey ise, Seojun'un ağlaması olmuştu.
"Vallahi çıldıracağım yemin ederim ya!"
<><><><>
Selamlar, yeni bir ficle karşınızdayım. Şimdiye kadar ki yazdığım tüm ficler angst olduğu için bu fici becerebilir miyim emin değilim ancak umarım becerebilirim.
Pov: Straykings
İyi okumalar dilerim!