1 ay sonra
Aşkın ve Arda'nın ilişkisi tam tıkırında gidiyordu, kimsenin bundan haberi olmaması da ayrı bir çekici kılıyordu ilişkiyi.
Aşkın," Alo, Arda"
Arda," Aşkın, efendim sevgilim?"
Aşkın," Maçın vardı bu akşam, şans dilemek için aradım"
Aşkın yüzünü görmese bile Arda'nın gülümsediğini biliyordu.
Arda," Senin şans dilediğin maçın kötü geçme ihtimali yok"
Aşkın," Kötü geçerse hesabı bana yazacaksın sanırım"
Bu sefer telefonun ucunda histerik bir gülüş sesi geldi.
Arda," Seni seviyorum, kapatmam lazım. Sonrasında yanına gelirim"
Aşkın," Bende seni seviyorum, bekleyeceğim"
___________________________
Aşkın'ın uykusunu bölen ses kapısındaki anahtar sesiydi, kramponlar yere vura vura ilerliyordu.
Önce Aşkın'ın odasının yanındaki lavaboya uğradılar, suyun sesi yüzüne çarpıyordu. Daha sonra odasının önünde durdu ve kapı yavaşça açıldı.
Aşkın kapıya doğru bakarken gelen kişinin Arda olduğunu gördü, yüz ifadesinden maçın sonucu okunuyordu.
Yatakta kenara kayıp yorganı havaya kaldırdı, arada ne bir kelime ne de bir fısıltı vardı, sessizliğin içindeydi onların cümleleri.
Arda ayağındaki ayakkabıları kenara koyup tişörtünü çıkarttı, yavaşça yatağa girerek küçük bir çocuk gibi Aşkın'ın gögüsüne sindi.
Aşkın," Sorun değil"
Bu fısıltı Arda'nın kulaklarını gıdıklamıştı, kollarını sevgilisine doladı ve onun gögüsüne tamamen kafasını yasladı.
Aşkın parmaklarını kullandı onu rahatlatmak için, arada bir eğilip alnını öptü.
Her seferinde öpücükleri daha narin olup aşağı iniyordu, en nihayetinde dudaklarını buldu dudakları.
Arda'nın son çizgisinin bu olduğu, avını bekleyen bir aslan gibi Aşkın'ın dudaklarını yakalaması ile belli oldu.
Elleri Aşkın'ın belinden saçlarına gitti, hem saçlarını sıkıca tutmuş hem de dudaklarini daha sert, daha tutkulu, daha doyumsuz bir şekilde kendine bastırıyordu.
Aşkın'ın üzerinde dikleştip ellerini hafif bir dokunuşla göğüslerine sürttüğünde bu gecenin pek iyi bitmeyeceği anlaşıldı.
Aşkın dudaklarını geri çekerek Arda'nın elini aşağı indirdi, Arda beklemediği bu hamle ile gözlerini Aşkın'ın gözlerine kitledi.
Aşkın Arda'nın cevap beklediğini anlayarak kelimelerini diline getirdi.
Aşkın," Duygusallığın yüzünden bu tutkun, gel uyuyalım sevgilim. Daha fazla bünyeni yormayalım"
Arda hipnotik bir transtaymışcasına Aşkın'ın dediğini yaptı, kafasını tekrar Aşkın'ın göğüsüne koyarak gecenin kollarına bıraktı kendini.
_______________________________
Saat 09.30, Arda daha yeni yeni gözlerini açıyordu. Yan tarafına baktığında sevgilisini görmeyi beklerken koca bir boşluk ile karşılaştı.
etrafa baktı endişe ile, kapının ardından gelen tabak sesleri ile tuttuğu nefesi verdi.
Yatakta dikleşti ve ayağı kalktı, üstünde akşamki maçtan kalan şortu vardı. Tişörtü yerlerde bir yerdeydi.
Odadan çıkıp lavaboya girdi, kendisi için bir diş fırçası vardı Aşkın'da. Dişlerini fırçaladı, yüzünü yıkadı, deodorantını sıkarak lavaboydan çıktı.
Kapının pervazına yaslanarak ikisine kahvaltı hazırlayan sevgilisini izledi.
Aşkın kendi kendine ıslık çalarak yapıyordu işlerini, arkasında kalan masadan tuzluğu almak için döndüğünde kapının pervazına yaslanmış kendisini izleyen sevgilisini fark etti.
Buruk bir gülümseme ile Arda'ya yaklaştı ve kollarını boynuna doladı, Arda bir saniye bile kaybetmeden Aşkın'ın beline sarılarak kendine çekti.
Askın," Daha iyi misin?"
Arda," İyiyim, hepsi senin sayende."
yavasça Aşkın'ın dudaklarını öptü.
Arda," Dün gece izin vermediğin için teşekkür ederim.. Canını yakabilirdim, bu en son istediğim şey"
Aşkın utanma ile karışık olarak gülümsedi ve ocaktaki patateslere geri döndü.
Kahvaltı hazırlanmış, kahvaltı yapılmış, sofra toplanmıştı. Günü birbirlerine ayırdılar, gece Arda tesislere gitti.
_____________________________
Arda gün boyu Aşkın'dan ne bir mesaj ne de bir arama almıştı, bu garipti çünkü Arda aradığında da arama meşgule atılıyordu.
Endişe etmişti içten içe, kalbi her saniye daha çok sıkışıyordu.
Telefonunun çalması ile hızlıca eline aldı ve ekrandaki yazıya baktı.
"Mert abim arıyor.."
Aşkın olduğunu umut ediyordu, hayal kırıklığına uğramıştı. Telefonu açtı.
Mert," Napıyorsun oğluşum"
Arda," Hiç abi, öyle antrenmanımı bitirdim moladayım"
İsak," Arda senin canın mı sıkkın?"
Arda," Hayır iyiyim"
İrfan," Geçen günki maçı sıkıntı ediyorsan etme, sen muhteşem oynadın"
Arda," Sağol abi"
Mert telefonu arkada duran Ferdi'ye çevirdi.
Mert," Buna da bir haller oldu anlamadık"
Ferdi," Mert elimde kalacaksın"
Mert," Adama bak Türkçeyi öğrenmişte bana elimde kalacaksın diyor, kimden öğrendin sen bu kelimeyi?"
Arda hafifçe gülümsedi, o dahil diğer herkes biliyordu kimden öğrendiğini.
Ferdi," Sanane, kimden öğrendiysem öğrendim."
İsmail," Ferdi senin randevum yok muydu?"
Ferdi," Var 30 dakika sonra"
Alioski," Ben anlamadım bu doktor randevusu mu yoksa aşk mı?"
Ferdi koltuktaki yastığı Alioski'ye fırlattığında Arda kahkaha attı, biraz sonra aramayı kapattılar.
__________________________
Arda Aşkın'ın kapısının önüne geldi, tedirgin ama aceleci hareketlerle kapıyı açtı.
Anahtarı köşeye bırakıp ışığı açık olan o odaya girdi.
Arda," Aşkın?"
Aşkın tekli koltukta oturmuş Arda'ya bakıyordu, elinde telefonu vardı.
Aşkın," Bu haber ne Arda?"
Arda," Ne haberi?"
Aşkın telefonu hızla Arda'ya çevirdi.
Aşkın," Bu haber!"
__________________________
Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sizce Aşkın ne gördü?
Oylar mısınız? 💓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biliyorsun' Arda Güler
FanfictionÜlke özlemini aşk ile kapatabilir misin ? Kendini kandırmıyorsan.. Olabilir.