2. Bölüm Yeni Dünya

309 23 1
                                    

## Son sahne tekrar düzenlenmiştir.

Her zamanki gibi odasında bilgisayardan eğitim görüyordu. İnsanların birbirlerini katlettiği bir video izlerken, robotların getirdiği yemek tabakları yan tarafta durmaktaydı. Videodaki insanlar birbirini yakarken bilgisayar ekranı dev alevleri büyük bir ihtişamla gösteriyordu. Bu alevler bir anda odanın içine yayıldı, yangın söndürücüler bu sefer çalışmadı. Ateşlerin aksi yönde koşmaya başladı. Kapı kapalı olduğu için kapana kısılmıştı, robotların onu duyması için bütün gücüyle bağırıyordu.

Ateşler gittikçe yakalaşıyordu. Sıcak vücudunu terletmişti. Şimdi sesi de çıkmamaya başladı. Harbiden ne oldu böyle? Duyduğu tek şey ateş çıtırtılarıydı. Burnuna kötü bir koku gelmeye başladığında gözlerini ayaklarına çevirdi. Koku kendisinden geliyordu, bütün vücudu yanmaya başlamıştı. Çığlık atmaya çalıştı ama sesi hâlâ çıkmıyordu. En sonunda ateş çıtırtılarından başka bir ses duydu.

"Uyanma vakti geldi tek göz"

Jack, Sasha, Edward, Masura ve White - Tunus, Eski Kassarin

Gözlerini açtığında etraf sudaymışçasına bulanıktı, doğrudan tepedeki güneşe bakıyordu. Bir şey bu kadar büyüleyici olabilir mi diye düşündü. Tabi daha henüz ayla karşılaşmamıştı.

Kendinden binlerce yıl önce yaşamış toplulukların neden güneşe taptığını White'dan daha iyi kimse anlayamazdı.

Bir anda parlak güneşle arasına tersten bakan, saçları önüne dökülen esmer yüzlü bir surat girdi. Bu mükemmel görüntüden onu mahrum bırakan suratı bir sinek varmış gibi kovmak istedi ama elleri kalkamayacak kadar güçsüzdü. Ardından güneşle arasına giren surat konuştu: " Güneşe bu kadar sabit bakarsan sağlıklı olan gözünü de kaybedeceksin"

Ses narin bir kadın sesiydi. Kadın kalbinin üstünde kanatlarını açmış mavi ve parlak bir kartal amblemi olan, siyah ve kalın gözüken bir zırh giyiyordu. Başında herhangi bir koruma yoktu. Kemerinde bir çift ışın tabancası dahil onlarca eşya olduğunu fark etti. Kadının bacaklarının kollarına oranla daha uzun olduğunu fark etmekten kendini alamadı. Gerçek bir koşucu gibi duruyordu.

"Konuşmakta zorluk çekiyor olmalısın, merak etme ilacın etkisinden." Kadının lafını, daha önce duyduğu bir ses devam ettirdi. "Seni bulduğumuzda berbat haldeydin, kemiklerini iyileştirmek için kaynaştırıcı taktık, iyileşme sürecini katlarca kısalttı." bu White'ı bulan adamın sesiydi. Onu kurtaran adamdan sonra kadın da tekrar adamın lafını sanki aralarında sessiz bir anlaşma var gibi devam ettirdi. "Gözündeki iltihaplanmayı da durdurduk ama bundan daha fazlasını yapamadık. Caesarla buluştuğumuzda gözüne bir çare buluruz."

White ikisini de dinlemiyordu. Hayatında ilk defa 'canlı' insan görmenin şaşkınlığıyla kalakalmıştı.

Kollarına biraz daha fazla güç geldiğini hissettiği bir anda doğrulup kendini geri geri sürüklemeye başladı. Sasha ve Jack'in suratında ne yaptığına anlam veremeyen bir ifade vardı.

Onlardan biraz uzaklaşınca ikisinin arasındaki boy farkını gördü. Jack gerçekten kadın için bir devdi, kaslı kolları olan, siyah tenli, kısa saçlı, geniş omuzlu ve sağlam duruşlu bir askerdi. Kalın dudakları hafif merakla açık, kara gözleriyle White'ı izliyordu.

White'ın geri geri sürünmesi çekik gözlerinden buz gibi bakışlar atan , bir kolu mekanik birliğin 2.lideri Masura'nın ayaklarında son bulmuştu. Masura, Sasha'dan en fazla üç veya dört parmak kadar uzundu.

White'ın ödünü patlatan bu adam, gizemli bir fısıltı gibi çıkan sesiyle "Onu korkutmayın." dedi. Ardından göz ucuyla White'a bakıp önceden açılmış olan gölgeliğin altındaki masaya oturdu.

IVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin