19 Ekim 2021
Jungkook'un gözünden
Şifreyi girip eve adım attığımda aldığım yoğun alkol kokusu suratımı buruşturmama neden olmuştu. Yoongi'nin tek başına bu denli içmiş olması canımı sıkmıştı açıkçası. Alkolik değildi ancak istediği zaman o kadar fazla içiyordu ki şaşırmamak elde değildi.
Salona girdiğimde gördüğüm manzara ile duraksamıştım. Her yer cam parçalarıyla doluydu. Dağınıktı. Kalp atışlarım hızlandığında acele bir şekilde ilerledim. Yerde kana bulanmış hırkası öylece duruyordu. Nefesim kesilirken odasına doğru koşmuştum. Düşündüğüm şeyi yapmış olamazdı, değil mi? Kendini benden çekip almamıştı, değil mi?
Beni onsuz bırakmış mıydı?
Kafamdaki sorularla odasına daldığımda karşımdaki bedenle duraksadım. Taehyung, Yoongi'nin yatağına oturmuş, ağlıyordu.
"Tae-"
"Neden yalnız bıraktın onu? Özellikle de bugün... Yanında istediği tek kişinin sen olduğunu bile bile neden onu yalnız bıraktın" bağırarak hiddetli bir şekilde sorduğunda duraksamıştım. Bugünün ne olduğuna dair bir fikrim yoktu.
"Hatırlamıyorsun değil mi? Verdiğin değerin bu kadar az olması komik."
"Yoongi nerede?"
"Ne önemi var? Geldiğin deliğe geri gitsene."
"Yoongi nerede Taehyung?" dediğimde yüzündeki tiksinir ifadesiyle bakmıştı bana.
"Sence? Hastanede Jungkook. Bugün ablasının ölüm yıldönümüydü. Belki Yoongi'nin de olabilirdi," büyük bir soğukkanlılıkla konuştuğunda ürpermiştim. Aklıma gelenlerle birlikte kanım donmuştu. Nasıl böyle bir hataya düşebilirdim? Yoongi'nin üzerinde dolanan kara bulutların nasıl sadece basit bir kıskançlıktan ibaret olduğunu düşünebilmiştim? Aptallığım daha çok yüzüme çarparken Taehyung'a yaklaştım.
"Ne oldu?"
"Bileklerini kesmiş. Ne kadar süre o haldeydi bilmiyorum. Jimin ile bulduk. Hastaneye götürdük," olanları o kadar büyük bir sakinlikle anlatıyordu ki daha çok şaşırıyordum. Şokta mıydı yoksa bu beklediği bir şey miydi, emin değildim.
"Daha sonra buraya geldim çünkü yapmam gereken son bir şey kaldı. Ondan uzak dur artık. Kuzenimin senin yüzünden daha fazla mahvolmasını, sırf sen yanında olabilirsin diye tutunduğu o ihtimalden dolayı daha fazla yalnızlaşmasını istemiyorum."
"Saçmalıyorsun! Ben onu bırakamam."
"Zorundasın. Hastaneye nasıl geleceksin? Korkularını yenebilecek misin Jungkook? Hadi diyelim geldin, yanında kalabilecek misin? Eserimizle gurur mu duyacaksın? Bak," ayağa dikildiğinde üstündeki tişörtünü gösteriyordu.
"Bak, iyi bak. Yoongi'nin kanı. Ellerimde de var. Çıkmıyor. Çok denedim. Çıkmadı. Üzerimdeki bu soğuğu atamıyorum Jungkook. Sinirlenmek, bağırıp çağırmak... Hatta ve hatta seni öldürmek istiyorum ancak halime bak! Çok sakinim. Sebebi ne biliyor musun" cevap vermemiştim sorduğu soruya. Biraz daha yaklaşmıştı bana. Eliyle çenemi kavradığında gözlerine bakmıştım.
"Çünkü Yoongi yaşıyor. Yaşamaya da devam edecek. Bu yüzden sakinim. Çünkü sakin olmazsam ona iyi gelemem. Seni ondan uzak tutamam. Seni diyorum, çünkü uzak durmayacak olan sensin biliyorum. Bugünden sonra Yoongi senin yüzüne bile bakmayacak. Sen de etrafında dolanmasan iyi edersin," dedikten sonra çenemi sertçe bırakmış, arkasına bile bakmadan uzaklaşmıştı. Birkaç saniye sonra duyduğum kapı sesiyle birlikte yalnız kaldığımı anlamıştım. Daha fazla kendimi tutamayarak hıçkırmaya başladığımda yanaklarıma süzülen yaşları silmeye çalışıyordum.
Nafileydi.
Nefesim daralıyordu. Olası sahneler gözümün önüne geldikçe nefes alamıyordum. Bütün gücüm çekilirken salona doğru yürüdüm. Elimdeki hırkaya baktıkça gözümün önü kararıyordu. Bu hırka, Yoongi'nin en sevdiği hırkaydı. Ablasından kalan tek şeydi.
Hastaneye gitmem gerekiyordu, ancak nasıl yapabilirdim bilmiyordum. Taehyung ve Jimin beni onun yanına yaklaştırmayacaklardı bile. Bundan oldukça emindim.
Taehyung'un gözünden
Camdan doğru içeri bakarken omzuma bırakılan ceketin ağırlığı binmişti üzerime. Saatlerdir uyumamıştım. Gözüme uyku girmiyordu. Ne yapsam, bilmiyordum. Bu bir kabustu sanki ancak ne olursa olsun bir türlü uyanamıyordum. Kuzenimden öteydi Yoongi benim için. Bana her zaman ağabeylik yapmıştı. Her zor anımda, hayatımın her anında yanımdaydı. Şimdi ise onu koruyamamış olmamın vicdan yüküyle acı çekiyordum. En başında Jungkook'u ona yaklaştırmamalıydım. Hayatına almasına engel olmalıydım, her şey benim hatamdı.
"Taehyung biraz da olsa uyuman gerek."
"Uyuyamıyorum. Ne zaman gözlerimi kapatsam onu bulduğumuz an geliyor aklıma. Jungkook ile de karşılaştım."
"Ne?"
"Eve geldi. Sinirlerime hakim olamadım. Uzak tutmamız lazım onu. Bir daha çıkmayacak Yoongi'nin karşısına."
"Bu yaptığın saçmalık. Buna sen karar veremezsin Taehyung. Biz ne yaparsak yapalım Yoongi hyung bizi dinlemek istemiyorsa engel olamayız," dediklerinde haklı olduğunu biliyordum Jimin'in. Yine de bu engel olmak adına elimden geleni yapmayacağım anlamına da gelmiyordu.
"Eğer Yoongi'yi cidden önemsiyorsa buraya gelir."
"Taehyung," derin nefes verişini duydum. Neler işiteceğime emindim. Bu yüzden cevap vermek yerine ağzımı aralamıştım ancak göz göze geldiğimizde tekrar kapattım dudaklarımı.
"Jungkook'un hastanelere adım atamadığını biliyorsun. Onun da neler yaşadığını biliyorsun. Yoongi hyunga ben de değer veriyorum ama biraz objektif olmayı denesen."
"İyimser olmayı bırak Jimin."
"Taehyung, Jungkook'un o kazadan sonra hastanelere giremediğini biliyorsun. Onun da psikolojik durumu iyi değil. O böyle bir insan değildi. Haklı demiyorum, çok fazla hatası olduğunu biliyorum ancak-"
"Jimin," karşımdaki sarışının sözü başka bir ses yüzünden kesildiğinde ikimiz de oraya dönmüştük. Gördüğüm kişiyle vücudumu bir şok dalgası sarmıştı. Jungkook tir tir titreyen bedeniyle karşımızda dikiliyordu. Geleceğine dair inancım hiç olmamıştı ancak şu an buradaydı. Ettiğim lafları yutuyormuşum gibi hissediyordum.
"Ne işin var burada?"
"Taehyung... Yapma. Ne kadar zorlandığımı biliyorsun."
"Ben sana gelmeyeceksin demedim mi? Başka bir travma sahibi daha mı olmak istiyorsun burada?!"
"Haddini bil."
"Ne yapabilirsin ki? Beni de mi sana ihtiyacım olduğunda yalnız bırakırsın? İntihar mı ederim senin yüzünden?" Yanağımda hissettiğim yumrukla sendelemiş olsam bile ben de karşı atağa geçmiştim. Jimin ikimizin arasına girmeye çalışıyordu ama nafileydi.
Jeon Jungkook'u öldürmeye kararlıydım burada.
Arkadaşlar biliyorum bayadır yoktum. Aslında bölümün yarısı vardı ancak bir türlü yazamadım ki çok da memnun kalmadım bu bölümü yazma şeklimden. Geç attığım için özür dilerim. Umarım siz beğenmişsinizdir. Bir şeyler kafanızda otursun istedim ancak daha tam olarak da vermedim her detayı heheheheh umarım güzelce okumaya devam edersiniz. Bölüm stoklicam artık paniğe gerek yok
Sizi seviyom
Çok öptüm
Hadi kib
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cardigan°YoonKook
FanfictionJeon Jungkook(kütüphane): Şey merhaba Hırkanı kütüphanede unuttun Texting+metin