"Hina! Hina! Hina!"
Başımda on dakikadır bağıran Lavin'i duymamazlıktan gelmek çok zordu artık. Oflayıp üzerimdeki battaniyeye attım ve sinirle ona döndüm.
"Ne var?! Ne var?! Ne var?!"
Yüzünü buruşturup "Ne bağırıyorsun be?! Sağır mıyım ben?!" deyince gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.
"Ne oldu Lavin? Sabahın yedisinde beni neden uyandırıyorsun?"
"Ay çok uyuyunca ne oluyor sanki? Kalk gidiyoruz." deyip yatağımdan kalkınca şaşkınla ona bakıp doğruldum.
"Nereye?"
Dolabımdan kıyafet alarak bana döndü ve sanki üzerime tutuyormuş gibi yapıp beyaz şort olanı seçti.
"Pikniğe."
"Piknik mi? Annem söylemedi ki bana öyle bir şey? Ayrıca ne pikniği?"
"Birincisi Mina teyzeyle değil bizimkilerle gidiyoruz, ikincisi bugün hava çok güzel o yüzden bizde bu günü değerlendirip pikniğe gitmeye karar verdik."
"Siz kimsiniz tam olarak?"
Bana dönüp dudaklarını büzdü ve "Ben ve keyfim." dedi.
Yüzümü buruşturup yeniden yatağa yattığımda "Çocukları da zorla götürüyorsun değil mi?" diye sordum.
"Yoo, kendi istekleriyle geliyorlar. Hatta biri bayağı heveslendi."
"Kim o?" dememle bana dönüp sinsice güldü. "Tamam, anladım. Bakma şöyle." Kıkırdayıp "Beyaz şortunu ve bu buz mavisi gömleği giyiyorsun Hina. Kahve kemerini de tak ve şu hafif kırmızı rujunu sür. Ben aşağıdayım." dedi ve odamdan çıkıp beni yalnız bıraktı.
Derin bir nefes alıp oflayarak ayağa kalktım ve ayaklarımı yerde sürüyerek banyoya ilerledim.
...
"Anneciğim lütfen çok dikkat et, güneşte fazla kalma ve ne olursun şapkanı çıkartma, tamam mı?"
Annemin endişeli bir şekilde konuşmasıyla gülümseyip "Merak etme bir şey olmayacak." dedim.
"Endişelenme Mina teyze ben bakarım ona." dedi ve kısık bir sesle "Benden önce biri bakacak zaten ona." dedi imayla. Hızla belini cimciklediğimde geri çekildi ve dışarı çıktı.
"Görüşürüz anne."
"Görüşürüz bebeğim, telefonun açık olsun lütfen."
"Tamam, merak etme." deyip arabaya doğru ilerlerken dışarıda olan Jungkook'u görüp derin bir nefes aldım ve yavaş adımlarla ilerlemeye devam ettim.
Arabanın yanına geldiğimde gülümseyip "Selam." dedi ve elimdeki poşetleri alıp kapıyı açtı.
"Selam." diye cevap verdikten sonra arabaya geçtim ve boş olan yere oturup herkese selam verdim. Jungkook'da arabaya binip boş olan yere, yani benim yanıma oturduğunda tekrar derin bir nefes aldım.
"Üşümez misin böyle? Yani hava sıcak ama hasta olma."
Hafif endişeli bir sesle konuşmasıyla ona döndüm ve dudağımın içini ısırdım. "Şey... olmam ya."
"Bünyen hassas gibi duruyor emin misin?" demesiyle "Evet, eminim. Hasta olmam." dedim.
"Jungkook gitar aldın değil mi?" diye hızla arkasını dönen Lavin'le şaşkınlıkla ona baktım. "Bak almadıysan Hina'nınkini alalım."
Benim gitarım mı? Benim gitarım yoktu ki?
"Aldım merak etme." diyen Jungkook'la rezil olmadığım için sevinirken Lavin gülerek bana göz kırpıp önüne döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Leave Me - Jeon Jungkook
FanfictionHayatını kendini her şeyden geri çekerek yaşamış bir kız ve onunla her şeyi denemek isteyen bir erkek...