🤍

41 12 17
                                    

Asel'in ağzından
Dakikalardır arabadaydık. Kimseden ses çıkmıyordu nora ve masal hâlâ baygınlardı. Arabada sadece kısık sesli bir şarkı çalıyordu. Arabayı mert denilen angut sürüyordu. Salak, dengesiz hatta öküzün tekiydi ama nedensizce iyi biri gibi geliyordu bana. Arka tarafta masal hâlâ maskesini çıkarmayip adını söylemeyen adamın kucağındaydı, nora emre denilen çocuğun kucağında, ada asafın yanında kafasını omzuna koymuş uyurken, Aden ise benim gibi zorla denizin yanına oturmuştu. Onların isimlerini de malesef bu angut boş boğaz olduğu zamanlarda öğrenmiştim...

Sessizce onları incelerken mert bana dönüp " su versene ağlak domates" dedi. "Piç gülüşü yakışmıyo devam etme" diyip suyu kucağına fırlattım "doğru bana başka şeyler yakışır sen gibi mesela ne dersin " dedi. Ona tuhaf bır bakış atıp önüme döndüm...

Ada'nın ağzından;
Başım sert bir cismin üstündeydi. Gözlerimi açmak isteyip istememek arasında kararsızdım. Bu yastık neden bu kadar sert diye düşünürken aklıma gelen şeyle hızla yerimden sıçrayıp çığlığı bastım. "Gerizekalı neden omzuna kafamı koyuyosun lan" dedim. "Birincisi adım Asaf ikinciside kucağımda yatan sensin. Yorgunsun diye bir şey diyemedim ki neden diyim. Bu arada parfümün çok güzel kokuyor" diyip sırıtmasiyla koluna cimcik attım o ise sadece acıyla kahkaha attı. "Sen git bebeğinle konuş angut" dedim. "Şuan konuşuyorum zaten hatta tam karşımda az önce parfüm kokusuyla oturdum" diyip sırıttı ''afferin iyi bok yedin" dememle sırıtması daha da büyüdü...

Arabanın durmasıyla herkes indi. Asel'in yanında oturan çocuk bağırarak "iki sedye getirin" dedi. Sedyeyi getirdiklerinde doktorlardan biri "yüzü zarar görmüş iz kalabilir" dedi. O an içim cız etmişi. Masalın hayali polislikti. Biz kızlarla hep hayalini kurmuştuk ben,Aden, Asel piskolog masal polis ve nora da öğretmen olucaktı. Başımız belaya girince birbirimize destek olup alemlere akicaktik motor yarışları yapicaktik. Düşüncelerle gözümden bir damla yaş düşmüştü. Omzumda bir kol hissedince o kolun asafa ait olduğunu anlamam uzun surmemişti...

Nora'nın ağzından
Gözümü açtığımda başım patliycak şekilde ağrıyordu. Tepemde bizim kızlar ve bir kaç adam daha vardı. Doğrusu çok genç duruyorlardı. Asel, ada ve Aden aynı anda "iyimisin" dedikleri gibi Aden "cips kola kilit valla konuşursaniz alırsınız" dedi. İçlerinden biri "sabahtan beri benim bu performansı sergileyip hepsini susturmam gerekiyordu" dedi. ''yinemi siz" dedim. İçlerinden ela gözlü olan (piçin gözleri cidden güzeldi) "Neo çokmu sıkıldın bizden" dedi. " Yo sadece yinemi siz diye sordum en son sizi bir güzel yolmuştuk da adınızı bile bilmemek şaşırtıyor" dedim. Yeşil gözlü olan (aden'in tepesine çıktığı çocuk) "ben deniz genellikle kızlar gözlerime ve bana düşer" diyip adene baktı. İçlerinden siyah saçlı olan "siktir lan yavşak" diyip güldü ve " ben Mert enişten oluyorum aselimin kaslı yakışıklı kocasiyim" dedi. Asel sadece göz devirdi. Daha sonra gözüme biri takıldı siması çok tanıdıktı "seni tanıyorum dimi" dedim. Gülümseyip başını salladı "hee taniyon otobüste karşılaşmıştık adım Asaf" dedi. Sabahtan beri maskesini çıkarmayan kişiye döndüm bu sefer "maskeni çıkar be ajan gibi sokmuşsun kafanı o şeye nefes almak zor olmuyomu" dedim. maskesini çıkardığı an şok olmuştum "şaka yapiyon" "ne zaman geldin" "sen gercekmisin" diyen kızlara Aden bağırarak "cipsimi ve kolami aliyosunuz ve sen eşşek gel bı sarılayım" dedim. Emir tek tek kızlara sarıldı ve en son dakikalardır bana bakana döndüm "sen söyle kimsin" dedim. Gülümsedi gamzelerinde kayboldugum jojuk "ben emre arkadaşlar kadar piç değilim ama kaptık birşeyler" diyip göz kırptı kulaklarıma kadar kızardığımı hissediyordum başımı çevirdiğimde yeni fark etmiştim masal yoktu. Hızla dönüp "masal nerde" dedim. Hepsinin yüzü düşmüştü az önce gülen onlar şimdi tuhaf bakıyorlardı "o doktorun yanında" dedi Asel. Yerimden hızlıca kalkıp ilerledim. Kızlar arkamdan koşup "yanda" dediler. Durdum, kapının önüne gittim ama birşey yapamadım ada bana dönüp "yüzünde iz kalıcak" dedi. Yüzünde iz kalması demek polis olamaması demekti yavaşça yere oturdum göz yaşlarım firar etmeye başlamıştı...

Masal'ın ağzından;
"Hey yavaş lan" diyen asele döndüm. Titriyordum, vücudum ağrıyordu, yüzüme yediğim kartopu ile sağıma döndüm. Gördüğüm bedenle gözlerim dolmuştu. Ona doğru bir adım attım. Ama o benden uzaklaştı. Sonra bir adım daha attım. O ise yine benden uzaklaştı sonra kollarını iki yana açtı bir kıza sarıldı. Saçlarına dokundu, okşadı. Nedenini bilmediğim bir şekilde ağlamaya başladım. Herkes ordaydı ailem, azad,arkadaşlarım. Ben adım attıkça onlar benden uzaklaştı. Bu sefer azad tek vardı gülümsedi sadece güldü... Yanağındaki gamzeler belirgindi. Üstümde bir sıcaklık hissettim. Sadece ruhen olan bir sıcaklıktı sonra bı an kendimi azadla dans ettiğimiz pistte gördüm. Aniden bir çığlık sesi duydum. Azada baktığımda arkasını dönmüş ilerliyordu. Ellerim kan olmuştu. Çığlık sesi artarken ben kulaklarımı kapatıyorum. Yere eğildim ellerimdeki kan artık yüzümde de vardı. Kızları gördüm film izliyorduk herşeyden uzaklaşmaya başlamıştim. Yerde onun cesedi vardı duvarda en son yazdığı harfler...

Yeni bölümü anca atabilidim yks ve sınavlarım olduğu için çok sık yazamıyorum ama artık bölümler sıklıkla gelicek

Kitaba biraz aksiyon katmak istiyorum doğrusu iş biraz uzasın gizemler yavaş yavaş çözülsün istiyorum ama kitap malesef fazla okunmuyor okunması için bol bol yorum gerekiyor lütfen elinizden geldikçe yorum yapın 🫀🤍

Acının hafızası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin