7 saatlik yolculuğum en sonunda bitti. Her tarafım ağrıyor, otobüsün koltukları çok rahatsız ediciydi. Otogardan çıkıp taksiye yurdun adresini verdim. Anlaşılan baya tutucaktı. Başka çarem yoktu. Bilmediğim bir memlekette nasıl yurdun yolunu bulabilirdim ki.
Oflayarak bakışlarımı cama döndürdüm. Burada da yağmur vardı tek fark daha şiddetli yağmasıydı. Arabanın camından yağmur damlaları çok hızlı kayıyordu.
Küçüklüğümden beri yağmuru çok seviyorum. Nedenini bilmediğim bir şekilde beni mutlu hissettiriyor.
Size kendimi tanıtmadim değil mi.
Ben Laura 18 yaşındayım.Lise hayatım boyunca notlarımı hep yüksek tuttum. Bunu hem kendim için hemde ailem için yaptım. Annem ve babam ülkenin en iyi Hastanelerinden birinde çalışıyor.Tabi orada çalışmak onlar için çok zor olmuş. Babam beyin, annem kalp cerrahisi. küçüklüğümden beri de doktor ol cerrah ol diye hep beni buna mecbur ettiler. Zamanla ne istediğime değil, onların ne istediklerine odaklandım. Hiç bir zaman kendi isteğim gibi biri değil. Onların istedikleri gibi biri olmaya çalıştım.
Küçük kardeşim Oscar. O ailemizin en masum kişisiydi,ama bana yapılan baskının aynısı ona da yapılıyordu.
Küçük kardeşim karne günü çıkışta ağlayarak bana doğru geldi. Ona ne olduğunu sorduğum da bana, deslerinden sadece birinde zayıfı olduğunu, ve bugün eve gelmek istemediğini söyledi.
O gün halamda kalmıştık. O annem ve babam gibi değildi. Halam kardeşime herkesin zayıfları olabileceği, önemli olanın onlardan ders çıkarıp çalışmak olduğunu ama zayıf alsada yine onu sevebileceğini söyledi.
Oscar gerçekten çok zorlanıyordu bir keresinde onu odasında' daha ne kadar başarılı olmam gerekicek ' diye ağladığını duydum. O benden 9 yaş küçüktü. Yaşına göre çokta akıllı ve terbiyeli bir çocuktu.
Annemle babamın istediği gibi biri olup. Onu bu mecburiyetten kurtarmak istiyordum.
İnsan bu tür sıkıntıları içinde tuttuğunda, çok yalnız olabiliyor. Benim bunları anlatabileceğim tek bir kişi vardı. Oda Noraydı kuzenim. Halama kalmaya gittiğimizde onunla sık sık konuşurduk, dertleşirdik. Şimdi onunla sadece telefonla konuşuyoruz. Eskisi kadar olmasa da her fırsatta birbirimizi arıyor dertleşiyoruz.
Arabanın durması ile sıçradım. Taksinin parasını ödedikten sonra bavulu alıp yurda doğdu ilerledim.
Etrafta fazla insan yoktu.
Yağmur daha fazla hızlandı. Anlaşılan tüm gece sürücekti. içeri girdiğimde görevli olan kadından yurdun anahtarını istedim. Kadın biraz yaşlıydı. Yüzünden düşen bin parçaydı işinden memnun değildi galiba. Yaşlıların hepsi suratsız zaten .
''Adın ne! '' Teyze sakin ol. Alacaklı değilim."Laura Lois". Burun kıvırdı. Ağzım açık bir şekilde bakakaladım. Bu kadının sorunu ne.
"200 Numaralı oda. 8. kat soldan ilerle. Çekmecede anahtarlık çıkardı. "İyi günler " sonra bir şey hatırlamış gibi bana baktı " oda arkadaşın da 2 saat önce geldi"Anahtarı aldığımda elektrik çarpmış gibiydim.
İnsanlara iyi anlaştığım pek söylenemezdi. Lisede tek bir arkadaşım bile olmadı. Hepsi ya notlarım için yada onları yazılılara çalıştırmam için bana yakın davranıyorlar. İstediklerini alınca da yine görünmez oluyordum. Hiç biri benimle konuşmuyorlardı hepsi kendi çıkarları için benimle muhattap oluyorlardı.Adımlarım çok yavaştı 15 dakika sonra odanın kapısının önüne geldim. İçeriden ses gelmiyordu.
Dışarı çıkmış olabilir miydi? Kafamı salladım İyice saçmaladım ben ya. Anahtarı çevirdim. Kapıyı aralığımda ilk gördüğüm yerde duran 2 bavul olduğuydu. Oda çok karanlık tı.
Kapıyı açıp içeri girdiğimde , içeride bir hareketlenme oldu sesin nereden geldiğini anlamadan, bir bardağın kırıldığını duydum. Çığlığım tüm odada yankılandı. Garip bir ses gelmeye başladı. Bakışlarım aşağı kaydığında yerde çırpınıp duran bir kız gördüm . Çığlığım sonucu beni fark eden kız bir anda "ça-çanta"dedi. Bakışlarını. Odanın diğer ucunda olan çantaya baktı. Ne olduğuna dair hiçbir fikrim bile yoktu. Donmuş bir vaziyette kıza bakıyordum. Kızın çırpınışları bir anda hızlanınca aklım başıma geldi. Hemen çantasını alıp yanına götürdüm.
Ama bendeki de kafa çırpınan kıza çantasını veriyorum. Çantayı alıp karıştırmaya başladım. Bir ilac falan olmalı. Bu kıza ne oluyordu. Bir yandan ona bakıp bir yandan çantayı karıştırıyorum. En sonun bir astım ilacı kutusu buldum. İlaci hemen kızın ağzına 1 fıs sıktım. Kızın titreyişleri yavaşladı. Kaç dakikadır böyle çırpınıyordu. Çırpınışları durdu ama yerde yatıyordu ,galiba bayılmıştı.
Aklımda tek bir soru işareti vardı. Ben bu kızı yerden nasıl kaldırıcam. Kaldırmayı denediğimde sandığımdan çok hafifti. Yarım saat kucağımda tanışıya bilirdim. Kızı kaldırıp etrafa baktığımda kapısı açık bir oda gördüm . Oraya doğru ilerlediğimde yatak odası olduğunu gördüm . Örtüyü açıp içine yatırdım. Üstünü örttüm. Kızı yakından ilk defa görüyordum. Sim siyah saçları bem beyaz bir teni ve güzel bir fiziği vardı.
Onu uyandırmaya dikkat ederek eşyalarımı dolaba yerleştirdim. Salona geçip anneme yurda geldiğimi ve iyi olduğumu söyledim.
Pencerenin yanina geçip dışarıyı izledim yağmur un hızı hâlâ aynıydı. Başımı kolumdaki saate çevirdiğimde saatin 11.48 olduğunu gördüm. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyor du . Kızın olduğu odaya son bir bakış atıp uykunun kollarına teslim oldum.
Umarım beğenmişsinizdir.
Lütfen beğenmeyi ve yorum yazmayı unutmayı:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadaş Nedir?
Teen FictionDost kelimesini bilmeden ömürlük arkadaşını bulanlara... Arkadaşlar ilk iki bölümden sonra düzeliyor anlatma biçimi