"Bebeğim, bu gece
seni avlıyorum."
¦ANİMALS¦İYİ TATLI OKUMALAR<3
143
°~ANLAŞMA:AV~°
📚Özellikle hayatımın değişeceği
Hayatımda bir çok kez kendimi köşeye sıkışmış bir halde bulmuştum.
Bu anlarda ise korkum devreye girer, çoğunlukla mantığımı tetiklerdi.
Hızlı düşünür, battığım bu bataklıktan bir çıkış yolu bulmaya çalışırdım.Jisung ile aynı lisede okumuştuk biz.
Çok kez başımızı belaya sokar, neredeyse her hafta uyarı alırdık. Daha doğrusu Jisung asla rahat duramaz, kavga ederdi sürekli. Ben de genellikle kurunun yanında yanan yaş olurdum.Bir gün karşı liseden birkaç kişi toplanıp okul çıkışımıza gelmişti. Sayı olarak fazlasıyla kalabalıktı. Kimin için geldiklerini merak etmiştim.
Sorup soruşturduğumda meğer öğrendim ki Jisung için gelmiştiler. Bunu öğrenir öğrenmez Jisung'u bulmuş, onlara görünmeden oradan çıkmanın yolunu aramıştım. Tabii Jisung kabadayılık taslamış, erkek adama kaçmak yakışmaz diyip kavgaya girmeyi planlamıştı. Bu fazlasıyla kalabalık olmalarını göresiye kadar sürmüştü. Anında yanımda bitmiş, kolumu tutarak koşturmuştu bizi. Okulun pek kullanılmayan -sadece sigara içmek için kullananlar dışında- arka çıkış kapısından kaçmıştık.
O zaman fazlasıyla korkmuş, yakalanıp dayak yiyeceğimizi bile düşünmüştüm.Şimdi ise iliklerime kadar hissettiğim bu duygunun, o zaman hissettiklerimin yanından bile geçemeyeceğini anlamıştım.
Beni sıkıca sarmalayan kollardan bir saniye olsun hareket edememiş, adeta yerime çakılı kalmıştım.
Sanki, sanki zaman durmuştu bizim için.
Ne o sıkıca kavradığı belimi bırakmış, ne de ben düşmemek için tutunduğum kollarından elimi çekmiştim.Göğsüne diktiğim bakışlarımı yavaşça yüzüne doğru çıkardım. Beni karşılayan ilk şey yüzünün bir kısmını gizleyen siyah maskesi oldu. Ardından maskenin açıkta bıraktığı gözlerine diktim bakışlarımı. Sütlü kahveyi andıran gözlerine.
Sonra ise hırkasının kapşonunun saklamaya çalıştığı sarı saçları karşıladı irislerimi. Alnına doğru belirli tutamları rastgele dökülmüş, tam bir serseri gibi göstermişti onu.Küçük bir iç çekerek irislerimi tekrar irislerine çıkardım. Göz göze geldik o an.
Sütlü kahveyi andıran gözlerini yüzüme dikmiş, bir an bile kırpmadan beni izliyordu.
Herşey o an oturmuştu aklıma. Ben, beni öldürmeye gelen katilin kollarında sarılı halde duruyor, resmen onu inceliyordum.Gerçeklik acımasızca sarsmıştı bedenimi. Nabzım maratonda koşar gibi hızlanmış, kalbimi korku kaplamıştı.
Ölecek miydim? Buraya kadar mıydı her şey? Kaderim diğerleri gibi solup gidecek miydi?'Hayır', diye geçirdim içimden. Bu bu kadar kolay olmamalıydı, olamazdı.
Hemen pes etmemeliydim. Korkunun beni ele geçirmesine izin vermemeliyim.Cesur olmak zorundasın Hwang Hyunjin.
O hala daha irislerini üzerime dikmiş halde bana bakarken fırsattan yararlanarak onu itivermiştim. Sarsılan bedenini merdivenden düşürmemek için duvara tutunarak dengeledi. Şimdi ise o ilk basamakta duruyor ben ise ondan iki basamak ilerisinde dikiliyordum. Yanından geçip gitmeme imkan yoktu. Buna izin vermezdi.
Bu yüzden şu an akla en mantıklı geleni yapacaktım. Üst kattaki odama çıkıp kapıyı kilitlemeli ve telefonumu alarak Jisung'u arayıp yardım çağırmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bonjour & FX // Hyunlix
FanfictionSeul şehrinin ışıkları altında işlenen cinayetler, sadece sivillerden ibaret değildi. Bu davayı alan savcılar ya ruhunu ya da bedenini yitiriyordu. Evinde saldırıya uğrayan Kang Youngjae, bu dosyaya bakan son savcıydı. Sıra genç, güzel ve zeki ol...