beni oper misin?

152 21 11
                                    

"Taehyun, beni öper misin?"

"Anlamadım?"

Ne diyordum ben? Nasıl böyle bir şey sorardım? Kendimi rezil etmeden konuyu değiştirmem gerekiyordu.

"Neyi anlamadın? Bir şey demedim ki."

Tanrım, lütfen bana yardım et ve şu an biri şu kapıdan girsin. Resmen beni öper misin diye sordum çocuğa, delireceğim.

"Dedin, seni öpmemi istedin."

Tanrım lütfen beni yanına al.

"Hayır Taehyun manyak mısın? Demedim öyle bir şey. Sen bana aşık olmuşsun ya ondan yanlış duyuyorsun dediklerimi. Git bir doktora görün derim."

Dediklerimin zerresine inanmamıştı ama gülümsüyordu. Delirdin mi çocuk, neden gülümsüyorsun? Kalbime mi indirmeye çalışıyorsun?

"Ne gülüyorsun be? Delirdin iyice."

"Hiç, seni öpersem nasıl görüneceğini düşündüm de..."

Beni öpersen nasıl görüneceğimi mi düşündün? Umarım benimle dalga geçmiyorsundur yoksa bu utançla daha fazla yaşayamam.

"Peki sonra? Nasıl görünürmüşüm de senin bu kadar hoşuna gitti?"

Kalbim deli gibi atıyordu. Zaten dip dibe duruyorduk, üstüne böyle konuşması... Ya beni öldürmek istiyordu ya da- Ya da?

"Ben de emin değilim. Sanırım gerçekten görmeden emin olamayacağım."

"Görmek ister miydin?"

"İzin verir miydin?"

Yerimde kıpırdandım. İzin versem öpecek miydi?

"İzin istemene gerek yok."

Yutkundum. Gerçekten öpecek miydi? Bana yaklaşmaya devam ediyordu. Zaten yakışıklıydı ama onu bu mesafeden görmek bir başkaydı. Yaklaştıkça yaklaşıyordu ve ben kafayı yemek üzereydim.

Dudaklarının dudaklarıma değmesiyle birlikte gerçeğe döndüm. Ne yani hayal görmüyor muydum?

Dudaklarımız buluştu fakat ikimiz de dudaklarımızı hareket ettirmiyorduk. Sanki karşılık vermemi bekliyordu. Tam dudağımı hareket ettirecektim ki koridordan yüksek bir düşme sesi geldi. Korkuyla geri çekildim.

"Bekle, ben hemen bakıp geliyorum."

Ben öpüşmemizin şokunu atlatamamışken Taehyun odadan çıktı ve koridora bakmaya gitti. Şokla hareket edip elimi dudağıma götürdüm. Biz gerçekten öpüştük mü şimdi? Hayır hayır, biz sadece birbirimizi öptük. Kesinlikle öpüşmedik.

"Beomgyu!"

Sesin geldiği yöne baktım, abim gelmişti.

"Abi?"

Endişeyle yanıma eğildi. "Oğlum neredesin sen? Aklım çıktı."

"Bu kadar endişelenmene gerek yoktu. Taehyun'un Bay Jeon'a mesaj attığını zaten görmüştüm."

"Taehyun sadece seni bulduğunu yazdı. Nerede bulduğunu ya da nasıl halde olduğunu söylemedi. Tabii ki endişelenirim."

Ayağa kalkıp üstümü silkeledim. "Bir şeyim yok benim. Moralim bozuktu biraz o kadar."

Benimle birlikte abim de kalktı. "Beomgyu benim her şeyden haberim var. Hadi gel bir yerlere gidip konuşalım."

Abimin dedikleriyle Taehyun'a baktım. O söylemiş olmalıydı. "Dersim var benim, sen git."

"Tamam, çıkmanı beklerim ben de. Çıkışta konuşuruz."

"Çıkışta arkadaşlarımla dışarı çıkacağım. Ne konuşacaksak sonra konuşalım."

"Beomgyu, benden kaçma. Konuşalım bitsin işte."

Konuşmak istemiyorum işte, anlasana.

"Konuşmak istemiyor işte, anlasana."

İçimden geçirdiğim cümlenin aynısını kurunca Taehyun'a baktım. Herkesin kurabileceği basit bir cümle de olsa aynı cümleyi kurmamız hoşuma gitmişti. Belki de abim benim için endişelenirken benim bunu düşünmem yanlıştı ama ne yapayım... Küçük şeyler bile beni heyecanlandırmaya yetiyordu.

"Taehyun sen karışma. Bırak kendileri konuşsunlar."

Bay Jeon'un sözleriyle Taehyun önce abisine baktı sonra bana. Bakışlarından sinirli olduğu belli oluyordu.

"Pekala. O zaman ben seni evde bekleyeceğim. Ama mutlaka konuşmalıyız."

Hiçbir şey söylemeden o daracık odadan çıktım ve koşarak merdivenleri çıktım. Ders saati olduğu için koridorlar boştu. Sınıfa varmadan onun sesini duydum. "Beomgyu bekle!"

Taehyun'un bağırmasıyla durdum. Abimi gördükten sonra gözlerim tekrar dolmuştu, ağlamak üzereydim. Ben ona böyle bakarken hiç beklemeden bana sarıldı.

"Kendini kötü hissetmene gerek yok. İstersen abinle ben de konuşurum. Ya da siz konuşurken yanınızda durabilirim. Sen nasıl rahat edeceksen onu yapalım, yeter ki ağlama. Ağlamanı istemiyorum."

Benimle bu kadar ilgilenmesi hoşuma gidiyordu. Bunca yıldır içimde sakladıklarımı en yakın arkadaşım abim bile anlayamamışken daha yeni tanıştığım bu çocuğun anlaması ve ilgilenmesi benim için özeldi. Kendimi tutamadım ve yüzümü boynuna gömerek ağlamaya başladım.

Koridorun ortasında sadece ikimiz. Ben onun omzunda hıçkıra hıçkıra ağlıyorum, onun ise tek yaptığı omzumu sıvazlamak. Sarılıyoruz.

Abilerimizin merdivende bizi izlediklerini bilmeden öylece sarılıyoruz.

Abilerimizin merdivende bizi izlediklerini bilmeden öylece sarılıyoruz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Endless rain hakkinda saatlerce konusabilirim ama kalbim kaldirmiyor

cocugun teki ustume yurudu ama ben onu kitleyip geri gonderdim nasilim







Sixth sense ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin