1.7

1.4K 133 13
                                    

Evda daha on dakika durmamkstım bile bir iki yemeklik malzeme ve eşya alıp çantama tıkıştırdım.
Komidinde gördüğüm sıcak su torbasını da ne olur ne olmaz diyip yanıma aldıktan sonra attığı konuma gitmek için taksi çağırdım.
Annem ve babamdan kalan emekli maaşları ile çok rahat geçiyordu para sıkıntısı çekmiyordum.
Taksi geldiğinde konum bilgilerini gösterip kulaklığımı taktım.

Mia: taksiye bindim geliyorum

Ömer Faruk: çok hasta oldum öhö öhö çabuk gel

Mia: şov yapma çöpçü

Ömer Faruk: çöpçü demezsek biri titizmişte

Mia: aynı şey:))))))

Ömer Faruk: değil çok farklı şeyler :(

Mia: aynı aynı

Ömer Faruk: tamam seni mi kırıcam farklı olsun

Mia: ya git şarkı ac dinle tartışma benimle valla aç kalirsin

Ömer Faruk: emret Mia'cım hangi şarkı

Mia: sen birden sorunca aklıma gelmedi

Ömer Faruk: Duman - senden daha güzel açtım nasıl ;)

Mia: kimselere de bakmadım aklımdan geçen

Ömer Faruk: kimseyi tanımadım ben senden daha güzel

Mia: Duman konserine gitmemiz gereken şarkılar var

Ömer Faruk: önce iyileşmem lazım hasta ettin beni

Mia: yaklaştım konuma birazdan ordayım

Ömer Faruk: tamam kapıda nöbetteyim

Mia: uzan dinlen geldiğimde ararım

Ömer Faruk: Te sakam(seni seviyorum)

Mia: ne?

Ömer Faruk: hiç dil öğreniyorum da

Mia: hangi dil bu?

Ömer Faruk: ana dilim Makedonca annem babam göçmen

Mia: Мојот македонски не е многу добар но го знам.И јас те сакам.( pek iyi değil ama biliyorum.Ben de seni seviyorum.)

Ömer Faruk: çeviri kullandın sanırım ...

Mia: evet klavyem böyle değil

Ömer Faruk: ben Türkçe okunuşu sesli söylenişi şeklinde yazdım arasanda bulamayabilirsin umarım

Mia: anlamını sen söyle aratmaya üşendim.

Ömer Faruk: çok hastayım falan demek

Mia: peki geldim sayılır aç kapıyı kaçıncı kat

Ömer Faruk: 3. Kat daire 11
(10.45)

Mia: aç kapıyı çöpçü (10.48)

Kapıya varınca çok gerilmiştim ilk defa Melis ve Fuat'ın evi dışında bir eve geliyor olmak stres yapmama sebep oldu.

Kapı açıldığında üstünde yeşil sweatshirt altında koyu yeşil bı eşofman altı kurmamış saçlar ile Faruk karşıladı.

"Allah'ım sen sabır ver."

Çantayı elimden aldı.
"Gel içeri."

"NEDEN SAÇLARIN ISLAK LAN SENİN!"

Ayakkabılarımı çıkarıp arkamdan kapıyı kapattım.
Salon olduğunu düşündüğüm yerin kapısını açtı yanılmıştım.
Kendi odasına geçmişti.
Pencere açıktı etraf buz gibiydi.

"Sen ölüme adım adım adlı bir çalışma mı gerçekleştiriyorsun?"

Elini saçlarına geçirip "kurutma makinası yokmuş bir de sıcak bastı işte."

"Ne sıcağı lan ruh hastası sudan çıkmış balıksın sen kendine gel."

"Of boş ver hani çorba yok mu?"

"Burda yapıcam bana önce kuru bir havlu ver."

Dolabına gidip koyu gri bı saç havlusu çıkardı.

"Ver bakayım sonra da otur yatağına hadi naş naş."

Dediklerime itiraz etmeden havluyu bana uzatıp yatağına oturdu.
Elimdeki havluyu kafasına bırakıp telefonumu yanına attım.
Tekrardan havluyu tutup saçının nemini almak için karıştırdım.
Üç dört dakika sonunda nemden kurtulmuştu.
Pencereyi kapatmak için havluyu bıraktım.

"Teşekkürler ljubov moja."
(Teşekkürler bir tanem)

Pencereyi kapatmak için uzanmış olan elim havada kaldı.
İltifat duymaya alışık değildim.
Pencereyi kapatıp döndüğümde burnu kızarmış gözleri dolmuş bır Faruk hiç beklemiyordum.

"Neden ağlıyorsun?"

Yorgunca gülümsedi.

"Uzun süre sonra sanırım ilk defa gerçek sevginin ne demek olduğunu gördüm. Ben ağlamayım da kim ağlasın?"

"Ağlama ama sevmem ağlayanları."

Yanına oturup kollarımı iki yana açtım.

"Sarılmak ister misin böyle anlarda ne yapılır pek bilemem de."

Belime sarılıp kafamı geri iktirdi.
Başı çenemin altına denk gelmişti saçları tuz ve nane kokuyordu.

"Şampuan ile balık kokulu çöpçü mü? Muhteşem uyum."

Bir şey demedigi için kafamı kaldırmayı denedim. Gözleri kapalı nefes alıp veriyordu.
Uyumuştu sanırım.
Ben de dün akşam çok fazla içtiğimiz ve geç yaptığımız için hala uykuluydum çok geçmeden bende uyudum.


Küle Dönmüş Defne Yaprağı (Yarı Texting 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin