Ülke insanının gözü , kolunun solunda duran mürekkep hokkasına ve içinde ki divite kaydı yine . Birkaç gündür bunu yaşıyordu , bu yaşadığı ufak çaplı bakışma , kafasında yapacaklarının taslağını kurmak bile tehlikeliyken , elini uzatıp o diviti hokkaya daldırıp lacivert renklerinde ki sıvının kaleme dolmasına izin vermek , sonrasında kalemi kağıt da gezdirmek , saklanması gereken , hayır hiç var olmaması gereken bu düşünceleri bir de kağıda döküp kanıtlamak işten bile değildi . Hey ! Bu bir ülke insanı değil mi ? O zaman neyden , kimden veya neylerden hangi sebeplerden korkuyor ha ?
O bir ülke insanı evet , ama durum şöyle ki halk , okuyucu ve 3. kişinin sandığının aksine , ülke insanları öyle büyük bir yetkiye , tüm güce sahip veya sözü geçen kimseler değil . Aksine ironiktir ki pek çok ülke insanı da asıl yetkinin kendilerinde olduğunu sanar , fikirlerini halkla paylaşabileceklerini , özgürce konuşabileceklerini , değiştirilemeyeceklerini ve en önemlisi , kendi düşüncelerine sahip olabileceklerini sanarlar . Sonuçta onlar şan ve güç sahibi , bir insanın zarar veremeyeceği yüce ülke insanları , öyle değil mi ? Değiller . Aslına bakarsanız onlar ülkelerin basit vücut bulmuş insan formları , bir insan olduklarından bir kurşun darbesi ölümlerine sebep olabilir , yada yakalandıkları ağır bir hastalık onları öldürebilir , susarlar , acıkırlar , cinsel ihtiyaç bile çekerler bazen , çünkü onlar , basit birer insan , ülke insanı sanılanın aksine . Peki o zaman birbirlerini öldürmek için neden bu kadar büyük savaşlara giriyorlar ?! Basit bir kurşun sık ve bam ! Öyle değil mi ? Bu kargaşa ne için o halde ? Sanırım yazdıklarımı okumuyorsun , üstte de söylediğim gibi insanlar ve hatta kendileri bile insan oğlunun kendilerine zarar veremeyeceğini sanıyor , bu düşünce beyinlerinde yer etmişken neden kendilerini tehlikeye atsınlar ? Peki ya hiç denememiş mi aralarından biri ? Elbette ki deneyenler oldu , ama ne var biliyor musun , deneyenlerin hepsi , değiştirildi . Ortada bir savaş varsa ve zaten ölecek iseler , yerlerine büyük şeytanlarından birinin geçirilmesi sağlandı , eğer ölmesi için bir sebep yoksa , itaatkar davranmadıkları , söz dinlemedikleri için , yerleri başkasıyla değiştirildi ..
Aslında , değiştirilmiş olmak için illa yerlerine onlarla tıpatıp aynı görünüme sahip birisini koymaya pek de gerek yok , o ülkenin benliğini ve düşüncelerini değiştirebilir olduktan sonra . Bilirsiniz , acı şahsa her türlü şeyi yaptırır , inletir , yalvartır , ağlatır ve en önemlisi , itaat etmesini sağlar . Yani işin özeti , ülke insanlarından biri , yöneticilerin -ki yöneticilerin kim olduğunu kimse bilmemektedir- sözüne uymaz ise , o zaman göreceği işkencenin , çekeceği acının , yaşayacağı kabusların haddi hesabı yoktur . Ama her ülke insanı buna ,gücün kendilerinde olduğuna, körü körüne inanmamaktadır .. Örnek Türkiye ! İşte Türkiye bu yüzden bir günahkar , affı olunmaz bir suçludur yöneticilerin kendisine söylediğine körü körüne inanmamak onu bu sıfatlara mahkum etmektedir , lakin bu sıfatlardan yada yüreğinde ki kuşkudan Türkiye dışında kimsenin haberi yoktur . Sonuçta kimse onun kuşkulandığını , onlara olan güvenini kaybetmeye başladığını veya 3 altın kuraldan birini ; "ÜLKE İNSANLARI FANİ DUYGULARI HİSSEDEMEYECEK KADAR YÜCEDİR" kuralını -ki bu kuralları da yöneticiler koymasına karşın , halk bu kuralların yüce ülke insanlarına tanrının bir armağanı olduğunu düşünmektedir- çiğnediğini bilmemektedir , öyle değil mi ? Ki bunu da düşünerek düşüncelerini kendi haricinde kimsenin haberi olmadığını düşünerek "ÜLKE İNSANLARI DÜŞÜNCELERİNİ KİMSEDEN SAKINMADAN DÜRÜSTÇE SÖYLEMELİDİR" kuralını ihlal etmişti . Kulağa çok çelişkili geliyor öyle değil mi ?
Hem dürüstçe konuşmalarını gerektiren bir kural var , hem de kendi düşüncelerini açıkça dile getirmenin bir suç sayıldığı düşüncesi küçüklüklerinden itibaren zihinlerine kazınmış durumda . Bu çok normal , hayatta bir şeylerin işleyişi için her zaman bir çelişki gerekmektedir , örneğin aynı kutuplar birbirini çekemezken , zıt kutuplar birbirini çeker , bu çelişkinin mantığa sığar olduğunun en basit örneklerinden birisi . Çelişki hayatın her yerinde karşımıza çıkmaktadır aslında ; günlük hayatta pek çok insan zıt düşüncelerde olduğu birisi ile tartışırken aşağıladığı bir düşünceyi , başka bir anda savunur , bunun nedeni tartışma da üste çıkmak için , sorulduğun da ise bir bahane üretir ; yöneticiler de onlar gibi , tek fark yöneticiler bir bahane üretmeksizin kesin konuşurlar , onlar ne derse o olur , aksi iddia edilemez , edilmesi durumunda eğer eden kişi halktan -onların deyişiyle koyun/domuz sürüsünden- birisi ise sıkıntı yok , onların düşünceleri önemsizdir , çünkü onlar birer hayvan , liderlerden biri -ki liderler çok nadiren onlarla iletişime geçer çoğunun onların varlığından bile haberi yoktur- ise önemli bir kriz anı değilse sıkıntı olmayacaktır -ki zaten değerli ve yüce ülke insanları varken halk basit çobanları dinlemez bile- ama eğer ki ülke insanlarından birisi eyleme geçmeyi geç , bu düşünceyi zihnin de , kimsenin erişimi olmadığını düşündüğü hayal dünyasında tasarlarsa bile suçlu sayılır ve üç aşamasını da tamamlarlar yönetici denen bu şahıslar ; bu üç aşama Taslak , Eylem ve kabullenişten oluşmaktadır .
YOU ARE READING
Tahayyül - CH
Ficção GeralÜç aşama : 1. aşama : Taslak 2. aşama : Eylem 3. aşama : Kabulleniş Acemi/Amatör yazım dili ✅✅