"Davos beni dinle içeriği girdiğimizde hemen felix'i alıp dışarı çıkartıyorsun duydun mu?"
"Evet efendim"
Araba kapının önünde durdu. Hemen arabadan çıktım. Kapının önünde durup yumruklamaya başladım. Kapıyı hizmetçilerden biri açtı. Onu kenara ittirip içeri daldım. Salonda tam felix'in adını bağıracaktım ki gördüğüm manzara ile şoka uğradım. Felix yarı baygın bir şekilde yerde uzanıyordu. Çok dayak yemişti. Mahvetmişlerdi bebeğimi, bir anlığına gözüm karardı. Hiçbir ses kulağıma gelmedi. Yanda dikilen iki orospu çocuğuna baktım.
"E-efendim burada n-ne işiniz var?"
Hiçbir şey demeden üzerine atıldım. Ardarda yumruk indirmeye başladım.
"NASIL KIYDIN ONA?!"
Davos felix'i evden dışarı çıkarmıştı. Arkamadan anne denilen iğrenç varlık omuzlarından cekiştiriyordu.
"Bay hwang bırakın kocamı!"
Ani bir hareketle kadının saçını tutup yere fırlattım. Bu sefer davos yanımdaydı beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama nafile sinirim geçmek bilmiyordu.
"Hwang bey öldüreceksiniz onları felix beyin şuan size ihtiyacı var onun yanında olmanız gerekiyor"
Felix, beni bekliyordu. Davos haklıydı şuan bana ihtiyacı vardı.
"Bunları al depoya götür tamam mı?"
"Merak etmeyin efendim o iş bende"
Adamın üstünden kalktım.
"İkinizde bana ölmek için yalvaracaksınız"
Evden çıkıp araca doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda felix koltuğun üzerinde uzanıyordu.
"Felix?"
Ses vermemişti. Konuşmakta zorlanıyordu. Aracın ön kaputundan küçük yardım setini çıkardım. Felix'i alıp kucağıma uzattım. Kaşı dudağı patlamıştı. Anlındada ufak bir morluk vardı. Yüzünü temizledim ve yaralarını bantladım.
"H-hyunjin"
"Burdayım felix"
"Hyunjin sırtım acıyor"
Gözlerini doldurmuştu.
"Dur bir bakayım"
Bebeğimi kucağımda oturur pozisyona getirdim. Canını acıtmadan üzerindeki hırpalanmış kazağı çıkardım. Sırtında boylu boyunca koyu renkte kızarıklıklar vardı. İstemsizce gözlerim dolmuştu. Canı kesin çok acımıştır.
Tek tek onlarlada ilgilendim. Kazağını tekrar kazağını giydirmeye çalıştığımda beni engelledi."Onu giymek istemiyorum"
"Tamam giydirmiycem"
Üzerimdeki ceketi çıkardım ve çıplak üstünü örtdüm.
"Canın çok acıyor mu?"
Kafasını sallayarak onayladı.
"Merak etme hepsi geçicek artık ben yanındayım"
Beni duyduğunu sanmıyordum çünkü kucağında uyuyakalmıştı.
(...)
Felixten:
Gözlerimi daha önce hiç görmediğim bir yerde açmıştım. Olduğum yerde oturdum. Aklıma olanlar geldi. Hyunjin beni o evden kurtarmıştı. Ona çok büyük bir iyilik borçluydum. Belden üstüm çıplaktı. Kenarda asılı olan siyah hırkayı gördüm. Hemen üzerime geçirip fermuarını kapattım ve odadan çıktım. Gördüğüm merdivenlerden indim. Ev bayağı büyüktü. Hyunjin camın karşısında dikilmiş, elindeki kahveyi yudumluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Why are you so perfect?| Hyunlix
FanfictionBeni nasıl bu hale getirdin? Ben sevmeyi bilmezdim sana karşı hissetiğim bu karmaşık duygu ne? Açıkla bana... !Hafiften ageplay var!