yozlaşmış aşk

3 0 0
                                    

3,5 yıl önce

Hayat insanı yormuyordu, hayat insanı değiştiriyor, tüketiyor, bir çöp olarak görüyor ve ölmesi için can atıyordu. Hayatı bir kuşa benzetirdim her zaman göklerde özgürce uçardı. Bazen kafeslerde doğan kuşlar vardı. Onlar da bana benzerdi. Kendi kafesinden kaçmadığın sürece kanadın koparılır, uçman zorlaşırdı. Bazı kuşlar uçma yetisini kaybeder, yarım yamalak uçardı. Bazıları artık hiç uçamaz hayatına bir tutsak olarak devam ederdi. Ben uçamayan kuşlardan oldum.

Tutsak edilmek? Evet, tutsak edildiğim günler oldu.

Şiddet? Evet, şiddet uyguladılar.

Psikolojik baskı? Evet, psikolojik baskı yapıldı.

Fiziksel zarar? Evet, üstümde sigara söndürüldü, şaçlarım çekiştirilerek koparıldı...

Düşmanlık? Evet, ailem ve doktorum bana hep düşmandı.

Sevgi? Evet, hayatıma giren benden 2 yaş büyük bir oyun arkadaşım var, o beni seviyor, sanırım.

Aile? Hayır, onlar benden hep nefret etti.

Yaşadıklarım ağırdı. Bana verilen cezalar da öyle, yapılan zulümler de ama vazgeçmedim, vazgeçmeyeceğim de. Ben küçük bir kız çocuğu. Artık büyüdüm, 17 oldum. Yine o odadayım, beyaz oda. Yine aynı giysileri giydirdiler bana, ellerimi kullanmamı engelleyen ve oda gibi bembeyaz olan. Oda da intihara kalkışamayayım diye etraf yumuşaktı. Zıpladığım zaman yatakta zıplıyor gibi hissediyorum. Gülümsüyorum, küçücük bir umut besliyorum içimde, ailem beni alır buradan diye. Almadılar, hiçbir zaman almadılar. Anlamadılar, deli olmadığımı daha çok küçük olduğumu, kafalarına göre beni delirtmemeleri gerektiğini anlamadılar. Suçum neydi? Ne olabilirdi? Bilmiyordum.

Odanın kapısından sesler gelmeye başladığında oraya bakmamaya çaba gösterdim. O tanıdık sesi duyduğumda yüzümde beliren gülümseme daha da büyüdü. Arkamı dönüp ona doğru koşturdum. Kollarını açtı ve beni o sıcacık kollarının altına aldı. Bana sarıldı, ben ona sarılamıyordum ama o bana sarıldı.

"Seni çok özledim, Demir."  Sesim o kadar mutlu çıkmıştı ki ben bile afallamıştım. Demir beni koynuna daha da bastırıp saçlarımı kokladığında içimdeki sıcaklık o kadar fazlaydı ki sevildiğimi düşünüyordum.

"Bende seni deli kızım, bende seni." Sesindeki huzuru hissetmek o kadar güzel bir şeydi ki bir an gerçekten yanımda mı diye sorguladım.

Acaba 3-4 yıl sonra gene böyle olur muyduk? Bence evliliğe bile gidebilirdik.

Tabii bir deliyi hayatında isterse.
__________

6 saat önce

Hala hastanedeydim. Sora yanımda oturmuş benim için Demir'in nerede olduğunu araştırıyordu. Kapı açılma sesi geldiğinde içeriye bir kadın girdi. Hemşire olduğu üstündekilerden anlaşılıyordu. Hiçbir şey söylemeden bir baş selamı verdi ve bana doğru bir zarf uzattı. Neler olduğunu anlayamamıştım ama kadının elindeki zarfı aldım. Tam gidecekken kadına seslenmem ile durdu.

"Bu ne?"

"Demir'in selamı,"

Ne? Neler oluyordu? Demir'in selamı da neydi? Zarfı vakit kaybetmeden açtığımda içinde bir kâğıt bulmsk beni şaşırtmadı ama içindeki kağıdın tamamı yazıyla dolu olması beni şaşırtmıştı.
                                                                       27.11.2026
Merhabalar Küçük Deli'm,

Öncelikle özür dilerim, ne kadar kabul etmeyeceğini bilsem de özür dilerim. Sana her akşam bana yaşattığın duygularla şiirler yazdığımı biliyor muydun? Bilmesen de olur. Zaten beni hiç sevmedin, bu saatten sonra da seveceğini düşünmüyorum. Öncelikle artık hayatında yokum, istediğin gibi. Ve istesen de olmayacağım, olamayacağım. Güzeller güzelim beni unutma olur mu? Belki bu dediklerim saçma gelebilir ama ben sana aşığım. Bunu itiraf edemem senin yüzüne karşı, ama sen benden nefret ediyorsun diye kendimi de öldürebilirim. Seni o hapishaneden bir dilekçe ile kurtarabilirdim, evet ama atladığın bir şey vardı, ben tehtid edildim Aysa, seni oradan çıkarırsam seni öldüreceklerini söylediler. Artık özgürsün ailen bilmeyecek dışarıda olduğunu git istediğini yap. Bu arada vurulduğun silah da ölümcül değildi içinde sakinleştirici vardı sadece, ama ben senin için orada kendi canımdan vazgeçmiştim, gururumdan, onurumdan vazgeçtim. Motor bağımlılığımı biliyorsun ve bir zamanlar sana dediğim şeyi hatırlar mısın? Demiştimki; eğer bir gün ölürsem bu motorlar sayesinde olacaktır, emin ol. Ben dediğimden dönmem küçük Deli.
                                     Demir ve ya nefret ettiğin o adam

Gözlerimi küçük mektuptan kaldırdığımda gözyaşlarımın yeni farkına vardım. Elimle onları sildikten sonra Sora'ya döndüm.

"Ne oldu? Neden bu haldesin? Ne yazıyor onda?" Sora'nın ard arda gelen soru fırtınasına karşı tek bir cevabım oldu.

"Benim yüzümden."

"Ne diyorsun kızım? Kendine gel, anlat."

"Dediğim o kadar şeyi hak etmiyordu."

"Saçmalama Aysa, o dediklerinden çok daha fazlasını hak ediyordu."

"Anlamıyorsun Sora-"

"Anlat o zaman!"

Her şeyi anlattım ve üstüne mektubu da okuttuğumda Sora'nın pişmanlık doku gözlerini görüyordum.

"Travmasının olduğunu, ailesinin öldüğünü bilmiyordum."

Kafamın içindeki düşünceleri öldürmek istedim. Onun benim yüzümden öldüğünü haykıran bir tarafım vardı, diğer tarafım ise onun hayatta olduğunu haykırıyor bir türlü öldüğünü kabul etmek istemiyordu. Çok korkuyordum ona bir şey olacak diye, çok korkuyordum.

O yerden bir dilekçe ile beni çıkarmamıştı çünkü tehtid edilmişti. Benim canım ile onu tehtid etmişlerdi. Kendimden nefret etmiştim, kendimden daha fazla nefret etmiştim.

Kasımlar acıtır derler, kasımlar mı acıtır sahi? İnsanlar mı?

🌼

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 04, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kelebek ÖmrüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin