19

524 77 26
                                    

Koridorda yürürken sınıf kapısının açık olduğunu fark ettim. Bu yüzden kapının biraz gerisindeyken durdum, ne diyecektim hocaya? İçeriden duyduğum sese bakılırsa dersleri matematikti ve onların öğretmeninin beni tanımadığından emindim. Nöbetçi öğrenci rolü kesmek daha mantıklı gözüktü gözüme bu yüzden.

Çantamı çıkarıp yere bıraktım. Son kez nöbetçi öğrenci planımı hızlıca inceledikten sonra derin bir nefes alarak açık kapının önüne geldim, kapıya parmağımı vurup içeriye adım attım.

Herkes bana bakıyor, çok gerici.

Taehyun da bana bakıyor, heyecanlandığımı hissediyorum. Ve bu yüzden göz temasımızı kısa tutup öğretmenler masasında oturan bedene dönüyorum hemen.

"Dersinizi böldüğüm için özür dilerim." dedim ilk önce. Öğretmen gülümsedi, devam etmemi bekledi ve ben; hemen en arka sırada, az önce muhtemelen kollarına yaslı olan başını merakla kaldırmış bize bakan Taehyun'u işaret ettim. "Bay Min onu çağırıyor."

Öğretmen gitmesi için izin verdiğinde Taehyun ayaklandı. Tek kaşını kaldırıp doğrudan gözlerime bakıyor olmasından anladığım kadarıyla ismini söylememiş olmama takılmıştı. Heyecandan unutup işaret ederek çağırmıştım ama sonuçta doğru kişi üstüne alınıp yanıma gelmişti, abartmasına gerek yoktu bence.

Yanıma geldiğinde öğretmene gülümseyip iyi dersler diyerek peşimde Taehyun'la beraber çıktım sınıftan. Kapının yanında yerde duran çantamı tek omzuma astığımda arkamı dönüp Taehyun'a baktım. Olduğu yerde beni izliyordu, biraz yorgun gibiydi sanki. Uyumamış mıydı yoksa gece? Bazı geceler ders çalışmak için sabahlardı.

"Nereye gideceğiz?"

İnanamaz gibi baktım ona yalancı oyunculuğumla. "Sormamışsın sayıyorum. Hadi," diyerek gelmesini işaret ettim. Kütüphaneye gidecektik tabii ki, aptal çocuk soruyordu bir de!

"Saçın güzel olmuş." dedi biz yürümeye devam ederken. Alt kata inmiş kütüphaneye gitmek için koridorun sonuna doğru ilerliyorduk. Flört etme fırsatı bulmanın verdiği tatmin olmuş ifademle ona baktım "Saçım dağınıkken de güzeldir, dağıtmak ister misin? Gec-" Eliyle ağzımı kapadığı için sözüm yarıda kalmıştı.

Koridordan geçen 'gerçek' nöbetçi öğrenci yüzünden kesmişti sözümü. Yanımızdan geçip gittiğinde elini çekti, hafifçe omzumdan iterek kendinden uzaklaştırdı beni. Böyle yapmasına rağmen gülüyordu.

Kang Taehyun onunla flört edildiğinde hem sinir oluyor hem de buna bayılıyordu. Yıllar içerisinde yaptığım gözlemlerden biriydi bu. İçten içe sorun etmeyip hoşuna gittiğini bildiğim için zaten ben de rahatça ona asılıyordum. Bugüne kadar hiçbir zaman dediklerimi ciddiye almamıştı ne de olsa. Bazılarını ciddiyetle söylemiş olsam da o öyle anlamamıştı.

Ya da onca zaman anlamamış gibi yapmıştı, bilmiyorum.

Kütüphaneye girdiğimizde kapıyı kapattım arkamızdan. Sabahları öğretmenler sınıflarını getirmediği için şu an da dahil olmak üzere çoğu sabah boş olurdu kütüphane.

Kütüphanenin en uç kısmında, raflar yüzünden gözükmeyen ama orada olduğunu adımız gibi bildiğimiz masaya doğru gittik. Buraya ne zaman tek tek veya beraber gelsek o masada otururduk. Önünde raflar olduğu için kimseyle muhattap olmamıza gerek de kalmıyordu böylece.

"Bugün sessizsin." dedim ona, bir yandan çantamı boş sandalyeye koydum. Taehyun çoktan oturmuştu bile, ben de hemen yanındaki sandalyeye oturdum.

Ben oturduktan sonra kolundan birini masanın üzerine uzatıp başını da koluna yasladı. Yüzü bana dönüktü, yorgun bir gülümseme belirdi yüzünde.

͏k͏ü͏t͏ü͏p͏h͏a͏n͏e ͏k͏ö͏ş͏e͏l͏e͏r͏i ͏v͏e ͏b͏i͏z ͏i͏ç͏i͏n͏d͏e  ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin