Bölüm-5: Çanlar çalıyor

41 6 5
                                    

Kalabalığın arasından bir el ateş sesi geldi.
- Dağılın dedi daha önce duymadığı bir ses . Çevredeki insanlar telaşla kaçıştılar. James ve Watson adama baktı. Adam cebinden rozetini çıkardı ve - Ben Şerif'in oğluyum ve siz iki yabancı, tutuklusunuz dedi.
Kodesin içinde bulunan paçavraların üzerinde oturan James rahatsızca kipirdandı. Uyku ve uyanıklık arasında bir yerdeydi. Watson elindeki sigaradan son bir nefes aldı. Yere, sigara izmariti yığının içine attı ve üzerine basıp söndürdü. Ceketinin cebinden bir sigara daha çıkarıp yaktı ve bir nefes aldı. James daha fazla dayanamayarak
- Tanrı aşkına dostum yeter bu kadar havalandirma da yok nefes alamıyorum dedi.
Watson gözünü diktiği boşluktan gözlerini ayırmadan - Sus James düşünüyorum dedi ciddiyetini koruyarak. James homurdanarak yattığı paçavraların üzerine tekrar kıvrıldı. Sabah oluyordu güneş kodesin parmaklıklarından içeri hücum ediyordu. James ellerini gözlerine siper ederek - lanet olsun diyerek söylendi. Kısık gözlerle etrafına baktı Watson hala bıraktığı yerdeydi ve Watson'un küçük izmarit dağı. James yattığı yerden kalkarak üzerini silkeledi. - Günaydın dostum dedi - Watson Jamese bakmadan - Günaydın dedi. Etraf tekrar uzun bir sessizliğe gömüldü. Sessizliği gene ilk bozan Jamesti - Ne düşünüyorsun Watson, bu işin içinden nasıl çıkacağımızı mı dedi Watson olumsuz anlamda başını salladı - Hayır, neden hep seninle karşılaştığımda başımızın beladan kurtulmadığını dedi Jamesin yüzü asıldı - soranda kabahat dedi . Parmaklıklara doğru yöneldi ve - Gardiyannn diye bağırdı çatlak sesiyle bir kere daha bağırdı,karşıdan bir cevap alamayınca tekrar bağırmak için yeltendi ama onu şerifin oğlu susturdu
- Tanrı aşkına kimi bogazlıyorlar dedi.
Jamese bakıp - Noldu yabancı dedi
- Su dedi James. Tanrı aşkına bir yudum su dedi .
Şerifin oğlu - Tamam sus yeterki bağırma dedi . Şerifin oğlu şerif gibi siyahi düşmanı değildi anlaşılan. Ama oldukça yaman bir delikanlıya benziyordu. Sert bir çehresi vardı. Şerifin oğlu getirdiği suyu Jamese uzattı James iki bardak suyu nefessiz bir biçimde içti. - Tanrıya şükür Tanrı kimseyi susuz bırakmasın ve yoksullara merhamet etsin dedi.
Şerifin oğlu tek kaşını kaldırarak
- Sen rahip falan mısın dedi. James - Evet ben güneyde bulunan taş kilisenin rahibiyim dedi. Şerif'in oğlu sorgulayıcı bir tavırla - Burada ne işin var dedi. James Watson'u göstererek
- Şu adamı görüyor musun o adamı ta güneyden buraya onca yolu aşıp ziyarete geldim dedi. Watson umursamaz bir tavırla- Seni ben çağırmadım kendi başına onca yolu gelmişsin ayrıca ben bu adamı tanımıyorum dedi Jamesin alt dudağı titreyerek - Ah yüce tanrım sen sevgisizlere yardım et dedi şerifin oğlu araya girerek - Peki Ölen adamı tanıyor musunuz dedi James - Hayır dedi . - Onu neden öldürdünüz dedi şerifin oğlu- Tanrıya yemin olsun ki biz onu bilerek öldürmedik o zaten ölüydü ve bize saldırdı şurdaki adamda onu bizi korumak için vurdu dedi james. Şerifin oğlunun kafası iyice karışmıştı.- ölü muydu dedi tam başka birşey diyecekti ki Arkadan bir ses geldi - Rupert işinin başına dön dedi gelen şerifti. Rupert elindeki bardağı saklayarak - peki baba dedi.
- Sana kaç kere diyeceğim bana baba değil şerif diyeceksin ayrıca yargılamak bizim işimiz değil bırakalım da yüce mahkeme versin kararları değil mi dedi. Rupert - evet şerif dedi ve içeriye doğru yöneldi ve ortadan kayboldu. Şerif yüzünde hafif bir gülümsemeyle - Sizi burda ağırlamak ne acı dedi. Şerif Watson'un ilgisini çekti. Watson kafasını şerife doğru çevirdi James ise parmaklıkların arkasina doğru ilerledi.
Watson karşısında kaypak kaypak sırıtan adamın yüzüne ifadesizce bakıyordu. - Zavallı adam ölmek için çok gençti bu kasabada hiç böyle şeyler de olmazdi ta ki siz iki yabancı gelene kadar dedi. Şerif.
Watson şerife herhangi bir tepki vermemişti. Şerife arkasını dönerek paçavraların bulunduğu yere doğru ilerledi ve üzerine oturdu. Şapkasını ağır hareketlerle yüzüne indirdi. Ve arkasına yaslanıp kollarını bağladı. Şerif onun bu hareketine karşı affallamisti. - Yabancı, ölmek üzere olan bir insana göre oldukça rahatsin dedi şerif . Watson - ölmek üzere olanlar sıkıntı cekmezler bay Black bırakın da huzur içinde ölümümü bekleyeyim burada dedi . Şerif kışkışlanmanin verdiği etkiyle daha da sinirlenerek bu haddini bilmez adama kin duymaya başlamıştı. Hiçbir şey demeden arkasını dönüp gidiyordu ki önüne döndü . Şerif - mahkemeniz öğlen vakti ama bu kasabada siyahiler kendilerini savunamazlar mahkemede sadece siz konuşabilirsiniz bay Watson dedi ve Jamesin olduğu yere iğrenir gibi bir bakış attı. Ve içeri girdi . James bir küfür savurdu. Watson oturduğu yerden kıpırdamadı. Vakit öğleye yaklaşmıştı. Kilisenin çanları çalıyordu. Watson önde ve James arkada mahkeme salonuna geldiler. Duruşma başlamıştı. Yargıç Watsona olayın nasıl olduğunu ve onu vurup vurmadığını sordu. Watson olayı olduğu gibi anlattı. Jamesin birşey yapmadığını ve kendisini savunmak için ateş ettiğini söyledi. Yargıç tüm görgü tanıklarının ifadelerini de aldı. Yargıç tokmağıni üç kez masaya vurdu. Herkes ayağa kalktı. Yargıç
- Tüm olay hem şahitler hemde suçlular tarafından dinlendi. Adil bir yargılama sonunda cinayetin affedilmez büyük günahtan biri olması, suçluların kasabamızda yabancı olması ve kasabada huzursuzluk çıkarıp bir suça karismalari göz önünde bulundurarak idamına karar verilmiştir.
Mahkeme salonunda fısıldaşmalar ve homurtular yükseldi. Yargıç tokmağıni masaya vuracakken arkadan bir ses duyuldu.
- İtiraz ediyorum sayın yargıç. Herkesin başı arkaya doğru çevrildi. Kapının önünde duran Maria nefes nefeseydi. Yargıç kaşlarını çattı.
- buyurun hanımefendi dedi.Maria oldukça kendinden emin adımlarla yaklaştı kürsüye
- sayın yargıç ben kasabanın pansiyon işletmecisi olan martanin kizi Mariayim dedi. bu iki yabancı kasabamızda herhangi bir huzursuzluk çıkarmadılar.
- siz bu ikisini tanıyor musunuz hanımefendi dedi yargıç.
- Evet elbet efendim bay Watson ve misafiri bay James bizzat bizim pansiyonda kalıyor.
- Hanımefendi sizin pansiyonda kalması bir cinayetin işlendiği gerçeğini değiştirmez dedi.
- haklısınız sayın yargıç fakat ölen adam yıllar önce kasabamızda yaşayan ve sonra izine rastlanmayan banka müdürüdür. Tamda bu iki yabancı kasabamıza gelmişken ortaya çıkması sizcede garip değil mi dedi Maria. Yargıç kaşlarını çattı düşündü biraz
- Evet bayan haklısınız ama genede cinayet suçunun idam olduğunu hepimiz biliyoruz dedi.Maria umutsuzca nefes verdi.
- Üzgünüm bay yargıç ama bu olay şüpheli ve mantıksız olaylarla dolu. Dedi Maria
- bayan haddinizi aşmayın dedi yargıç
- şimdi izninizle mahkemeyi sonlandırıyorum
- Sayın yargıç diye bir ses duyuldu kalabalığın içinden. Şerif bu sefer sabırsızca nefesini verdi. Yargıç
- Buyrun dedi. Gelen kişiyi gören şerifin gözleri fal taşı gibi kocaman oldu.- Sayın yargıç ben şerifin oğlu rupert black dedi.
- Buyrun bay black dedi yargıç
- Dün olaya bizzat kendim şahit oldum. Akşam vakti kasabamızın güvenliği için etrafı kolaçan ediyordum. Ölen şahsı tanıyorum yıllardır aramış fakat izine rastlamadığimiz eski şerifin kardeşi kasabamızin banka müdürüdür. Bay Watson ve misafiri bay James yururlerken ormandan koşarak üzerlerine saldırdı. Bay Watson da kendisini korumak amacıyla ateş etmek zorunda kaldı.
Mahkeme salonunda ortada yatan ölüyü işaret ederek
- dün merhumu biraz inceledim efendim ve vücudunda kan bulunmadığını gördüm isterseniz sizde inceleyebilirsiniz dedi. Yargıç yardımcısına işaret ederek incelemesini söyledi. Yardımcı ölünün yanına yaklaşıp elindeki bıçakla küçük bir kesi attı ama tek bir damla kan bile çıkmamıştı üstelik zavallı yargıç yardımcısı kokudan dolayı ogurerek uzaklaştı. Rupert devam etti - Ben bu adamın kötü ruhlar tarafından ele geçirilen bir ölü olduğunu düşünüyorum efendim, burdan 20 yıl önce böyle bir olay yaşandı ve bu olay sonucunda büyük şef ile bir savaşa girdik hatırlarsanız dedi. Yargıç uzun uzun düşündü
- Haklısınız bayım bu olay mahkemenin seyrini değiştirir dedi. Yargıç ve mahkeme kurulu tekrar toplandı. Şerif bu sırada oğluna öldürücü bakışlar attı. Yargıç tekrar yerine oturdu ve
- karar dedi.
Herkes ayağa kalktı
-Tanrinin huzurunda şahitler dinlenmiş ve adil bir karara varılmıştır. John Watson ve misafiri kendilerine saldıran şeytani güçlerin ele geçirdiği bu merhumun saldırısından kendilerini nefsi mudafa yoluyla korumak amacıyla ateş etmiş olup asıl amacın cinayet değil kendini korumak olduğu anlaşılmıştır. Bay jamesin olaya karışmaması nedeniyle ceza verilmemesine bay Watsonun ise iki ay boyunca kasabamıza ücret almadan hizmet vermesine karar verilmiştir dedi ve tokmağı masaya vurdu. Maria heyecanla koşup Watsona sarıldı. Maria
- Yüce tanrım kurtuldun dedi. Watsonun kalbi deli gibi çarpıyordu. Ama kurtulduğuna sevindigi için miydi yoksa bu kadının ona sarilmasından dolayı mı anlayamamıştı. Maria biran geri çekildi - Kusura bakmayın bay Watson ben sevindim yani sizin adınıza bu yüzden sarıldım dedi. Sona doğru sesi biraz kısık çıktı. Watson Marianin gözlerinin içine bakarak gülümsedi - Teşekkür ederim bayan
bana vakit kazandirdiniz olmasaydıniz belki şuan idam edilmiştim cesaretiniz için teşekkür ederim dedi. Maria tam cevap verecekti ki annesi yanına gelip
- Geçmiş olsun bay Watson dedi mariaya dönüp
- kendini ne diye ortaya atıyorsun ya sana yargıca saygısızlıktan dolayı ceza verseler ne yapacağım ben dedi. Maria affallamıştı. Kendini savunarak
- Bay Watson neredeyse bir haftadır bizim pansiyonumuzda kalıyor ve birikmiş ücreti var. Biliyorsun o pansiyonun geliriyle geçiniyoruz anne ve paramızı kurtarmak için yaptım dedi. Marta biraz yumuşamıştı haklılık payı büyüktü. Marta'nın kocası öldüğünden beri ona hem anne hem baba olmuştu ve tek geçim kaynakları o pansiyondu. Kaşlarını gevşeterek mariaya cevap verdi
- peki sonra konuşuruz bunu şimdi düş önüme çok işimiz var dedi. Maria hafifçe gülümsedi
- peki anneciğim dedi marta önden yürümeye başladı arkasından Maria onu takip etti. Maria arkasını dönüp Watsona baktı ve tebessüm ederek yürümeye devam etti. Watson az önce olanları kafasının içinden geçiriyordu ki ona doğru koşan jamesin farkında olmamıştı. James o kadar hızlı gelip sarılmıştı ki Watson bir kaç adım sendelledi.James heyecanla
- Dostum tanrıya şükür kurtulduk diyerek sarıldı. Watson tüm ciddiyetiyle Bu gece gidiyorsun burdan dedi. James hışımla geri çekildi. - Asla dedi gitmiyorum. Dedi. Watson sesini biraz kısarak - Bu benim meselem sen karışmıyorsun dedi. Jamesin az önce gülümseyen yüzü bu sefer sinirden kasıldı. - Senin meselen he öyle mi benimde babam öldü Watson ve bu intikam benimde intikamım sadece sen kaybetmedin babanı bende kaybettim ve ben burdan bir yere gitmiyorum dedi ve hışımla arkasını dönüp hızlıca uzaklaştı ordan.
Maria merdivenlerden aşağı şarkı söyleyerek indi. Elinde tuttuğu Noel süslerini heyecanla şıngırdattı. Köşede duran çam ağacının dibine süsleri koydu. Ağacı süslemeye başlamıştı. Marta elindeki kurabiyeleri tezgahın üzerine koydu - Maria ne kadar neşelisin böyle dedi annesi imalı imalı. Maria mırıldandığı şarkıyı kesti ve -Sey dedi Noel geliyor ondan dedi. Marta pek inanmayan bir ses tonuyla - Sen noelleri pek sevmezsin, hatta pansiyon çok kalabalık olduğu için sürekli şikayet edersin ama dedi. Maria sakin ve kendinden emin bir sesle- tabiii anne öyleydi ama artık çok iş demek çok para kazanmak demek değil mi ? Birikim yapmamız gerekiyor ki yan binayı da alıp işlerimizi büyütelim diye düşünüyorum artık dedi. Marta kızına hayranlıkla baktı - Ah Maria sen ne ara büyüdün ve bunları düşünecek genç bir kız oldun dedi. Bunları söylerken sesi ağlamaklı çıkmıştı. Ve devam etti - Ah ben mutfağa gidiyorum yoksa aglatacaksin beni dedi. Maria annesine gülümsedi. Oysaki Marianin keyfi bay Watson kurtulduğu için yerindeydi birde bu sene onunda noele birlikte girmek istediği biri vardı artık. Sandalyenin tepesinden aşağı inip kapının önünde duran süsleri almak için kapıyı açtı . Aşağı eğilip süsleri eline aldı tam doğrulmustu ki gördüğü manzara karşısında şok olmuştu. Bir çığlık attı. Marta koşarak mutfaktan geldi - Maria ne bağırıyorsun gene fare mi gördün yoksa dedi. Marianın yanına gelmişti. Marta - Ne bağırıyorsun dedi. Maria kocaman olmuş gözlerini diktiği yere parmağını uzattı. Maria da o yöne baktı ve dehşete kapıldi- Tanrım sen bizi koru dedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 21 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SON İBLİS AVCISI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin