₄⋆⋆

1.6K 162 1K
                                    

GELDIM KIZLAR VALLAHI GELDIM
🦋🦋🦋🦋🦋 ve size uupuzun bir kelebek bolumu getirdim 🌟

ve kizlar... bir onceki bolum o kadar guzeldiniz ki... gozlerimden kalpler fiskira fiskira okudum yorumlarinizi. burada olmaniz, kendinizi saklamamaniz, sevginizi gostermeniz gercekten cok ozel kizlar 🥺 ib'yi cok seviyorum, aklimda olan her seyiyle yazmayi cok istiyorum ve cok guzel gidiyoruz. umarim diger bolumlerde oldugu gibi hep boyle arta arta buyuruz 🥹 ayrica ben coktan alistim boyle guzel yorumlara, bir onceki bolumden sonra cakilmak yakismaz bize, degil mi? 🙊 aynilarini bu bolumde de gormek icin tum buyuleri totemleri cartlari curtlari yapiyorum 777, 111, 444

ustelik aramiza yeni isimler de katilmis, onlari da yorumlarda gorursek sahane olur 🌟

kelebek evreninde biraz daha ilerleyelim o zaman, keyifli okumalar 🦋

Eklemlerim kalemi tutamayacağım kadar ağrımaya, görüşüm de gözümdeki gözlüğüme rağmen bulanıklaşmaya başlayana dek saatin kaç olduğunu ya da ne kadar süredir masa başında olduğuma dair bir fikir sahibi olma ihtiyacı hissetmemiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eklemlerim kalemi tutamayacağım kadar ağrımaya, görüşüm de gözümdeki gözlüğüme rağmen bulanıklaşmaya başlayana dek saatin kaç olduğunu ya da ne kadar süredir masa başında olduğuma dair bir fikir sahibi olma ihtiyacı hissetmemiştim. Zaman ve mekan kavramını yitirmiş, kelimenin tam anlamıyla yaşamdan soyutlanmış ve varımı yoğumu önümdeki neredeyse tüm masamı kaplayan projemi bitirmeye vermiştim. Ne kadar yol kat ettiğim ise büyük bir soru işaretiydi çünkü bana bir çizgi çizip iki çizgi silmekten öteye gidememişim gibi geliyordu, biten tek şey enerjimdi sanki. Yine de devam etmeye kararlıydım, ta ki telefonumun zil sesi odamdaki ruh emici sessizliğini parçalayana kadar.

Ekran üzerindeki isme bakmadan yeşil kutucuğa dokunup aramayı onayladıktan sonra cihanı kulağımın hizasına yükseltirken, enerjimin kalan son kırıntılarını harcayarak ciğerlerimi derin bir nefesle doldurdum. "Efendim?"

"Hazır mısın?"

İşittiğim haddinden fazla —en azından benim için şu an fazlaydı— enerjik ve neşeli olan sesin Jungkook'a ait olduğunu anlamam bir saniyemi bile almamıştı. Yirmi üç yılın getirisi olmalıydı sanırım, ona dair bir şeyleri seçmekte zorlanmıyordum çünkü zihnimde diğer herkesten ayrı, ona ait her şeyin tek bir yerde toplandığı bir arşivi vardı. Bu sebeptendir ki onunla ilgili en basit şeyi bile kolaylıkla seçebiliyordum ve sesi, bunun yalnızca en akla gelen örneğiydi.

Onun aksine yorgun ve tükenmiş bir tonla "Neye hazır mıyım?" diye sorarken kaşlarımın çatılmasına mani olamamıştım çünkü neyden bahsettiği hakkında hiçbir fikrimin olmayışının beraberinde, beni aramasını beklemiyordum ancak sorduğu soruya bakarsak, onun araması; benimse hazır olmam gereken bir durumdu. Yine de, tam olarak neye hazır olmam gerekiyordu?

Kısa bir sessizliğe büründü birkaç saniyeliğine. Anlamsızlığımı anlamlandırmaya çalıştı muhtemelen kendince ancak şu an adımı bile düşünmeden cevaplayamayacak durumdaydım, o da bunu fark ederek bu yükü omuzlarımdan aldı ve dimağımdaki boşluğu kendi doldurdu. "Bovlinge?"

instant butterfliesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin