2

1 0 0
                                    

"Sare uyan!"

Annem kapıyı ayağıyla itince demir kapı duvara sertçe çarptı.
Gözlerim hızla aralanıp uzandığım yerde oturur pozisyonu aldım. Her zaman yaptığım gibi dizlerimi kendime çekmiş ellerimi de dizlerimin üstüne bağlamıştım. Ayak ucumdaki zincire odaklanmıştım.Anlamsızca bir biri içindeki geçişlerini gözlerimle çizgi çizer gibi üstünden geçip yerde asılı duran öbür ucuna kadar devam ettim. Zincir çok uzun olmadığı için hemen bitmişti. Baştan başlayıp yere bağlı olan ucundan ayak bileğimde bağlı olan zincir ucuna  kadar yine bir biri içindeki geçişlerini takip ettim.Annem elinde tepsiyle kapının eşiğinde durup beni seyrediyordu. Dönüp bakmamıştım bile. Her sabah yaptığı şeyleri bu sabahta yapıcaktı. Elindeki tepsiyi odanın köşesine bırakıp arkamda duran lacivert su kovasının dolu olup olmadığına bakıp odadan pardon mahsenden hızlı adımlarla çıkıcaktı.
Tepsinin yere çarpma sesini duydum sonra yanımdan geçip ağzı açık kovanın içine baktı.Suyun dolu olduğunu görünce kapıya doğru yürüdü.Yürürkenki ayak altındanki tozlar yüzüme doğru savrulmuştu.Öksürme isteğimi bastırıp kan dolmuş gözlerimi kırpmadan zincire bakmaya devam ettim .Kapının eşiğinde durduğunu anladım.Kapıyı kapatmamıştı. Belki de bir şey söylemek istiyordu . Ama yinede dönüp bakmadım son birkaç yıldır bakmadığım gibi.
Kapıyı çarpıp çıktı. Gözlerimi yumup başımı, dizlerime bağladığım kollarımın üstüne koydum.Öksürme isteği beni bırakmıyordu ama şimdi değil. Sulanan gözlerimi iyice yumup sesi dinlemeye başladım.
Merdivenlerden yukarı çıkma sesi geliyordu .Ayağının altındaki küçük dal parçalarının çıtırdama sesi ...
9 yıldır Daniel'i bu öfkeyle büyütüyorum.Bir gün içimdekilerin iyice belirginleşip bir birlerinin üstünde hakimlik yarışına giriceklerinin farkındayım.Ben iyice parçalandığımda içlerinden birinin dışarı çıkıp liderlik makamına oturacağına öbürlerini yöneticeğinin bilincindeyim.Ben tam olarak parçalanmadan istediğimi güçlendirip başa çıkarma gücünde sahibim. 9 yıl önce bu mahsene kapatıldığımda yanımda oldukça kibar bir o kadarda merhameti Efsa vardı.Bide bütün adaletiyle Daniel.
6 yaşımdayken sabah 9 gibi uyanmıştım. Annem işe gitmişti.Evde sadece ben ve Efsa  vardık.Can sıkıntısından kanepeye uzandık. Sehpanın üstündeki kumandayı alıp televizyonu karıştırmaya başladım.Sürekli ileri sara sara kurcalıyorduk televizyonu.Birden" Daniel!" diye bağırma sesi duyduk uzandığımız yerde sıçradık.
Karanlık odada sarı uzun saçlı bir kadın ağlayarak Daniel diye bağırıyordu. Koşarak alt kata indi. Oturma odasıyla mutfak birleşimi bir odadaydı.Tezgah altındaki çekmecelerde bir tanesini açıp içinden siyah ince bir bıçak çıkardı. "Yaklaşma bana!"  Diye bağırdı. Daniel elleriyle siyah kısa sakallarını kaşıyıp sırıtarak kadına doğru yürüdü.Kadın elindeki bıçağı korkudan doğru düzgün tutamıyordu bile.Sarı saçlarını geriye atıp özür  dilemeye başladı. Bıçağı tutan elinin tersiyle yüzündeki yaşları silip yeniden özür dilemeye başladı. Gözlerinde yine biriken yaşlar kirpiklerinden sızıp aşağıya sarkarken düşmesine fırsat vermeden Daniel kadının elindeki uzun ince bıçağı keskin yerinden tutup hızla çekti. Sol eliyle de siyah sapından tutup sağ elinin kesilen avuç içiyle  kadının yüzüne parmaklarını geçirip arkadaki mermer tezgaha kadının başını vurdu. Sarı saçları hızla kırmızıya boyanmıştı.Sağ kolunu kadının boynuna bastırıp iyice nefes almasını engelledi.Nefes alabilmek için Danielin koluna sarılmıştı kolları ama çok güçsüz duruyordu .Hafiften aralanan dudakları iyice nefessiz kaldığını gösteriyordu. Daniel sol elindeki ince bıçağın ucunu  kadının dudak bitimine değdirip dudak bitiminden aşağıya doğru dikkatle çizgi. Öbür dudak ucundan da aynı şekilde özenle aşağıya doğru çizdi. Kadının yüzü çoktan morarmıştı.Üzgün işareti gibi duran kesiklerden kanlar sızmış ,iki kesiğin sonundan kanlar aşağı doğru akıp çenesinden boynuna doğru kırmızı bir çizgi gibi yol almıştı.

İntikam...
Size yapılan bir kötülüğe nasıl karşılık verirsiniz?
Sessiz kalıp köşenize mi çekilirsiniz, yoksa ödeşmek için her yolu dener misiniz?
Ben köşesine çekilip yediği kazıkları sindirmeye çalışanlardandım. Ama Daniel intikam almasını severdi. Acı çektirene acı çektirir yüzüne tebessüm edenede gülümsemeseni eksik etmezdi. Biliyorum Daniel'i içimde büyütmenin tek sebebi adaleti değildi. Ona olan hayranlığımın ve aşkımında büyük bir etkisi vardı. Her gün onu öne çıkarma sebebim aslında bana kötülük edenlerin cezalandırılmasından çok içimde kaybolmasını engellemekti.
Efsayı ben seçmedim . Yada Rehim ve Feda'yı.Ama Daniel'i ben seçtim. Bile istiye. Kaosa sebep olacağını ,hayatımın kanla dolup taşacağını bile bile ...
Bu yaptığım doğru mu yanlış mı bilmiyorum. Ben doğruyu yanlışı öğrenemeden 17 yaşıma geldim. Beni yönlendiren tek şeyim duygularım. Aklımı sürekli geri plana atıp kalbimle yani duygularımla hareket ediyorum. Bir delinin aklını kullanması mantıklı olmazdı zaten.

Yerde uzanıp tavanı seyrediyordum. Bu kez gerçekten seyrediyordum. Renkli hayaller kurmadan.Beyaz Tavan tıpkı duvarlar gibi griye dönmüştü. Rutubetten nasıl hâla hayatta kaldığıma hayret ediyorum.
Uzandığım yerden doğrulup lacivert kovaya doğru yürüdüm. İçine düşen bir sineğin can çekiştiğini gördüm. Şimdi içimde kurduğu köşkünden ayrılmayan  Efsanın çıkma zamanıydı. Hafif tebessüm ettim.
Sareyi uzaktan izleyen biri bile 2 saniyede onun çocuksu duruşunun bir kadın asilliğine kavuştuğunu görebilirdi. Yamuk duran sırtı düz bir hâl almış, sürekli kocaman açtığı gözleri biraz kısılmış bir anne şefkati gibi olan gülümsemesi de yerini almıştı. Sare istemediği zamanlarda Efsayı içerde tutar asla dışarı çıkmasına izin vermezdi. Ama Efsanın merhameti o kadar güçlüydü ki Sare istese bile böyle durumlarda içerde tutamıyordu. Tanıyordu artık Sare içindekileri.
Efsayı istesede dışarı çıkmasına mani olamayacağını. Engelde olmadı. Efsa dışarı çıktığında kovaya biraz eğildi. Sağ işaret parmağını suya daldırıp sineğin parmak ucuna tırmanmasını izledi. Islak kanatlarına baktı Efsa . Üstündeki tişörtü hafif yukarı sıyırarak bastırmadan sineğin kanatlarının üstüne gelicek şekilde bırakıp hemen geri çekti. Biraz olsa incitmekten korktu. Duvarın üst kısmında bahçeyi gösteren küçük bir pencere vardı. Ama boyu kısa olduğu için oraya asla yetişemezdi. Kovayı sol ayağıyla devirdi. Ayağını ıslatan suya aldırmadan kovayı ters çevirip pencereye doğru yürüdü . Kovayı yere bırakıp üstüne çıktı. Küçücük bir pencere olmasına rağmen annesi de buraya parmaklık taktırmıştı. Siyah parmaklığa tutunup kendisini biraz daha yukarıya çıkardı Efsa . Yerdeki uzun yeşil otlara baktı. Ağaçların gövdelerine , papatyanın üstündeki kırmızı uğur böceğine takıldı Efsa'nın gözleri. Sonra parmak ucundan baş parmağına doğru yürüyen sineğe . Onun gözünde kötülük yapmayan her şey iyiliği hakederdi. Sineği pencereye doğru uzatıp toprağın üstüne bıraktı. Parmaklıkları tutup sineğin özgürlüğünü izledi bir süre. Tebessümü silinmemişti hâla .Sol gözünden bir damla yaş dökülüp yukarı kıvrılan dudak bitiminden içeri doğru süzüldü.
Gülümsemesi mutluluktandı ama göz yaşı hüzündendi. Aynı anda bir çok duyguyu yıllarca yaşaya yaşaya bölünmüştü Sare. Daha kendisi büyüyemeden parçalarını büyütmeye çalışan bir anneye dönüşmüştü.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 19 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aynadaki Tutsak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin