Ben Mercan, Mercan Günay. Kumral uzun saçlarım ve kahverengi gözlerim var. 1.65 boyunda ve 42 kiloyum. Boyum uzun olduğu için çok ama çok zayıf görünüyorum Ve artık ortaokula gitmiyorum. Ortaokul bitmişti ve bugün lisenin ilk günüydü. Aslında biraz stresliyim. Birkaç arkadaşım daha var sınıfımda ama yakın arkadaşlarım olmadığı için buraya alışmam biraz zor olacak
gibi duruyor. Herkes yanına bir arkadaş almış oturuyordu ama benim hiç arkadaşım olmadığı için maalesef yalnız oturuyorum. Sonra yaklaşık benimle aynı boyda ve aynı kiloda olan, kahverengi saçlı, ela gözlü kız bana seslendi.
"Hey! Merhaba."sesi çok ılımlı geliyordu.
"Merhaba."
"Ben Yağmur Tanır. Senin adın ne?"
"Ben de Mercan Günay."
"Çok memnun oldum Mercan."
"Bende çok memnun oldum Yağmur."
"İstersen yanıma oturabilirsin, eğer arkadaşın yoksa ki öyle görünüyor. Ne dersin?"
"Olur, otururum."
"Çok sevindim. O zaman şuraya oturlım mı?" deyip eliyle cam kenarındaki orta sırayı gösterdi.
"Benim için fark etmez, oturalım." sıramıza yerleşip sohbet etmeye başladık. Görünüşe göre çok sosyal bir kızdı. Ben biraz daha içime kapanıktım. Özellikle yeni tanıştığım kişilere karşı.Biz aramızdaki sohbeti git gide arttırırken içeriye kumral renkli saçlı, sarıya çalan açık kahve renkli gözlü ve yaklaşık 1.85 boylarında insanda bakma hissi uyandıran yakışıklı bir çocuk girdi. Hayır, ondan hoşlanmadım ama ben o çocuğa bakarken Yağmur'un söylediklerinin bazılarını anlamamıştım.
"Mercan, Mercan beni dinliyor musun sen?"
"Evet, evet." ne yazık ki dinlemiyordum.
"Emin misin daha çok Okyanus'a bakıyormuşsun gibi duruyor. Etkilendim mi yoksa?" adı Okyanus'muş. Sanırım bu çocuktan hoşlanmaya başlamıştım.
"Yok canım neden etkileneyim."derken bile heyecanlanmıştım.
"Emin misin bana söyleyebilirsin."
"Eminim de sen nereden tanıyorsun?"
"Nereden olacak canım biz onunla kuzeniz." ne onlar kuzen miydi? Hiç alakaları bile yoktu. Mesela biz kuzenimle aynı sınıftaydık. Onunda kumral saçları ve kahverengi gözleri vardı. Benden ay olarak büyük olmasına rağmen sanki yaş olarak büyükmüş gibiydi. 1.85 boylarındaydı ve kilosu da 80'e yakındı. Adıda Çağlar'dı. Ama çok zekiydi de. Çok konuşur ve boş konuşurdu. Bir keresinde ortaokula giderken bir rüyasını sanki gerçekten yaşamış gibi anlatıp bizim Türkçe hocasını kandırmıştı. Herneyse işte böyle bir kuzenim vardı.Yağmur lavaboya gitti ve ardından iki kız içeriye girdi. Biri, sarı uzun kıvırcık saçlı, kahve rengi gözlü, benden biraz kısaydı ve kilosu da bana biraz yakın gibi duruyordu. Diğeri ise sarı saçlı kızın aksine kahverengi saçları ve siyah gözleri vardı. Kısa boylu ve yanındaki kızdan biraz daha kiloluydu. Ama çok tatlı bir kız gibiydi. Diğeri ise biraz ciddi gibiydi. Ve biraz gıcık gibi. Bir dakika ben bu kahverengi saçlı kızı bir yerden tanıyorum ama nereden...
Beş dakika olmadan Yağmur'un sesimi haykırdığını duydum.
"Mercan!"sesinde heyecan vardı sanki ama tam anlayamamıştım.
"Efendim."
"Kantinde ne varmış bil bakalım?"
Bu kadar önemli ne olabilirdi ki?
"Ne var mış?" dedim, Yağmur'un önemsediği kadar olmasa da.
Yağmur, bana gözlerini devirerek cevap verdi.
"Soğuk kahve, sıcak kahve... Anladın mı? Ne ararsan var. Ne harika bir şey."bu muydu yani?! Bunda arbartılacak bir şey yoktu ki. Önemli bir şey var sanmıştım bende...!
"Bu muydu Yağmur ya. Bende önemli bir şey zannetmiştim."
"Buda önemli zaten Mercan. Düşünsene her gün kahve içeceğiz. Büyük boy 50 TL, orta boy 25 TL ve küçük boy 15 TL. Her çeşiti için geçerli bunlar." her gün kahve mi? Dört güne kalmaz baygınlık geçirirdim.! Her neyse aslında iyi gibiydi. Hemde kahve fiyatları çok ucuzdu. Aslında iyi bir şeymiş.
"O zaman tenefüste veya öğle arasında alırız olur mu Yağmur?" cevap anında geldi.
"Olur öğlen alırız o zaman. Hadi oturalım sıraya." birlikte sıraya oturduk ve o hiç istemediğim zil en yüksek sesiyle kulaklarımı çınlatıcak şekilde çaldı. İlk ders edebiyattı ve edebiyat hocamız sınıf öğretmenimizdi. Ve onun kızı, Gizem'de bu okuldaydı. Zaten ben edebiyat hocamızı ve kızını
önceden de tanıyordum.Edebiyat hocamız olan Serhat hoca bizi çok bekletmeden geldi.
"Günaydın arkadaşlar. Bugün sizinle olan ilk dersimizi işleyeceğiz. Ama ilk önce tanışalım isterseniz. Ben Serhat, Serhat Özen...Tanışma faslı bittikten sonra derse geçtik. Ders aslında sandığım kadar sıkıcı değildi. Ama yine bir an önce eve gitmek istiyordum. Hayır! Artık dokuz ders işliyoruz. Ahh hadi ama neden dokuz ders!? Ne güzel ortaokulda yedi ders işliyorduk. Ama o zaman daha çocuktuk. Artık bir ergeniz. Her neyse bunu düşünmeyi bırakıp bir an önce derse odaklanmalıyım. Sonuçta fen lisesindeydim. Ama nedensizce ders yapmayı sevmiyorum. Bu hep böyleydi. Evet evet artık derse odaklanmalıyım.
İlk ders sonunda bitmişti ve teneffüse çıkmıştık Yağmur ile beraber. Bahçeye inip okulu turlamaya başladık. Okulun etrafında dönerek sohbet etmeye başladık.
"Senin sevgilin var mı?" sorduğum soruyla beraber, gözleri sanki bu soruyu sormamı bekliyormuş gibi parladı. Anlaşılan vardı.
"Evet var. Peki ya senin hoşlandığın biri ya da sevgilin var mı?"
"Hayır yok. Ve size de mutluluklar dilerim."aslında Okyanus'tan hoşlanıyordum ama kuzen oldukları için sanırım bunu söyleyemezdim.Birkaç dakika sonra sarı kıvırcık saçlı kız ve diğer kahverengi saçlı kız bize doğru geliyordu. Bir dakika yanlarında bir kız daha vardı. Bu kızında kahverengi saçları ve kahverengi gözleri vardı.Ve aralarındaki en kısa boylu oydu. Hafiften çilli olan bu kız onu sevimli gösteriyordu. Kesinlikle sarı saçlı kızdan daha iyiydi. Yağmur'da benim daha önceden tanıdığımı iddia ettim kıza seslendi.
"Ceyda, Esin ve Kumsal yanımıza gelin."
"Hangisi kim?" diye sordum.
"Sarı şaçlı olan Kumsal, çilleri olan Esin ve kalan kişi de Ceyda." demek adı Ceyda'ydı. Tanıdığım kızın. Yanımıza geldiler ve tanışma faslına geçtik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-SON GECE-
Novela JuvenilYaptığın hatalardan pişman olup ağlamak yerine gelecekte bu hatalara düşmemeye çalış derler ya bu kitap da bu sözü çok iyi karşılıyor.