Ne düşüneceğini bilemedi o gün. Ne düşünmeliydi ki zaten? Kendisi resmen terk edilmişti. O gün yağan kara saydırıverdi birden. Nefret etti kış ayından. Olmamalı dedi bu mevsim. Daha bir yıl öncesine kadar soğuğu seven bu kız bugün soğuktan nefret eder olmuştu. Tabi hissettiği şeyin nefret olduğuna da karar veremedi garipçe. Belki sadece bir kabustu bunlar. Tabii ya 'kabus'.
Bu kabus 17 Ocakta başlayıp Mart ayında biterdi. Daha doğrusu, doğduğunda başlayıp, öldüğünde biterdi. Biter miydi? Kimse sonrasında tamamen özgür olacağını bilemeyeceğine göre belki de ölmek bile çözüm değildi. Her yıl ayrılık yıl dönümünü anacağına söz verdi..Bir yılın 12 ayı 4 mevsim değişir,
12 ay 12 saat gibi geçişir..
Her 4 saatte bir mevsim değişir
Değişir ki nasıl değişmek!İlkbaharın gelmesiyle ortam canlılaşır
Yazın gelmesiyle kabus başlar
Sonbahar zaten nefret konusu;
Yağmurun yağmasından tut yapraklara kadarSonra kış gelir en nihayetinde
Aralarından en güzeli..
Yağan yağmurdan daha güzeli
Bembeyaz pamuk misali bulutlardan akan beyaz bir taneİnsanlar bu ayın gelmesiyle satırlarca
Şiir, şarkı.. içlerinden nasıl geçerse, yazarlar
Bazıları acı çekmiştir mesela
Acılarını yazarlar bu satırlara..-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-
Benim kim olduğumun farkında bile değil! O kadar anlatıyorum ama kıt kafası şunu anlamıyor mu? Bir insan hareketlerine dikkat eder. Yani sen kimsin ya? Beni kullanıp nasıl atabildin? Bunu nasıl yapabildin?
Sinirli bir şekilde aradan geçen bir yılın ardından hayatının ilk ayrılık yıl dönümünü anmıştı. Saçını tıpkı bir yıl önce o gün olduğu gibi toplamış, o gün takmış olduğu takıları takmış yerinde oturuyordu.
Günün başında tek hissettiği şey hüzündü. Ama günün ilerleyen zamanlarında onun kendisinin arkasından konuşmuş olduğunu öğrenmişti."Eski sevgilin sana dün yanlışlıkla sarıldı ya hani, seni ben sanmıştı sarılırken
Dedi ki; "Of ya yanlışlıkla sarıldım iğrenç"Derin derin iç çekti. Sinirden saçlarını yolacaktı kız. Ağlamaya çok az kalmıştı. Önündeki aynasına baktı. Nasıl bu duruma düşmüştü? Neler olmuştu? Eh, daha fazla düşünmesine gerek yoktu. Geçen 1 yılın üzerine gelen bu zehre daha fazla katlanamazdı. Gözlerinden habersiz akan yaşları sertçe sildi ve duygularının önemsizliğini hatırladı.
'Hatırla' diye fısıldadı kafasındaki ses, 'Hatırla, bir saniye önce mutlu, bir saniye sonra mutsuz olabilirsin. Duygularının değişkenliğine kendin dahi şaşırabilirsin. Her şey saniyelere bağlı. Peki ya duygular bu kadar değişkense... bir şey hissetmenin ne önemi var?'Bu cümleyle hayatta kalmaya çalışmak aptalcaydı fakat bir düşünce biçimiydi nasıl olsa. Kelimeler gereksizdi. Kelimeler saçmalar dururdu ona göre. Gerçek hissettiklerimizi anlatmayacaksa kelimelerin ne önemi vardı?! Eğer kelimeler YALAN söyleyecekse neden vardı?!
Sessizce gözyaşlarını içine atmakla meşgul olan kız zorlukla eline aldığı günlüğüne tarih atabilmek için dizüstü bilgisayarından tarihi kontrol etti. Gözleri şaşkınlıkla parıldarken tüm sorununu ertelemeye karar vermişti. Önemsiz değildi duyguları ve içindeki hüzün ağacına bir sarmaşık daha takılmıştı ama... şuan arkadaşı bu konudan daha önemliydi...
"Ne! Hay edeyim... Hayır hayır hayır... Bir saniye... neden "hayır" olsun ki!" kendi kendine aynanın önünde konuşurken birden odaya kız kardeşi girdi.
"Ablaaa. Anırmayı bırakır mısınn?? Arkadaşlarımla sesli konuşuyorum şurada!"
Kız göz devirerek cevap verdi, "Hah tabi git sen şu yaşınla birlikte "sanaldan" arkadaşlarınla konuşmaya devam et" ardından içinden ekledi, 'Biz bu kıza ne yedirdik de bu yaşta sanaldan işler çeviriyor Yarabbim..'
Tüm umudun hislerin acının birden saldırdığı ve bazılarının sömürüldüğü bu odada yapılacak tek şey arkadaşı hakkında düşünmesi olacaktı.
"18. yaş doğum günün... Tüm zincirlerden kurtulmanın anısına yanında bile olamıyorum ha.. "Yanında olmak" gerçekten yanında olmak mı yoksa ona aranda mesafe olsa bile destek çıkmak mıdır? Sanırım ikincisi... ama... belki bencil olacak, belki de insan isteği... yine de, gerçekten yanında olmak isterdim Erren. Belki kardeşin olarak belki de bir dost. Uzaktan pek bir yardımım dokunmuyor ve yapılacak tek şey sözler söylemek. Eylemler yok... Ama bir gün hala bağımızın kopmadığı bir zamanda ve ben de kendi özgürlüğüme kavuştuğum bir gün eylemin kendisini gerçekleştireceğiz. Birlikte. Söz veriyorum."
Biraz daha düşündü Nora... söyleyeceklerini toparlamak istedi. nedense bir türlü yapamadı. Hissettikleri ağır gelmişti. 'Mektup hazırlamalıyım şimdiden' diye düşündü hafifçe gülerken.
Sonra aklına geldi,
"Mektuptaki her bir anlatacaklarım da kelimelerden oluşuyordu değil mi?"
Ona kalmadan zihnindeki ikinci kişi cevabı tamamlamıştı,
"En azından yazacağın kelimeler sahte olmayacaklar nasılsa değil mi?"-*-
YAZAR NOTU:
Umarım hala bizimlesindir... Aylardır cevaplanmayan mesajlarım için bir sebep olduğunu düşünüyorum. Ama gör bak ki whatsapp'tan sana yazmayı asla cesaret edemedim. Başka yerden cevap vermiyorsan oradan da sana özel bir şey olmadığı sürece yazmamalıyım dedim. Her neyse... kitap olaysız sıradan bir şey olacakmış gibi duruyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙔𝙀𝘿İ 𝙈𝘼𝙎𝙐𝙈𝙐𝙉 𝙆𝙐𝙍𝙏𝘼𝙍𝙈𝘼𝙆 İ𝙎𝙏𝙀𝘿İĞİ 𝘽İ𝙍 Çİ𝙁𝙏 𝙀𝙇
General FictionBiz her zaman; "Böyle bir hayatı hak etmeyenler ekibi" olarak kalacağız..