yazım yanlışları olabilirr
-----------------------------------------
Ben onun mavi harelerine bakarken o da afallamış bir şekilde yüzümü inceliyordu. Büyük ihtimalle beni fena benzettikleri için halime acıyordu.
Halbuki o beni dövülürken görmüştü, durumu açıklarsam bir kaç yara ile sıyrılabilirdim değilmi? Beni sularında boğabilecek kadar derin bakan okyanuslarını nihayet gözlerime çıkabilmişti, bir kaç saniye anlamsız gözlerle birbirimize baktık.
Yandaki adamlar bile garipsemişti. Yüz hatları gerildi ve erkeksi sesiyle bağırdı.
"Kim bu çocuğu bu hale getirdi lan!" aniden gelen sesle irkildim, kimsenin fark etmemesini istiyordum kendimi kimseye acındırmazdım ölene kadar dayak yer yine zayıflığımı göstermezdim kimseye.
Ben ilk defa bu kadar yakından gördüğüm yüzü incelerken o mavilerini etrafımdaki adamlara teker teker değdirdi. Keskin çene hattı, dolgun dudakları ve en derinlerinde kaybolduğum mavileriyle karşımda bir yunan tanrısı duruyor gibi hissettim.
Belkide anamı ağlatmayacak olmasa ona yakışıklı diyebilirdim. Hayır, kesinlikle çok yakışıklıydı.
Etrafımdaki adamlardan ses seda çıkmazken mavileri kısıldı ve tekrar sesini yükseltti. "Kim yaptı dedim lan! Küçücük çocuk daha bu, hiç mi düşünemediniz acaba yaptımı diye!" Bir yandan yumruklarını sıkıyor diğer yandan öfkeli soluklar alıyordu.
Beni saçlarımdan sürükleyen adamın yerinde rahatsızca kıpırdandığını gördüm. " Reis ben yaptım ama, dün duvalara yazı yazarken gördüm gerçekten" İsteyerek mi yaptım sanki am yarması.
"Ahmet hariç hepiniz dışarı!" sesindeki uyarıyı iliklerime kadar hissettim. Herkes ikilemde kalıp birbirine bakarken mavili gözlerini kapatıp öfkeli bir nefes aldı. Herkes dışarı çıktıktan sonra Ahmet dediği adam korkudan bir adım geriledi.
"Ahmet." Net ve keskin sesi odada yankılanırken Ahmet mesajı almış olacak ki titrek bir nefes alıp bir adım öne geldi. Gözlerimi kapatıp 100 lirayla hangi yemeği yiyebilirim diye düşünüyordum. Çiğköfte otuz liraydı ayran yirmi etti sana elli-
Tok bir ses duvarlara çarpıp kulaklarıma ulaştığı anda gözlerimi açtım Ahmet'in kafası yana düşmüş gözlerini sıkıca kapatmıştı. "Lan çocuğun bunları düşünücek aklı olabilirmi sence belliki biri zorlamış!" Sonunda anladınız amk.
'Ben çocuk değilim' diye mırıldandım kendi kendime ama bir çift keskin mavi bana döndüğünde sustum. Bende inatla gözlerimi çekmedim, Ahmet'e kapıyı gösterdiğinde Ahmet özür dileyip çıktı.
Mavi gözleri beni en derinine çekiyor, orada boğulmamı sağlıyordu. Çırılçıplak bir halde okyanusun ortasında kalmış gibi hissettim. Bedenim açlık ve yorgunluktan çökmeye başlarken dolgun dudaklarının arasından bir kaç kelime döküldü. "Kaç yaşındasın sen çocuk."
Alayla söylememiş, aksine sesinde saf bir merak vardı. "Yirmi iki." Diye yanıtladım onu. Kolumu kaldıracak halim yoktu sonra konuşsak olmazmıydı acaba?
Bir süre beni süzdü ve gelip önümde diz çöktü. "Ömer pezevengi gönderdi demi seni?" Hatamı bildiğim için özür diliyecektim normalde olsa asla dilemezdim ama zorunda bırakılmıştım.
Tam ağzımı açıp konuşacakken birden bire öksürük krizine girdim çok üşüyordum. Elimle ağzımı kapatırken elimde bir sıvı hissettim, gözlerimi zor bela elime çevirdiğimde nefesimi tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ'YE 3 KALA (BxB)
RomanceÜlkücü ocakları reisi Alparslan... Ve liseyi yeni bitirmiş olan Gökay Kader bu ikiliyi nasıl birleştirecek?