Ben geldim!
İyi okumalar hepinize 🌼💕Aşk mıydı ölüme götüren? Yoksa aşk mıydı ölümü seçen?
"koşma Asel düşeceksin!"Annesinin bağırmasına kulak esmeden paytak adımlarla koşuyordu minik Asel. Çok heyecanlıydı Babasını görücekti. Büyük alanda koşup koşup duruyordu.
Etrafta Türk bayrakları, ellerinde renkli bayraklarla koşturan küçük çocuklar ve insanlar... Herkes kendi Askerini bekliyordu.
"Anne! Babam hayla neden gelmedi?" Küçük Asel annesinin yanına gelip neredeyse bütün gün binlerce kez sorduğu soruyu yine sordu.
Annesi bıkkın bir nefes verip Aselin saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı.
"Kızım baban birazdan gelir bi yerinde dur"
Küçük Asel etrafa tekrar göz gezdirdikten sonra elindeki sarı civcive baktı ve gülerek koşmaya devam etti. Babasını görüceği için çok mutluydu.
Kısa süre sonra bir gurup asker büyük arazinin ortasına toplanmış anons geçiyordu
Asel koşarak annesinin ve abisinin yanına gitti. Birazdan babası gelip onlarla hasret giderecekti... Kulakları dolduran melodi çalmaya başlayınca herkes kapı tarafına bakmaya başladı. İkişer sıra haline girmiş askerler geliyordu.
Öndeki iki askerden birinde Türk bayrağı bir diğerinde silah vardı. Bütün askerler teker teker dikdörtgen masaların etrafına dizilmiş sağ ellerini masaya koymuş bekliyorlardı.
Komutan öne geçerek konuşmaya başladı.
"Öncelikle saygı duruşuna geçelim. Daha sonra tek bir törenine!"
Komutan bağırarak konuşuyordu. Herkes Türk bayrağına odaklanmış istiklal marşını okuyordu. Küçük Asel gözlerini bütün askerlerin üzerinde dolaştırıp duruyordu. Fakat babası arkalarda olduğu için onu göremiyordu.
İstiklal marşı bitince Askerler tek tek isimlerini saymaya başladı. Sıra Aselin babasına gelince Asel dikkatle babasını dinliyordu. Babasıda konuşunca bir kaç askerde konuşup sona ermişti
Komutan askerle dönüp konuşmaya başladı.
"Andolsun ki!"
Bütün Askerler yüksek sesle konuşmaya başladılar
"Andolsun ki!"
"Vatanımı! Milletimi! Şanlı Türk bayrağını!"
YOU ARE READING
SARI CİVCİV (Askıda)
Novela Juvenil"Bana tekrardan yaşamayı öğretirmisin?" dedi. Nutkum tutulmuştu acımasız dünya bir kere daha kendini belli etmişti...