"🎭"

146 24 27
                                    

★𝓦𝓲𝓷𝓽𝓮𝓻

Tüm gün masa başında oturarak, müşteri beklemiştim. Bir dedektif ne yapardı ki? Bazen insan cinayet işlenmesini bile isteyebilirdi. Dedektifler bunlar için çalışırdı değil mi ama? Eve gitme umuduyla masadan kalktım. Askılıkta duran çantamı gerinerek aldım. Her yerim uyuşmuştu resmen! Tabi masa başında aralıksız 5 saat oturunca olacaktı o kadar. Sonbaharda olmamıza rağmen güneş, kafa ağrıtıyordu.

Manchester, böyle şeylere alışık değildi. Sokaklar bomboştu, insanlar evlerinden çıkmıyordu. Yağmur duaları ediliyordu.

Kapıdan çıktığımda sokak lambasının başında kırmızı votka şişesiyle yatan bir adam gördüm. Dün akşam lordun balosunda çok içmiş ve evine gidemeden lambanın önünde kendinden geçmiş olmalıydı.

Dün ben de lordun balosundaydım. Ailemin varlıklı bir soyu olduğundan davet almamız hiç şaşırtmamıştı. Babam ve annem seve seve davetlerine icabet etmişlerdi.

Bir çeşit maskeli baloydu; herşey itina ile düzenlenmişti. Adından da belli olduğu gibi balo boyunca maske takma zorunluluğu vardı. Balo dansından önce yan masada oturan genç adamdan dans teklifi almıştım. Annemin arzusuyla kabul etmek zorunda kaldım. Hiç tanımadığın biriyle dans etmek çok belirsiz hissettiriyordu. Yüzünü bile tam olarak göremiyordum. Maske alnından burun ucuna kadar her yerini kapatıyordu. Muhtemelen hayatımın sonuna kadar bir daha göremeyeceklerim listesine adını bizzat yazdırmışlardan biriydi.

Eve yürüyerek gitmeyi seviyordum. Kimse sokaklarda değildi. Yalnız olmayı seviyordum.

Yalnız hissetmeyi değil.

Fırıncının önünden geçerken burnuma gelen turta kokusunu hissettim. Yanımda yeterince para vardı ve oldukça açtım. Bir dilimden zarar gelmez diye düşünerek dükkana girdim. Fırıncı kadın bana baktı, şaşırmış görünüyordu bu sıcakta nasıl geldiğimi düşünüyor olmalıydı, "İyi günler, bir dilim elmalı turta rica edeceğim." dememle tezgahta duran elmalı turtayı ekmek bıçağıyla bir dilim keserek bir tabağa aldı.

"Beş dolar."

Beş dolarlık banknotu tezgaha bırakarak tabağımı aldım. En köşedeki masanın cam kenarında oturacaktım. Cam tabağı masanın üstüne koyup, yerime geçtim. Kapı çanı içeriye birilerinin girdiğini gösteriyordu. İçeriye üç genç kadın adım attı.

Daha beş dakika olmadan fırın dolmaya başlamıştı. Ciddi misiniz, neden bu kadar insan benim huzurumu bozmak için geliyor ki?

Sandalyeden kalkarak fırıncıyı terkettim. Adımlarımı hızlandırdıkça hızlandırıyordum çünkü bir an önce evde olmak istiyordum.

"Çiçek alır mıydınız hanımefendi?" Sol tarafımdan bana yaklaşan kadını görünce durdum. Yüzü büyük salaş hırkasının şapkasından dolayı görülmüyordu.

"Siz ne önerirsiniz?"

"Bunlar açelya" diyerek pembe çiçekleri bana gösterdi. "Açelya, kavuşamayan iki sevgilinin hikâyesini anlatan bir çiçek türüdür. Onların birbirine olan sevgisini, şefkatini ve tutkusunu, sonraki tüm olumsuzluklara rağmen, ama nihayetinde umutsuzca anlatan çiçek, ayrılıkla sonuçlanan aşkı, özlemi ve tutkuyu sembolize eder."

"Çok... Çok değişik." dedim afallayarak "Birkaç tane alabilir miyim? Fiyatı nedir?"

Kadın elime çiçekleri tutuşturdu,

"Hediyem olsun, Winter."

"Siz... Acaba tanışıyor muyuz?"

"Belki. Görüşmek üzere, Winter."

İlk bölüm bitti, biliyorum çok az oldu ama siz bunu biraz bölüm değil de giriş bölümü olarak alın.

★Görüşmek üzereee!!







Drama🎭 / winrinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin