"Bu da ne demek oluyor?" dememe kalmadan kadın koşmaya başlamıştı. Koşarken yere bir kağıt düşürdüğünü farkettim. Kadın uzaklaşınca yerdeki kağıda baktım
U.D. - Perde 1
Tarih: 21.11.1884 / Zaman: 18.03
Manchester Gaiety TiyatrosuBir tiyatro biletiydi. Tarih bugündü ve zaman... Kolumdaki eski kol saatine baktım "18.04".
Tanrım ciddi misin? Şu an tiyatro başlamış olmalıydı ve kadının bileti bendeydi! Gaiety Tiyatrosu çok uzakta değildi.
(...)
"18.10" diye söyledim kendi kendime. Tiyatro girişine adım attım. Karşıma hafif yaşlı bir kadın çıktı. Bu o olmalı diye düşünürken, "Bileti görebilir miyim?" diyerek elimdeki bileti çekiştirdi. En sonunda elimden kurtarınca dikkatle bileti inceledi.
"U.D. nedir? Üzgünüm ama böyle bir tiyatro yok. Eğer olsaydı şuan etraf geçilemez olurdu. Ama bu akşam oynanacak bir tiyatromuz daha-"
"Uğraştırdığım için üzgünüm ama şuan gitmem gerek." diyerek kadının elindeki bileti aldım ve son sürat koşmaya başladım. Kadın şok olmuş olmalıydı.
Koşma konusunda kendimi geliştirmem lazım. Kesinlikle. Ciğerlerimdeki nefes tükenmek üzereydi. Hem, ben kimseden kaçmıyorken neden koşuyorum? Dedektiflik bürom sokağın karşısındaydı. Bu bileti biraz araştıralım bakalım diye düşünerek karşıya geçtim. Anahtarlarımla kilitli kapıyı açtım. Eski tahta sandalyeme oturdum. Oturmamla birlikte sandalyeden çıtırdamalar gelmeye başladı.
"Bu dükkanla kimse ilgilenmiyor mu?" diye bağırdım boşluğa, "Babam bunu duyacak!" İçimdeki şımarık zengin kız çocuğu asla gitmemişti.
Sandalyeyi kenara fırlattım. Artık işlere ayakta devam etmeliydim. Ne demişler "Akılsız başın cezasını ayaklar çeker.". Tiyatro biletini mantar panoma astım. Herşeyin ortak noktası bu bilet olacaktı. Yada, öyle düşünmem istenmişti. Açelyalar. Onları da asmalıyım ve kırmızı ip ile tiyatro biletine bağlamam gerek.
"Ah!" diyerek geri çekildim. İğne elime batmıştı. Çekmeceyi açarak sargı bezini çıkardım. Hızlıca kanayan yeri kapattım. İğneyi parmağıma battıktan sonra korkuyla yere fırlatmıştım. Eğilerek alırken kapı çanından bir ses geldi.
"Bir davam var." hızlıca başımı kaldırdım.
"Kabul edildi. Dinliyorum." Ne yapıyorsun Winter daha davanın ne olduğunu duymadın!
"Oh, peki. Bir kız kardeşim yani ikizim var adı Giselle yani Aeri biz ona Giselle deriz. Her neyse, yaklaşık 2 haftadır ortada yok. Hiçbir iz bırakmamış, ailem gerçekten... Biz çok endişeliyiz." diyen genç kadının gözünden birkaç damla yaş süzüldü.
"Tamamdır. Sana yardım edeceğim. Giselle'i bulacağız."
"Teşekkür ederim." diyerek bana sarıldı, ve bırakması bir oldu. "Rahatsızlık ettiysem gerçekten de çok özür dilerim. Ben sadece-"
"Sorun değil." dedim gülümseyerek, "Adın?"
"Karina."
"Karina. Bu davada ortağım sen olacaksın anlaşılan. Şimdi beni Giselle'in odasına götür. Biraz incelemem gerekiyor."
"Tabii ki. Beni takip edin, Bayan..."
"Winter. Bana Winter de."
"Winter. Çıkalım mı?"
"Biz mi? Daha yeni tanışt-"
"Dışarıya demek istedim." dedi genç kadın gülerek.
"Benim aptallığım üzgünüm." diyerek kapıya yöneldim.
(...)
"Burası, ikizimin odası. Onun yokluğundan sonra kimse girmedi. İstediğin gibi inceleyebilirsin."
Yatağın üzerindeki çiçekler dikkatimi çekmişti, "Bu çiçekler. Açelya, öyle değil mi?"
"Çiçekler hakkında pek bilgim yok kusuruma bakma lütfen."
"Anlıyorum." dedim gülümseyerek, "Bunları alabilir miyim?"
"Sen nasıl istersen, dedektif."
Çiçekler yeterince kurumuştu. "O, çiçek kurutmayı çok sever. Ya da severdi daha mı uygun olur?"
Çiçekleri elimle avuçlayınca bir kağıt parçası yatağa düştü. "İşte bu!" dedim fısıltıyla. Kağıdı elime aldım. Rastgele semboller karalanmıştı. Kağıdın arkasında ise bir sürü yıldız çizilmişti.
"Karina!" diye seslendim, "Bir kağıt buldum."
Karina yanıma yaklaştı. Kağıdı ona uzattım, yıldızlar olan kısmı bir süre inceledi, "Giselle üzgün hissettiğinde morali bozulduğunda, kızdığında, artık olumsuz her ne varsa, oturur ve boş bir kağıda yıldızlar çizer." diyerek kağıdın arkasını çevirdi, "Bu... Bu bizim alfabemiz."
"Biraz daha açık olur musun?"
"Giselle ve ben küçükken sırf sadece biz anlayalım diye bir alfabe oluşturmuştuk. Ama harfler ne yazık ki ezberimde değil."
"Yazılı olan bir kağıt var mı?"
"Giselle'in 11 yaşında yazdığı günlüğünde yazıyordu." Yatağın başındaki komidini açtı, "Burada." diyerek siyah bir defter gösterdi. Yatağa oturdu ve günlüğün ilk sayfasını açtı:
"Anne ve baba, buraya kadar geldiyseniz sizi çok sevdiğimi bilerek bu günlüğü yerine koyun ve Karina, eğer günlüğümü karıştırmayı düşünüyorsan seni öldürürüm küçük şeytan, günlüğü bırak. - Giselle"
İç çekerek sayfayı çevirdi. Aynı garip sembollerde bu sayfada da vardı.
"Harflere karşılık gelen sembolleri bulup yan yana getirmemiz yeterli olacaktır."
Cebimden not defterimi çıkararak harfleri tek tek yazdım. "Bir şiir, ama tek dörtlük yazılmış."
Söğüt ağaçlarının dalları uzanır,
Açelyaların sesini duy, yıldızları takip et,
Ama asla peşimden gelme."Çok anlamsız." diyerek gözlerini devirdi Karina.
"Belki onun tek yardım çığlıkları bu satırlardır."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Drama🎭 / winrina
Fiksi PenggemarDrama🎭 ★ Yıl 1884, Winter kendi zamanında pek tanınmayan dedektiflik peşinde koşturan zengin bir kadındır, Karina ise ünlü bir lordun kızıdır. Karina bir gün ikiz kız kardeşinin kaçırıldığı haberiyle Winter'ın dedektiflik bürosuna gelir ve davasını...