Sabah olduğunda Jeongin yavaşça gözlerini açmış, yataktan kalkmaya yeltendiğinde ise belini saran kollar yüzünden bu, pek mümkün olmamıştı. Belini saran kollar arasından kurtulmaya çalıştığı sırada kalçasında hissettiği sızı ile hafifçe inlemişti Jeongin.
Zorda olsa arkasını dönüp biricik sevgilisine bakmayı başarmıştı. Jeongin adeta büyülenmiş gibi gözlerini sevgilisinden ayıramıyordu. Sonunda dayanamayıp baş parmağı ile sevgilisinin alt dudağını okşamaya başladı.
Dudağında hissettiği hafif dokunuşlar yüzünden yavaşça gözlerini araladı Hyunjin. Hafifçe gülümseyerek Jeongin'in alnına tüy kadar hafif bir öpücük bıraktı.
Jeongin yakalanmanın verdiği utançla yorganın altına sığındı. Hyunjin sevgilisinin bu utangaç tavırlarına bayılıyordu. Yorganı çekerek gözlerini bebeğinin gözleri ile birleştirdi.
Jeongin yorganın içinden çıkarak Hyunjin'e sarıldı ve bacaklarını beline doladı. Bu, Jeongin'in dilinde 'taşı beni.' demekti. Jeongin bunu her birleşmeden sonra, yorgun olduğunda ve bazenleri sevgilisinin ona kıyamayacağını bildiği için eğlencesine yapıyordu. Hyunjin onun özel aracı, koltuğu, yatağı, bebek bakıcısı ve daha birçok şeyi idi. Tabii Hyunjin bunların hiçbirinden rahatsızlık duymuyordu.
"Nereye gitmek istersiniz?"
"Açım," diye yanıtladı Jeongin.
Hyunjin yataktan kalkarak mutfağa ilerledi. Jeongin'i tezgaha oturttu ve ona en sevdiği yemeklerden yapmaya başladı. Jeongin hiçbir zaman yemek yapamazdı, bilmiyordu. Bu yüzden evin aşçısı Hyunjin'di.
Jeongin kesinlikle sevgilisinin yaptığı yemeklere bayılıyordu.
Yaklaşık 25 dakika sonra Hyunjin kahvaltıyı hazırlamış, sevgilisini kucağına alıp masaya oturtarak tabakları yerleştirmişti.
Jeongin, Hyunjin'in oturup yemesini beklediği için yemiyordu. Hyunjin ise aç olmadığı için oturmayı düşünmüyordu. Jeongin sevgilisine ters bakışlar attıktan sonra Hyunjin mesajı almış, masaya oturmuştu. Jeongin gülümsemiş ve yemeye başlamıştı.
İkili, tabaklarını bitirdiğinde Jeongin masayı toparlamaya yeltendi fakat kalçasındaki sızı onu rahat bırakmıyordu, acıyla inledi Jeongin.
Hyunjin oturduğu yerden kalkıp sevgilisinin yanına gelerek kolunu beline sardı ve "Kendini yorma sevgilim. Ben hallederim," diyerek miniğin istirahat etmesini rica etti.
"Ama... Sana yük olmak istemiyorum ki, bırak yapayım."
"Sen bana hiçbir zaman yük olmadın güzelim. Hadi odaya."
Jeongin oflaya poflaya odaya gitti ve kendini yumuşak yatağa attı. Yatakta karın üstü yatarak telefonda vakit öldürmeye çalışıyordu.
Yaklaşık 10 dakika sonra Hyunjin gelmiş ve bebeğinin yanına yatarak saçlarıyla oynamaya başlamıştı.
Jeongin, telefonunu komidinin üzerine bırakmış ve sevgilisine dönmüş, gülümsemişti.
"Çok tatlısın Jeongin!" diyerek Jeongin'in gamzelerini öpmüştü. Jeongin'in gamzelerini sevmesinin nedenlerinden biri de buydu. Hyunjin'in, gamzelerini taparcasına sevmesi, doya doya öpmesi, güldüğünde, gülüşüne kilitlenmesi...
"Seni seviyorum sevgilim."
"Ben de seni seviyorum minik tilkim."
Jeongin, Hyunjin'e sarılmaya yeltendiğinde Hyunjin hafifçe geri çekilmiş ve yataktan kalkmıştı. Bu hareketi Jeongin'in dudak büzmesine sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hyunin
FanficBirbirlerine aynı anda hem aşk hem de cinsel arzu hisseden Hyunin çifti.