"çocuklar kerem nerde?"
"bilmiyorum hocam."
Altay bir yandan defterine resimler çizerken bir yandan ise keremi düşünüyordu. Acaba fazla mı ileri gittim diye sorguladı kendisini, fakat olsun hakketti diyerek daha fazla bu konu üzerinde kafasını yormamaya karar verdi.
Dersin bitmesine 10 dakika kala bu altay tuvalete gidebilir miyim diyerek izin istedi, hoca izin verince en alt katta bulunan keremi kapattığı tuvaletin önüne geldi, ilk önce cebinden tuvaletin anahtarını çıkartıp kapıyı açtı. Sonrada keremin olduğu kabinin kapısını tıklattı.
"pişt, iyi misin lan?"
Ses gelmeyince tekrar sordu.
"olum sana diyorum cevap versene!"
Tekrar ses gelmeyince bu sefer kabinin kapısını açtı.
"lan, kerem uyan."
Eğilip yavaşça dürttü ama uyanmamıştı.
"hassiktir, kerem sana diyorum!"
Yine dürttü fakat uyanmayacağını anladı, yavaşça keremi kucağına alıp revire doğru yürümeye başladı.
Revire vardığında revirin kapısını açıp içeriye girdi, yavaşça kucağındaki bedeni sedyeye yatırdı.
Hemşire anlamaz gözlerle altaya döndü.
"nesi var?" diye sordu hemşire.
"koridordan geçerken gördüm, bayılmıştı."
"peki, anladım. İlk önce solunum yolunu kontrol etmemiz lazım, çekilir misiniz?"
Yavaşça geriye çekildi uzun olan.
Yaklaşık 5 dakika geçmişti, bu sıradada zil çalmıştı. Hemşire altayın yanına geldi.
"bir süre boyunca akciğerlerine doğru düzgün oksijen gitmemiş."
Telaşlansada belli etmemeye çalıştı altay.
"yani, şimdi ne olacak?"
"oksijen maskesi takılacak, onun dışında iyi görünüyor."
İçinden bir oh çekti.
"ne zaman kendine gelir peki?"
"oksijen seviyesinin dengelenmesi yarım saati bulur, yarım saat sonra gelebilirsiniz."
"anladım, çok teşekkür ederim gerçekten."
"teşekküre gerek yok, işimiz bu."
Altay tam çıkacakken hemşirenin dediği ile duraksadı.
"koridorda gördüyseniz nasıl oksijensiz kaldığı kafamı kurcalıyor, koridorlar baya geniş çünkü."
Hemen çıkmak istercesine konuştu altay.
"bilmem ki, belki bizim bilmediğimiz başka bir hastalığı vardır."
"olabilir, hasta uyanınca sorarım."
"yok yok sormanıza gerek yok." sesi telaşlı çıkmıştı.
"neden?"
"belki anlatmak istemez hem yormayın bence hastayı, ben özel olarak sorarım sonra."
"haklısınız, görüşürüz."
"görüşürüz."
Revirde çıkıp kapıyı kapattı, koridorda sınıfına doğru yürürken tekrardan bir oh çekti, keremi tuvalete kilitleyip yaklaşık 2 saat boyunca orada tuttuğunun öğrenilmemesi gerekiyordu, aksi takdirde büyük bir disiplin cezasına maruz kalabilirdi ki buda isteyeceği son şeydi.
Sınıfına girdiğinde hoca yoktu, sınıfta sadece en arka sol köşede oturan ferdiler vardı, -ferdi,arda,İsmail,irfancan- hepsi altayı görünce hızla ayaklanıp altayın yanına geldiler.
"olum nerdesin 25 dakikadır, hocaya seni idare etmek zorunda kaldık."
"evet olum naptın iki saat tuvalette?"
"31 çektim kardeşim, anladın?"
"şakanın sırası değil, ne yaptın amk."
Derin bir iç çekti altay.
"tuvalette normal işimi hallettim kanka, sonra biyoloji hocası çağırdı beni elinde dosya vardı bir kaç tane, onları öğretmenler odasına taşıması için yardım ettim işte."
"iyi."
"tamam."
"okey."
"hadi kantine."
"arda ders başlayacak az kaldı ne kantini?"
"nolur ya hadi" yavru köpek bakışlarını atmayı ihmal etmemişti arda.
"peki peki"
Kantine doğru yürümeye başlamışlardı, ferdiler gülüşüp sohbet edip ne yiyeceklerini düşünüyorlardı, altay ise keremi düşünüyordu.
OHA BEN YASIYORUM
saka maka arkadaslar bu hesabi unutmusum 😔😔, tam 444 kelimelik bölüm yazdim size araliksiz
ben bu ficin ilk bolumunu yayinladigim zaman cok cringe oldugunu dusunmustum ama begenmissiniz cok tesekkur ederim yorumları gorunce havaya uctum resmeen, sizce fici kac bolumluk yapsam (coktayazasimyok) ona göre belirleyinn, bu bolum yb isteyenlere gelsiinn
bu bolumude begenemedim cidden sizce nasıl, simdilik gorusuruuzz

ŞİMDİ OKUDUĞUN
düşman, alker
Fanfictionbirbirine düşman olan iki öğrenci. kerem aktürkoğlu × altay bayındır