7 yıl önce buraya gelmiş ve hayatımın birçok dönüm noktası olmuştu. Daha önce hiç bu kadar mutlu ve enerjik hissetmiyordum genelde ruh gibiydim çoğu arkadaşım bu durumumdan şikayetçiydi. Ailem ise hep yarım kalmıştı, annem ve babam farklı bir şehirdeydi ailenin küçük çocuğuydum bir tane ablam vardı annemden daha anne bana herşey olan bir abla. Sıcak kanlı ve samimi. Gülüşü içinizi ısıtacak kadar sıcak , gününüzü aydınlatacak kadar güzeldi , bulaşıcı bir gülümsemesi vardı. Siyah saçlı, kahve gözlüydü ablamla aramızda 3 yaş vardı . Mimarlık okumuş ve kendisine yeni bir hayat kurmuştu bana haftada iki gün posta gönderirdi. Elimde de ablamın gönderdiği postalardan biri vardı. Paketi açmış içinde beğenmiş olduğum ürünler vardı. Ürünleri bir kenara koymuş ve ablama teşekkür mesajı atıp gülücüklerle, kalpler atmıştım. Ürünleri odama yerleştirip, çalışma masasının başına geçmiştim. Bir süre sonra telefonuma gelen bildirimle çalışmama ara vermiş , gelen bildirime bakmıştım.
Havin;
Talya!
Bugün işin yoksa yarım saate buluşalım. Biraz hava alırız hem sahile giderizzz olmaz mııı? Lütfeeenn gidelimm, hadiii
Bekliyorum bak ona göre hehe
Tamammm, bana uyar hemen hazırlanıyorum. Sende bana konum at geleyim.
Tamamm, hemen atıyorum veee seni bekliyorummm.
*Konum*
Tamam,geliyorum.
Telefonu kapatmış ve hemen hazırlanmaya başlamıştım. Sahile de gideceğimiz için sade ve rahat giyinmiştim. Havin benim 10 yıllık arkadaşım , boyu benden bir tık kısa , zayıf , narin ve hoş kızdı. Enerjisi hiç bitmez ,neşeli bir kızdı. Tamamen hazır olduktan sonra evden çıkmış ve Havin'in attığı konuma gidiyordum. Önce yemek yiyecektik sonra kendi kafasına göre benide peşinden koşturacaktı , çok hareketli bir kızdı asla yerinde duramıyor sürekli espriler ve şakalar yapıyordu. Bir süre daha ilerlemiş ve Havin'in attığı konuma gelmiştim. Beni görünce hemen kalkıp boynuma atlamış sevinçle "Naber Talya!" Demişti. Bende onu taklit ederek " Her zaman ki gibiyim " demiştim. Uzunca birbirimize sarılı bir şekilde kalmış ve en sonunda birbirimizden ayrılıp, yerlerimize yerleşmiştik. Havin her zaman tuhaf biri olduğumu ama buna rağmen beni çok sevdiğini söylemişti. "Talya, görüşmeyeli çok uzun zaman oldu. Nasılsın?" Dedi neşeli bir sesle , gülümseyerek "Görüşmeyeli sadece 2 gün oldu Havin ve evet gayette iyiyim." Dedim. Gelişi güzel siyah saçlarını savurup, yeşil gözlerini ortaya çıkarmıştı. Gözleri çok güzeldi " ister 2 gün olsun ister 2 asır olsun. Ben özledim mi özledim? Gerisini boşver." Dediği sırada yemeklerimiz gelmiş konuşarak yemeye başlamıştık.
Yemeğimizi yemiş , sahile doğru gidiyorduk. Bir yandan trip atıyor bir yandan da dayanamayıp gülerek neşeyle bir şeyler anlatıyordu bende hepsini dinlemiş tek tek cevap vermiştim. Sonunda sahile gelmiştik. "Sahil gibisi yok ya. Mis gibi mis." Demişti gözlerini kapatıp deniz kokusunu içine çekerek ve ardından ekledi " Seni kuma gömüp, oynayayım mı?" Emin olamamışçasına yüzümü buruşturup "Emin olamadım şimdi gömsen mi ki?" dedim düşünür gibi yaparak. Gülerek "Emin olamazsın zaten , sen Talya'sın." Diyerek bir espri yapmıştı. Espriyi başta anlamamıştım sonradan jeton düşmüş ve anlamıştım. Bende Havin'e katılarak gülmeye başlamıştım. Havin beni kuma gömmüş ,elinde deniz kabuklarıyla üzerime örttüğü kumu süslüyordu. "Deniz kızına benzedin. Ben aşık olmuşum a dostlar." Demişti çapkın çapkın bana göz kırpmış, ardından da kahkaha atmaya başlamıştı. "Lan! Ne diyorsun sen?" Dedim. Gerilmistim çünkü burada herkes herşey'i yanlış anlıyordu. "Şaka yapıyorum yok öyle bir şey." Dedi benim halime gülerek.
Sahilde biraz daha takılmış , veda ederek dağılmıştık. Eve gelmiş direkt suyun altına girmiştim. Vücudumdan kum değil bildiğin arsa akıyordu. Duştan çıkmış , yemeğimi yemiştim. Üzerime çöken ağırlıkla kanım uyuşmuş ,ruhum çekiliyordu. Geçer diye düşünerek biraz daha beklemiştim ama geçmeye pek niyeti yoktu. Telefonumu kara zorla elime almış, kuzenim Esil'i aramıştım. Bir süre daha çaldıktan sonra telefonumu açmıştı. "Alo, Tay. Naber?" Demişti eğlenerek. Zarzor bir şekilde " Sensin Tay. Acilen gelmen lazım, hiç iyi değilim. " Demiştim. Telaşla solumuş "Tamam , ben tay'ım sende midilli. Hemen geliyorum." Demiş ve kapatmıştı. Kendimi koltuğa salmış Esil'in gelmesini beklemeye başlamıştım. Tam telefonumu almış arayacaktım ki kapı açılmış ,Esil endişe içinde koşarak yanıma gelmişti.telaş ve endişe dolu bir sesle "Neyin var? Ne oldu?" Demişti. Bende zoraki bir şekilde konuşmaya başladım "Üzerime ağırlık çöktü, kanım uyuşmuş ve ruhum çekiliyor gibi bir şey oluyor." Dedim. Esil hemen beni kucağına almış ve arabasına bindirmiş, hastaneye doğru gidiyorduk. Esil hem arabayı hızlı sürüyor hemde beni kontrol edip , sakinleştirmeye çalışıyordu.
Trafik yoğun olduğundan 1 buçuk saate anca gelmiş, sıra bekliyorduk. Sonunda sıra bize geldiğinde Esil,benim yerime konuşmuş ve doktor da muane etmişti. Önce Esil'e sonra bana bakarak "Gayet iyi, hiçbir sorun yok. " Demişti. Esil bana bakıp doktora sert bir yüz ifadesiyle "Emin misiniz doktor hanım?" Diye sordu. Doktor başını sallayıp "Evet, hiçbir sorun yok. " Demiş ve gitmişti. Esil bana bakıp, yumuşak bir sesle "iyi misin?yürüyemiyorsan seni kucağımda taşıyabilirim. " Demişti. Beni kucağına almış ve arabasına bindirmiş, odama kadar getirmişti. Esil,bizim erkek kuzenimiz.Sarı-turuncu karışık açık renkli saçlı, renkli gözlü, uzun boylu bir çocuktu. Ablamdan 1 yaş küçüktü. Esil ,bir süre boyunca bana bakacağını ,evde olmadığı zamanlarda bana bakması için Teyzemi aramış ve buraya getirmek için gitmişti. Bende Esil ve Teyzem gelene kadar gözlerimi kapatmış, acıyı unutmaya çalışmıştım. Gözlerimi kapattığım gibi geri açmak zorunda kalmıştım çünkü aklımdan gözüme bir film gibi tuhaf sembollerle,yerinden kopartılıp,çıkarılmış bir kalp görmüştüm. Başımı yastığa daha çok yaslayıp bunların psikolojik bir durum olduğunu düşünmeye başlamıştım.
Aradan 2 saat geçmiş ,Teyzem ve Esil odalarına yerleşmişti. Tezyem gelir gelmez beni kontrol etmiş ve dua okuyup aşağı inmişti. Geri geldiğinde elinde bir tepsi ,tepsinin içinde de çorba ve yemek vardı. Aç olmadığımı belirtmek için zoraki başımı iki yana sallamıştım. Teyzem de reddetmiş ve bana bakarak "Gayet iyiydin. Ne oldu da bu hale geldin ki birden?"Demişti. Esil gelmiş ve Teyzemin elinden tepsiyi alıp bir kenara koymuştu.Bana dönüp " Bu durumu arastıracağım ve yardım edecek güvenilir birileri var mı arayacağım. "Demişti başımı anladım anlamında sallayıp yemeği yedirmeye başlamıştı. Yemeği bitirmiş ve Teyzem elinde tepsiyle, iyi geceler dileyerek odadan çıkmıştı. Esil benim yanımda kalmış, nöbet tutacağını söylemiş benimde uyumamı istemişti.dediğini yapmış ve gözlerimi yummuştum ama asla uyuyamıyordum. Yine de gözlerimi kapalı tutmuş öylece durmuştum.
Acıya dayanamamış ve çabalamaya başlamıştım. Esil benim etrafıma yastık örmüş, beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Yaşamak istemiyordum bu acıdan nefret etmiştim. Daha fazla dayanamamış bilincim kapanmaya başlamıştı. En sonunda ruhum çekilmiş gibi bilincim kapanmış ve Esil'in Tezyem'e ettiği yardım çığlıklarını duyuyordum. Esil'in ağladığını ilk kez duydum. Duygularını belli etmezdi ama sevdiğini iliklerine kadar hissettirirdi. Daha fazla dayanamamış bilincimle olan savaşı kaybetmiştim.
Bölüm sonuuu~
Kitap ve Bölüm hakkında yorumlarınız bekliyorum. Görüşmek üzereee ~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanetli Kan
Fantasysoyları büyük cadı tarafından lanetlenmiş, kan'ı bozuk lanetin son varisi kayıp kitabı bulup olması gereken yere dönüp laneti bozması gerekiyor. Laneti bozduktan sonra büyük cadı karşısına çıkacak ve savaş ilan edecek. Varisimiz son lanet savaşını...