Günden güne aptallaşıyordum.
Bilmediğim insanlara güvenmemem gerektiğinin farkındaydım ama elimde değildi.
Onun iyi olduğu her bilgiye aç, muhtaçtım.
Bu kadar düşmüştüm işte.
Koskoca Danilo Şef, bu kadar düşmüştü.
Aptalsın sen.
Koca bir aptal.
Saatler Sonra
Yabancı, kalbinin attığını söyledikten biraz sonra doktor gelmiş ve beni bilgilendirmişti.
Hayati bir tehlikesi kalmamıştı. Sadece uyanmasını bekliyorlardı. Son kontrolleri yapılacaktı. Ondan sonra gidecektik.
Ondan kendimi ayırmam gerekiyordu. Bu duygular bana tehlikeden başka bir şey getirmezdi.
Evet... Ona karşı duygularımın olduğunu kabul ediyordum. Ancak bana karşı duygularından emin değildim.
Ona her baktığımda gözlerini kaçırıyor ve o baldan tatlı yanakları elma şekeri gibi kızarıyordu. O zamanları tekrar özlemiştim.
Onun yüzünü incelemeye başladım. Niye bu kadar kusursuzdu?
Bir insan ne kadar kusursuz olabilirdi ki?
Cevabı Alican'da saklıydı.
"Niye gözlerini açmıyorsun hala...'
O güzel gözlerini açması için nelerimi verirdim.
Gözlerini yavaşça kıpırdatmadıyla beraber başımın döndüğünü hissettim.
Gö-gözlerini açmaya çalışıyordu!
"Doktor! Hemşire! Kimse yok mu abijim ya!"
Ben bir oraya bir buraya koşuyor, birinin gelmesi için bir yerlerimi yırtıyordum.
İki hemşire koşarak odaya daldı ve bir tanesi koşarak odadan çıkıp doktoru getirmeye gitti.
Hemşire kontrollerini yapıyor, bilinci tekrar kapanmasın diye bir takım sorular soruyordu.
Doktor koşar adımlarla içeri girdi. Ben ise pencereye adeta yapışarak onları izliyordum.
Doktor öncelikle göz kapaklarını kaldırdı ve ışığa benzer bir maddeyi gözlerinin içine doğru tuttu.
Ya gözleri acırsa?
Saçmalama Danilo, doktorun işine karışma.
Doktor cebindeki ucu ince sert metal şeyi cebinden ona göstermeden çıkardı. Bir yandan sohbet ederek onun aklını başka bir yere çekiyordu.
Yapacağı şeyi az çok anlamıştım. O iğneyi bir yerlerine doğru batıracak ve hissedip hissetmeyeceğini anlayacaktı.
Öncelikle hemşireye küçük bir baş işareti yaptı ve hemşire yatağın sağ tarafına doğru geçti. Çaktırmadan oda cebindeki o metal şeyi çıkardı ve yavaşça Alican'ın koluna batırdı.
Alican sıçrayınca bende sıçradım. Çok şükür kollarını hissediyordu.
Doktor elindeki metali yavaşça bacağına bastırdı.
Hadi Alican, tepki ver
Lanet olsun!
Ayağımla yerde ritim tutmuş, onun bir tepki vermesini bekliyordum.
Doktorun yüzünü endişe kaplamıştı. Bir terslik olduğunu anladım. O... Sanırım... Hissetmiyordu.
Doktor acil bir şekilde odadan çıktı. Hemen yanımda duran ve benim totomu henüz koymadığım o sandalyeye oturunca konuşacağını anladım ve bende totomu sandalye ile buluşturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE LOVE MENU: DANİLO & ALİCAN
Romance"Gökyüzü, Alican için ağlıyordu..." Yıllardır hayallerini süsleyen Masterchef'in ana kadrosuna seçilen Alican, orada gördüğü İtalyan şefe karşı anlamlandıramadığı duygular hisseder.