Yayınevinden içeriye adımladığım gibi açık tonda renkler tarafından huzura boğulmuştum. Acaba Peyami burayı kendisi mi yapmıştı her şeyiyle? Çünkü onun olduğunu bilmesem bile buranın verdiği hava onu hatırlatırdı bana.
İlk kat kitapeviydi. Bu yüzden binlerce raf, birkaç masa ve sandalyelerde oturan insanlar görüyordum. İçerisi sessiz ve sıcaktı. Kitap okumayı yeniden denemeliydim sanırım. İkinci kata çıktığımda telefonumu çıkarmıştım ki mesaj atacağım insan birkaç adım ileride, bir kadınla konuşuyordu. Muhtemelen burada çalışanlardan biriydi.
Peyami'ye baktım. Ciddi bir şekilde duran yüzü, hafif çatık kaşlarıyla işle ilgili bir şey konuştuğunu tahmin etmek zor değildi. Peyami; dışarıda gördüğünüzde yüzünde hiç duygu okuyamayacağınız biriydi. Beni gördüğü an bunun değişeceğini bildiğimden biraz bu anın tadını çıkarmak istiyordum.
Onu her yönüyle görmek, daha doğrusu onun her yönüne bakabilmek istiyordum. Her şeyini, her bir noktasını tanımak istiyordum.
" Matbaayı arayacağım şimdi, aynı şeyi ben de duyarsam, farklı bir yerle çalışacağımızı iletirim. " ciddiyeti sadece yüzünde kalmamış, sesine de yansımıştı. Kalbim teklerken gözlerimi sıkıca yumdum.
Peyami, sahip olduğumu bilmediğim noktalarımı ortaya çıkarıyordu. Birini bu denli çekici bulmayı hiç deneyimlememiştim mesela...
Kadın yanından ayrılırken, benim yanımdan geçiyordu. Bu sırada Peyami'nin bakışları da beni bulmuştu.
" Hoş geldiniz Ural Bey. " gülümseyerek karşılandım kadın tarafından. Adımı mı biliyordu?
Tek kaşım kalkarken, Peyami'nin yalancı öksürük sesiyle ona baktım.
" Gülse hanım işinize mi dönseniz? " diye konuştu öksürüğün ardından.
Kadın samimi bir şekilde gülerken bana baş selamı verdi ve odası olduğunu düşündüğüm yere yöneldi.
"Hoş buldum.." dedim kabalık etmemek adına. Kafam karışırken çoktan ayaklarım beni Peyami'nin yanına götürmüştü.
Sırıtmaya başladım. " Sen herkese beni mi anlatıyorsun Peyami?"
Yumruk yaptığı eli dudaklarını bulurken bakışlarını başka yöne çevirdi. Ama ben yanaklarında oluşan kızarıklıkları görmüştüm bile. Yanımda utanması, az önceki halinden eser olmaması hoşuma gidiyordu.
" Anlatmadan öğreniyorlar bir şekilde. Rahatsız olduysan özür dilerim. " mırıldanır gibi konuşması, sesini bulamadığının göstergesiydi. Gülümsemem daha da büyürken başımı ona yaklaştırdım.
" Nasıl öğreniyorlar?"
Yüzüne yaklaşan yüzümle gözleri büyümüş ve kendisini hafifçe geri çekmişti. Öyle güzel utanıyordu ki, hiç sıkılmadan uğraşabilirdim onunla.
" Hoş geldin, odama geçelim. " bana cevap vermeden, odasının kapısını açtı. Gülerek içeriye girmiştim. Konuyu böyle kapatabilir miydi? Pekâlâ, şu anlık izin verecektim.
Dağ evinden döndükten sonra buluşmaya devam etmiştik yine. İlişkimiz yavaş yavaş değişirken, onun farklı yanlarını görüyor; daha çok etkileniyordum.
Şöyle ki; ona dokunmak istiyordum. Ama Peyami'nin benimle aynı fikirde olduğunu düşünmüyordum. Yani beni istediğini biliyordum tabi ki. Ancak bana bakılarak ilişkiyi daha yavaş ilerletme düşüncesindeydi. Kalbi için bunun daha sağlıklı olduğunu anlıyordum, sadece onun gibi sabırlı biri olamamak beni zorluyordu.
Etrafı kısaca süzerken, kapının kapanma sesiyle ona dönmüştüm. " Pek sevinmedin geldiğime sanki? Yanlış bir zamanda geldiysem gidebilirim?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Âşık °BxB°
Romance" Kalbin bu denli güzel olmasaydı, gözlerim uğramazdı gözlerine ve kalbim, senin kalbine ulaşmak için uğraşmazdı böyle delicesine. " " İflah olmaz bir romantiksin yani?" " Biraz.. Sadece sana." " Eyvallah." İki erkeğin aşkını anlatan bir kitap ola...