Ben bir prensesim ve prenses olarak savaşlara katıldığımda üstünlük sağlamak için eğitim almam gerekiyordu. Eğitmenim çok soğuk biriydi benle ihtiyaç dışında konuşmaz ondada bir iki cümle eder bırakırdı. Ona ismini sordum hiç birşey demedi. Bende eğer birşey demezsen ismini Ahmet sayarım dediğinde hiç birşey demeyince ben de ona Ahmet demeye başladım. Belki ismi Ahmet değildi ama ben ona Ahmet diyecektim. İlk önce ok eğitimi aldım. Küçük yaşlarda da okçuluk ile uğraştığım için yayı nasıl tutmam gerektiği,oku nasıl atmam gerektiği,elimi nerede tutmam gerektiği hakkında hiçbirşeyden bahsetmedi
Sadece bir kaç püf nokta verdi. Duruşumla ilgili değişiklik yaptı. Ani nişan almayı gösterdi. Okadar. Daha sonra ki eğitim, ne bir dakika yoksa "Koşumu?" diye sorduğumda hiç birşey demedi. Bende ona " Eğer birşey demezsen koşu değil olarak algılarım."dedim. Hiç birşey söylemeyeceğini düşünerek,ama beklediğim gibi olamadı. "Koşu" dediği an oradan kaçmak istedim. Ama bir prensessem sonuçlarına katlanmam gerekiyor. Daha sonra kaç tur koşacağım sordum."10" dedi ve ben o an yere bayılacak gibi oldum çünkü koşu pisti kırk metre idi kırk çarpı on tam dört yüz metre koşacaktım. Ne daha önce hiç bu kadar fazla koşmadım. "Biraz insaf be Ahmet" dediğimde. Kafasını yapacak birşey yok anlamında sallayınca,koşu pistine bakarak yerimi aldım. Derin bir nefes aldım. Nefesi ağzıma alıp yavaş bir şekilde burnumdan verdim. Ve Ahmet düdüğü çaldığı anda koşmaya başladım. Ahmet ise yanımdan bir bisiklet ile geliyordu. Bana yavaşla ilk önce ağır ve tempolu koş bu nefesinin koşmaya hazırlanmasını sağlar dediğinde yavaşladım. Daha sonra hafif hafif hızlandım. İlk 5 turu koştum,daha sonra 6. turun başlarında yorulmaya ayaklarım sanki yeter artık demeye başlamıştı. Ama ben gerçekten çok azimli birisiydi. Bunu kafama koyduysam yaparım dedim. Ve 8. turda artık ayaklarımı hissetmiyordum. Dokuzuncu turda aynı eteğim gibi bir sağa bir sola savrulup duruyordum. Ahmet ise bisikletten inmiş yürüyordu. Bitiş çizgisine geldiğimde ise kendimi sırtüstü yere attım. Daha sonra Ahmet bana su getirdi. Daha sonra ise yavaş yavaş çizgide yürümememi sakin bir şekilde nefes almamı istedi. Bende ne dediyse yaptım. Beklenen son eğitim bitmişti. Aşıııırı yorucu bir eğitimi tamamladım. Ama Ahmet bana "Daha bu ilk gün" bakışı attığı için içim rahat değildi. Babam Ahmet'e yüklü bir para verip, beni teslim ettiğinde anlamalıydım. Yorucu bir günden sonra mutfağa gittim. Aşçı birsürü yemek hazırlamıştı. Ve sanki hepsi benim için hazırlanmış gibi hepsi en sevdiğim yemeklerdi. Hemen masaya oturup hepsinden yemeye başladım. Evet belki ben bir prensesim ama şuan çok aç olduğum için o prenses zarifliğini kullanmayacağım. Evet sonunda doymuştum. Masanın kenarında duran bir bardak suyu aldığım gibi kafama tek seferde diktim. Elimin tersiyle ağzımı silerek masadan kalktım. Daha sonra sarayın sahiline giderek denize doğru biraz yürüdüm. Su diz kapaklarıma geldiğinde kendimi geriye doğru bıraktım ve derin bir nefes aldım.Tam o sırada içeriden bir çığlık sesi "Aaaaaaaaaa." Hızla saraya doğru koştum. Sarayın kapısından içeri girerek salona koştum. Tam koşarken çok kötü bir şekilde düştüm. Diz kapaklarım kanamasına rağmen hiç aldırmadan içeri girdim. Bir de ne göreyim "Almina, kardeşim. Hayır!" Yerde yüzüstü yatan kardeşimi görünce dünyam başıma yıkıldı. Koşarak yanına gidip kanayan sırtına ellerimi koyduğumda gözyaşlarıma hakim olamadım. Annem ve babam ağlıyor ben bağırarak haykırıyorum. Selin ve Pelin kollarımdan tutuyor ben ise onları ittirmeye çalışıyordum. Annem kardeşimin başını tutarak ağlamaya başladığında ben Selin ve Pelinden kurtularak kardeşimin sırtını tutarak ağlıyordum. Selin ve Pelin beni kardeşimin üstünden kaldıramadığı için bizi koruyan güvenlik geldi. Benim yaklaşık on katım olduğu için ona karşı gelememek beni üzüyodu. "YETER"diye haykırdım. "Kardeşim o öl-öldü m-mü?" dediğimde herkesin ağlaması arttığında anladım. "Hayır hayır o uyanır o ölmez bekleyin, uyanacak"
Olmadı uyanamadı yapamadım. Onu koruyamadım. Yapacak birşey kalmadı. Şu an yapabileceğim tek şey onu kimin öldürdüğünü bulup bende onun canına aynı şekilde son verecektim. Bunu kafama koymuştum. Başaracaktım, kardeşimin intikamını aynı şekilde alacaktım.