Abinim senin...Kabul ediyorum güzel şakaydı. Biraz kaba ama şaka sonuçta.
Eşşek şakası ama olsun. Şaka
"Güzel şakaydı" kahkaha atarak söyledim.
"Alev hadi gel konuşalım" sanki bana bakarken acı çekiyormuş gibi konuşuyordu.
"Tamam hadi güldük eğlendik kim yaptısa karşıma geçsin inanmadım" hadi ama buna kim inanır ki?
Arkamda bi şeyler oluyordu ve ben bakamıyordm bile. Kalabalıktan sesler geliyordu. En sonunda etrafıma baktığımda bi kaç 30'lu yaşlarındaki siyah takımlı adamlar insanları okulun bahçesinden dışarı alıyordular.
"Bak anlatıcam ama öncelikle izin verde daha düzgün yere gidelim, biliyorum inanması zor ama lütfen" gerçekten hakkını vermeliyim oyuncu gibi çocuk hala devam ettiriyor.
"Bak kandıramadınız, hadi kabul edin evime gideyim" en sonunda bıkmış gibi etrafıma baktığımda onu gördüm. Bu sabah ki adam. Odamı bu işin içindeydi.
"Heyy, sen" adam ona bakmama şaşırdı.
"Evet evet sana diyorum" onun yanına giderken artık içimde bi sıkıntı yaranıyordu ufak ufak.
"Sen bu sabah ki adam deyil misin?" Anlamamış gibi yüzüme bakıyordu. Ya ben türkçe konuşmuyormuyum? İnsanlar neden anlamıyor?
"Cüzdanı mı bana veren. Hani bana Alev hanım diyen. İsmi mi nerden biliyorsun?"
Adam bi anda afalamıştı. "Şey Alev hanım ben.. şeyy..." bakışlarıyla arkamdaki adama bakıp bi şeyler anlatmaya çalışıyordu.
Arkamı döndüğümde sanki çıkılmaz bi işin içinde kalmış gibi etrafına bakıyordu. Arabaya yaslanıp tüm ciddiyetiyle bizi izleyen birine bakıyordu. Uzun boylu hafif kumral yapılı genç biriydi.
Yeniden sabahki adama döndüm. "Hala bi cevap bekliyorum?" Dedim.
Adam arkamdaki kişiye bakarak "Ateş bey size göz kulak olmam için göndermişti" dedi. Nee yaa şakanında bu kadarı ama.
"Ne Ateşmiş arkadaş yavv he he inandım, bitirelim mi artık bu oyunu?"
Ya neyse yaa bununlamı uğraşıcam iyice tatım kaçtı. Eve gidiyorum ben. Bunu kim yapıyorsa bulucam ve geberticem oğlum.
İçimden konuşa konuşa uzaklaşıyordum ki, biri yine "Alev" dedi. "Yalnız gitme izin ver evine bırakalım hem zaten ailenle konuşuruz"
Bu kadarıda fazla ama. Sonunda sinirlendirmeyi başardılar.
Biranda onlara tafar dönerek öfkeden delirmiş gibi "Ne ailesi be? Ne ailesi? Kendimi sıkıyorum, şaka diyorum ama yeter! Eşşek şakası mübarek bitmiyor. Kimse bunu yapan elime geçmesin hadi sizde kendi evinize böyle aile şakaları olmaz!"
Bir adım öne çıkarak sözde Ateş bey "Tamam bi şey demiyoruz şimdi sakince eve git ve ailenle konuş. Eminim en iyi şekilde anlatıcaklar" dedi.
Hala devam ediyor yaa. Yok Alev yok kızım kanma şaka.
Şaka.
Şaka dimi?
Gözümden bir damla düşünceye kadar gözlerimin dolduğunu anlamamışım bile. Elimin tersiyle anında sildim.
O anda fark ettim karşımdaki gerçekten acı çekiyor, bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Onunda gözleri benim gibi dolmuş, göz bebekleri titriyor. Ama bu imkansız dimi?
Hiç bir şey söylemeden kaçarak uzaklaştım. Okuldan çıktığım gibi Allahtan bir taksi geçiyordu atladım ve evin adresini verdim. Taksi eve sürerken kafam allak bullaktı eve gidip duş alıp uyumak istiyordum.Bu evi ben universiteye başlayınca annemler her ne kadar istemesede istanbulda yaşamak zor diye 10 katlı binanın 7ci katını tutmuşlardı. Yalnız yaşıyordum.
Eve ne zaman geldim bilmiyorum kapıyı açmaya çalışınca kapıyı zaten açık gördüm. Acaba sabah aceleyle çıkınca kitlememişmiydim? Ama kitledim diye hatırlıyordum.
Korkarak eve geçtiğimde salonda annemle babamı görmeyi beklemiyordum. Salonda üçlü koltukta suçlu çocuk gibi oturuyordular. Beki gördüklerinde anında yerlerinden kalktıla, hemen koşarak yanlarına gitdim ve sarıldım.
Babam 50 yaşında eski banka işçisiydi. Ankarada yaşıyorduk. Bankadan emenkli olduktan sonra 3 tane dairesini kiraya vermişti. Annem 44 yaşındaydı, matamatik öğretmeniydi.
Annem geldiğini belli edercesine mutfaktan yemek kokuları geliyordu. Doğrusu özlemiştim 2 aydan çoktu annemle babamı görmüyordum. İlk kez bu kadar uzak kalıyordum onlardan.Yemekte hiç kimsenin ağzını bıçak açmamıştı. Zaten pek kimsede de işdah yoktu. Yemekte yememiştim biraz oyalanmıştım tabağımla o kadar, canım bi şey istemiyordu aç değildim. Yemekten sonra sanki herkes biraz daha ciddileşmişti. Ortamın havasını değişmek için bu günkü şakayı anlatmaya karaverdim.
"Aa bu gün biliyormusunuz ne oldu?"diye konuya girdim. Hem bu içimdeki rahatsız edici duyguda uçup giderdi içim rahat olardı. İkiside meraklı gözlerle beni izliyordu. "Okul çıkışı bitane adam geldi bizim çocuklar tutmuş her halde, abinim falan dedi, böyle eşşek şakasıda ne bileyim ama..." lafımı tamamlamadan babam araya girdi.
"Kızım seninle bir şey konuşmamamız gerekiyor. Buraya gelme amacımızda o. Seni çok özledik zaten gelecektik ama bu olay dahada erkene aldı gelmemizi. Ama önce sakince bizi dinle tamam mı? Biliyorum bizde suçluyuz ama kızım ne olursa olsun seni çok sevdiğimizi unutma" anneminde elini tutarak tane tane konuşuyordu. İçimde ki rahatsızlık artık en üst safadaydı. İçimden bir ses bağıra çağıra artık gör bu gün olanlar şaka değildi diyordu. Ama bunun düşüncesi bile çok saçma geliyordu bana.
Ama yinede başımı sallayarak, oturuşumuzu dikleştirip "Tabii babacım sizi dinliyorum. Bende sizi çok seviyorum aşklarım" dedim. Babam küçüklüğümden beni prenses gibi büyütmüştü. O yüzden o benim çocukluk aşkımdı. Annem hep bizi kıskanırdı.
"Alev nasıl anlatılır bilmiyorum kızım, ama anlatmamız gerekiyor artık. biz annenle 24 sene önce tanıştık. Bir birimize çok aşık olduk. Başlarda anaannenle deden izin vermedi amma sonra onlarda izin verdiler evlendik. Amma çocuğumuz olmuyordu, hastanelere gittik ama çocuk sahibi olamayacağımızı söylediler" babam üzgünce anlatırken aniden ben "ee o zaman mucizeniz olmuşum ben sizin" dedi neşeyle. Amma annemin gözünden bir yaş düştü "gerçekten mücizemiz oldun meleğim" dedi.
Babam boğazını temizliyerek kaldığı yerden davam etti "Uzun süre tedavi gördük ama nafile. Sonra bir gün 14 sene önce eve gelirken bizim evin bahçesinde ağlayan dünya güzeli bir kız gördük" Bakışlarındaki acı vicdan azabıda deyin nesiydi. Elime uzanıp elimi tuttu, annemde elimi tuttu. Hayır hayır o ben değilim dimi Allahım ben olmayayım lütfenn. Ama babam devam etti "yakınlaşınca her yerinin yara bere olduğunu gördük. Üstündeki çiçekli elbise çamurlarla kaplıydı. Çok korkmuştun. Eve getirdik, üzerini değiştik, yemek verdik, ama konuşmadın bizimle. Çok istedim polise gitmek çok istedim birilerine haber vermeyi amma annen artık sana bağlanmıştı. Kavga ettik. Sonra bir gün kabus gördün rüyanda bizim odamıza geldin anne dedin ilk kez" Hayır hayır bu gerçek değil. Artık kendimi durduramıyordum ağlamamı durduramıyordum.Sanki canımdan can alıyordu birileri diri diri yakıyordu beni.
Biranda annem bağırarak"Veremezdim seni kimselere VEREMEZDİM. Benden almalarına izin veremezdim yine seni incitmelerine izin veremezdim" kendi kendine sayıklamaya başladı. Babam karşımda diz çökerek "seni biz büyüttük 14 sene, sana biz baktık. Daha 4 yaşındaydın biz seni bulduğumuzda. Çok küçüktün her şeyden bir koruduk kızım sen bizim mucizemiz oldun. Kendi evladımız olsa bu kadar severdik. Kendi canımızdan olmadın belki.." her kelimesi kalbime saplanıyordu bir bıçak gibi ve durmadan çeviriyordu sanki biri o bıçağı. Annem araya girdi "ben doğurmadım amma ben çektim her derdini. Ateşin olunca ben koştum sana, düşünce ben dizlerine baktım, ben pansuman yaptım. Sen bana anne dedin. Ben senin annen oldum, ben seninle tattım tüm mutluluğu. Bana anne olmayı sen öğrettin. Ben doğurmadım diye mi? Ben 9 ay seni karnımda taşımadım diye mi? Ben seni kollarımda uyuttum, ben seni okula götürdüm. Ben seni kendi canımdan çok sevdim. Alev..." artık kafam almıyordu bu nasıl olur. Allahım bunca yıl bi yalanla mı büyüdüm ben?
Babam hala karşımda diz çökmüş durumdaydı oda ağlıyordu. İlk kez babamı ağlarken görüyordum. Ellerimi tuttu "Alev, kızım, sonra 1 ay önce bir adam geldi evimize Ankaraya. Anlattı, her şeyi anlattı. Senin abinmiş. Tabii başta inanmadık inkar ettik ama DNA testi sonuçlarını gösterdi. Sonra sana her şeyin bizim anlatmamızı istedi. Yalvardık yapmasın diye, vazzgeçsin diye ama her gün aradı anlatmamız gerektiğini söyledi." Nefes alamıyordum artık ve babam susmuyordu annem bir köşede hala ağlıyordu delirmiş gibi "Bizim anlatmamız daha doğru olurmuş diye. Ama her gün aradı anlatmadık diye kızdı ve sonra kendi gelmiş bu gün. Bizim sonradan haberimiz oldu engelleyemedik. Senin karşına çıkmış. Bizde apar topar buraya geldik kızım"
Bunlar nasıl mümkün ola biliyordu? Bunlar nasıl benden saklanmış bunca yıl. Sanki bi şoktaydım. Yada bir kabusta uyanamıyordum. Ve herşey gittikce dahada kötü hale geliyordu.
"Siz bunca yıl nasıl bana bir şey söylemezsiniz? Siz nasıl beni bi yalanla büyütürsünüz? Nasıl her şeyi yok saya bildiniz? Hiç mi acımadınız? Hiç mi düşünmediniz elbett Alev bilecek diye? Ben nasıl yalanın içine düştüm? Bana hiç mi acımadınız?" Artık bende düşünemiyordum. Hayatimda en güvendiğim insanlar bana yıllarca yalan söylemiş. Her şeyim yalanmış benim. Hayatım yalanmış.
Biri canımı küçücük yaksa bile babama gider anlatır sarılırdım. Ben şimdi kime koşup anlatlcaktım? Kime sığınıcaktım?
Arkadaşlarımdan biri küçük bi yalanda söylese anneme koşup anlatır akıl alırdım. O bana hep doğruyu söylerdi. O hep beni teselli ederdi. Ama şimdi en büyük yalanı annem söylemişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/335111320-288-k914783.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşin kızı
JugendliteraturBen Alev, Ateşin kızı. Her kesi kendi alevim'de yakıyorum. En başta da kendimi bu alevde kavuruyorum. 18 yaşındayım bakmayın yaşımın küçük durduğuna oysa ki içimdekiler.... Ailesi tarafından sokağa atılmış hiç beklemediği bir zamanda Abi vakasıyla...