Simdik daha ucuncu bolumden smut yazan mukemmel yazariniza maraba diyin
Ucuncu bolumden smut mu olur kardesim diyeniniz olursa
OlurSmutu yazma sebebimi bolumun sonunda anlarsiniz
Yok ben okimicam kardesim diyen olursa da diger bolume ozet gecerim sizin icin
•
Şeytan yüzlü şeytanın, deyimi biliyorum salak değilim sadece Jaehyun'a melek demeye dilim varmıyor, sevgilime ne dediyse ne yaptıysa ya da bir şey yaptı mı onu da bilemiyordum fakat o gün Jaehyun her ne sikim yaptıysa Mark o günden beri yoktu. Mark ile en son bu kadar uzak kaldığımız zaman çok önceydi ve Mark kendini bana bu kadar alıştırmışken ses seda etmeden çekip gitmesi boşluğa düşmüşüm gibi hissettirmişti. Ona ihtiyacım vardı ve onun da bana ihtiyacı vardı. Mark siktiğimin dokuz günü yoktu. Orospu çocuğu dile kolay dokuz gündür yoktu. Hiçbir iz bırakmamıştı arkasından. Her gün belki gelmiştir diye hep birlikte olduğumuz yerlere gidiyordum, arkadaşlarımıza soruyordum etrafta evini kaybetmiş köpek gibi geziniyordum. Hoş gerçekten evimi kaybetmiştim. Kafamı toplayacağım demişti. Beklerdim sadece haber verseydi. Ömrümün sonuna kadar beklerdim. Yalan söyledim. Mark'ı sadece iki gün göremeyince kafayı sıyırıp tekrardan alkole vurmuştum kendimi. Şu hayatta Mark'tan çok sevdiğim şey yoktu. Belki de Tanrı bu yüzden almıştı onu benden.
Mark'ın olmayışının onuncu gününe geçmemize saatler kala mutfakta oturmuş evde hangi içki türü varsa kafaya dikiyordum. Hayatım o kadar Mark ile geçmişti ki onsuz ne yapacağımı bilmiyordum. Mark'sız yine yeni doğan bebek gibi oluyordum. Mark'ı çok seviyordum. Ne diye ona destek çıkamadıysam. Aptal kafam. Sevdiğin adamın gözlerinin önünde erimesine izin verdin. Her şeyin amına koymamışsın gibi bir de ilişkinin de amına koydun. Tebrik ediyorum Lee Donghyuck güzel olan bir şeyi daha mahvetmeyi becerdin. Pakette kalan son sigaramı da yakıp kendime olan nefretimi tekrarlayarak içmeye devam ettim. Gözlerim her bir dumanda kararırken şişemi de alıp mutfaktan çıktım. Ağızımda sigaram, elimde şişem ve bitmiş yüzümle tam bir ayyaş gibi gözüküyordum. Merdivenlere yönelirken evde yankılanan zil ile gözümün seğirmesine engel olamadım. Sürerek götürdüğüm ayaklarımın hızı kapıdakine yavaş gelmiş olacak ki orospu çocuğu gibi durmadan zile basıyordu.
"Geldim anasını satayım geldim!" Ağızımdaki sigarayı hiç indirme gereği duymadan kapıyı açtım. Kısa süreli bir şoktan sonra aklıma başıma gelmişti. Derin bir nefes alıp hareketlerimi kontrol altına aldım. Kapıdaki kişiyle birlikte şişemi portmantoya koydum. Sigaramı yere sertçe attıktan sonra aynı şekilde de bir tokadı Mark'ın yüzüne geçirdim. "Sana edecek tek bir kelime dahi bulamıyorum!" Gözlerimin sinirden döndüğüne yemin edebilirim. Çünkü bağırmayı geçtim Mark'ıma vuracak son kişi bile değildim ben. İçimde biriken kırgınlıkla tekrardan bağıracakken Mark'ın bana sarılmasıyla her şeyi unuttum. Kollarımı beline sıkıca sarıp kokusunu içime çektim. İşte benim için cennet buydu. Mark hâlâ daha sarılırken ilerleyip kapıyı kapattı ve beni de kapıya yasladı. Omzumdaki kafasını boynuma çıkartıp öpmeye başladı. "Özür dilerim." Her bir öpücüğünde özür diliyordu. Saçlarını okşarken acıtmayacak şekilde kafasını kaldırdım. İnatla gözlerine bakmaya çalışsam da yerden ayırmıyordu gözlerini. Tüm özlemim bedenimle bir olmuş gibi hissettim. "Dileme. Bir daha böyle bir şey yapma ve anlaşalım." Kafasını olumlu anlamda sallayıp dip dibe olan dudaklarımızı birleştirdi. Sarhoştum, Mark'ı özlemiştim ve şu an beni öpüyordu. Azmam için tüm gereklilikler şu an vardı.
Kendimi ona biraz daha ittirip öpüşmemizin derinleşmesini sağladım. Bedenini bana yaslarken baldırlarımdan tutarak kucağına aldı beni. Kafayı bulmuştum sanki. Beni yatağa bırakana kadar ne dudaklarımı ne de kollarımı ondan ayırmıştım. Bırakırsam gidecekmiş gibi bir hali vardı. Sırtım yatakla buluştuğunda tişörtümü bir çırpıda çıkarıp öpme işlemini boynumda devam ettirmeye başladı. Hassas olduğum her noktamı ezberlemiş gibi öpüyordu ve emiyordu. Nefes alış verişlerimi kontrol edemiyordum. Heyecanlıydım. Mutluydum. Her bir duyguyu her zerremde yaşıyordum desem yalan olmazdı. Tabii şehvet en baskınıydı şu an. Mark'ın elleri göğüs uçlarımı bulurken dizide aletime baskı yapıyordu. "Mark!" Kendimi tam anlamıyla kaybediyordum. Mark'ın öpücükleri boynumdan göğüsüme doğru yol alırken başıma ne geleceğini bildiğimden bacak aramdaki şişlik sızlamaya başladı. Ve tahmin ettiğim gibi de oldu. Mark elleriyle sıkıştırdığı göğüs uçlarımdan birini ağızına almıştı ve diğer elini de penisime götürmüştü.
Ağızı ile eli birlikte hareket ederken inlemek dışında bir şey yapamıyordum. Ağızı cenneti yaşatırken, eli cehennemde bir tur attırıyordu bana. Mark tatmin olduğunu hissettiğinde geri çekilip iç çamaşırımla birlikte şortumu çıkarmıştı. Bacaklarımı kendime çekmeye çalışırken Mark beni sinirle ters çevirmişti. Yüzüm çarşafla buluşurken ben ne olduğunu anlayamadan Mark kalçamı kaldırıp dudaklarını deliğimle buluşturmuştu. Dudakları deliğimi emerken, diliyse durmadan beni yalıyordu. Mark'ın her bir hamlesinde gözlerim geriye doğru kayıyor ve daha yüksek sesle inliyordum. Mark'ın beni kelimenin tam anlamıyla yemesi ne kadar sürdü bilmiyorum ama benim boşalıp tekrar sertleşmeme yetecek kadar uzundu. Mark deliğimden ayrılmadan önce sertçe ısırıp çığlık atmamı sağlamıştı. Gözlerimden yaş akarken Mark beni boş bırakmayarak orta parmağını içime göndermişti. "Hıgh! Ah!" Çektiğim nefeste boğulurken Mark ikinci parmağını da yollamıştı içime.
O kadar hızlı ve hırçın davranıyordu ki ne deliğimi ne de beynimi hissediyordum. Parmaklarını içime son hız pompalamaya devam ederken prostatıma değen parmağıyla tekrardan bir çığlık patlatmıştım ortaya. "Mark!" Mark'ın güldüğünü duyduktan sonra penisini hissettim deliğimde. Parmaklarını ne ara çıkarmıştı onu bile kavrayamıyordum. Uçmuştum. Beynim pelte haline gelmişti. Ve Mark içime kökleyince eriyen beynim göz yaşları ve meni olarak dışarı akmaya başladı. Mark'ın beni ilk defa bu denli sınadığını görmüştüm. Ben nefes dahi alamadan içimde hızlı gel-gitlerini sürdürmeye başladı. Her bir vuruşunda kendimi bulutların üstünde hissediyordum. "Mark-ah.. Mark.. Mark!" Adı ağızımda yuva yaparken kaç saat devam ettik hatırlayamıyordum. Örtü ikimizinde menileriyle mahvolmuştu ki biz de. Ama hatırladığım tek bir şey vardı. Mark ilk defa beni duygu barındırmadan öpmüştü. Az önce seviştiğim kişi, benim aşık olduğum, sevgilim olan Mark Lee değildi. İlk defa Mark'ın öpücüklerini bedenim yabancı olarak algılamıştı. İlk defa Mark Lee bana yabancıydı.
•
Hehehe
Nasil da gotluk yapiyorum ama hehehhehe
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dumb-ing, Markhyuck
Fanfiction"Mark Lee. Alkolden beter uyuşturucudan iyi bir bağımlılıktı. Severdi, öperdi, sikip atardı. Hayatta becerebildiği şeylerin kısıtlı olduğunu söylerdi. Ama en iyi de sevmeyi becerirdi. Diğerlerine göre Mark Lee insanın başına gelebilecek en kötü hata...