💌
Kulaklarını zonklatacak kadar büyük bir baş ağrısıyla sabahın 9'unda yoğun bir programa gözlerini aralayan Jungkook, zihni gerçekliğe kavuşur kavuşmaz kafasının içine bir orkestra kurulduğunu düşünmüştü.
Yatak odasının perdelerinin tamamen kapalı olması yumruk atarak durdurmak istediği başına hiçbir fayda sağlamıyordu, gözleri için gereğinden fazla hissettiği gün ışığına homurdanarak yastığını kafasının üstünde bastırdı. Ancak nerede olduğunu bilmediği telefonunun alarmı en sinir bozucu şekliyle ötmeye devam ediyordu.
Elini yatağının hemen yanında duran komodine attı ve umarsız hareketiyle yeri boylayan birkaç parça eşyayı görmezden gelerek bulduğu telefonunun sesini kıstı. Gözlerini tekrardan daha kısık bir halde araladığında ekrana doluşan bildirimler ise ona içten bir küfür ettirmişti. Menajer hyungu dün gece 8, bu sabah da 5 kere aramış ve bir takım öfke patlamaları içeren mesajlar da döşemişti. Onun dışından içinde bulunduğu birkaç WhatsApp grubundan, ki daha önce sessize aldığına emindi, ve Taehyung'dan yine cevapsız arama ve mesajlar birikmişti.
TaeTae:
jungkookie nerdesin
hava alacağım dedin ortadan kayboldun
bang'ın gözleri seni arıyor
dün gece, 22.27
tamam atamam aramıyor şaka yaptım
oğlum nerdesin
iki tik oluyor mesajlar
cevap versene piç
dün gece, 22.35
ağzına tüküreyim senin
uyanınca ara
ya da mesaj at
dün gece, 23.45
Taehyung'un son attığı mesajlara başta anlam veremedi ve birkaç saniye gözlerini ovalayarak ışığa alışmaya çalışırken zihninin açılması için zaman verdi kendine. Dün akşam birkaç batılı sanatçıyı ve daha çok da kendi sektöründen idolleri ağırladığı küçük, özel bir dinleme partisi düzenlemişti şirketin büyük teras katında. Bu event fikri aslında Bang Pd'den çıkmış, Jungkook'un onaylamasına fırsat bırakmadan menajeriyle birlikte davet listesi çıkarmışlardı. Günün yorgunluğu olmasaydı eğer daha çok eğlenebilirdi Jungkook, sonuçta çoğunlukla tanıdığı ve iyi anlaştığı insanlar etrafındaydı. Basının içeriden görüntü sızdırabileceği kaoslukta bir parti de olmamıştı, yine de ilk yarım saatin ardından alkole her zamankinden biraz fazla abandığını hatırlıyordu şimdi. Önce soju, sonra şampanya ve medyanın kendisini de katıp büyük dörtlü diye adlandırdığı Jaehyun, Eunwoo ve Mingyu üçlüsüyle köşede bir yerde atmaya başladıkları shotlar ipleri elinden koparmıştı. Sonrasını pek hatırlamıyordu Jungkook.
Gece yarısına yaklaşırken başının deli gibi döndüğünü ve biraz yalnız kalmak adına insanlardan uzaklaştığını canlandırabiliyordu kafasında. Koridordaydı, telefonunu çıkarıp sosyal medyayı kontrol etmek istemişti.
Sonra...Siktir.
Sonra Chaeyoung'a mesaj atmıştı.
"Kafamı sikeyim," diye mırıldanarak bir telaşla yeni gelen mesajlardan dolayı aşağı düşen sohbet kutusunu aradı, gerçekten de yaşanmıştı o an. Chaeyoung'un kaydedilmemiş numarasına bakıp kısa süreli gerçekleşen sohbetlerini okurken utançtan kendini yataktan yere atmak üzereydi. Mesajların sonunda onu aradığını gördüğünde ise belki daha yüksek bir yerlerden atmanın daha iyi bir fikir olabileceğini düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hate you ღ rosékook
FanfictionUlusun Çifti olarak adlandırılan Jeon Jungkook ve Park Chaeyoung'un ayrılışından 6 ay sonra sessizliğini bozan Chaeyoung, ülkesine dönerken Jungkook, ortalığı yeniden ateşleyecek bir albümün peşindedir.