İkinci bölüm

7 3 23
                                    

Minho'nun gitmesinin üzerinden neredeyse iki hafta geçmişti. Bu iki haftada Jisung çökebileceği kadar çökmüş yaklaşık sekiz kilo kaybetmişti. Yalnızca yatıyor ve Minho'nun paylaştığı şeyleri izliyordu. Her izlediğinde yeniden ağlama krizine giriyordu fakat bu izlemesine engel değildi. Telefonunu kenara bırakıp düşünmeye başladı Jisung. Her saniye zihnini meşgul eden soruları yeniden düşündü...

Jisung düşünmeye devam ederken zil çalınca gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. Yine biri gelmişti fakat açmayacaktı. Kapı tekrar çaldı.. bir süre sonra tekrar, tekrar ve tekrar. En sonunda ses kesildi. Jisung gözlerini açtı ve dağınık odayı birkaç saniye incelendi. Ruhu daralıyordu ama sorun odanın dağınıklığı değildi. Boş odayı incelerken gelen bildirim sesiyle Minho yazmıştır diye dikkatini telefonuna verdi.

Bir umutla açtığı telefonunda gözüken bildirim Minho'ya değilde kargo şirketine ait olunca yeniden ağlamak istedi. Ne zannediyordu Minho sevgilisiyle ilgilenmek yerine ona mı yazacaktı?

Jisung kargo siparişi verip vermediğini bile hatırlamıyordu fakat dikkat ederek yatağından kalkıp yavaş yavaş yürümeye başladı.

Odasından çıktıktan sonra önündeki merdivenleri görünce nefesini sesli bir şekilde vererek bir bir merdivenleri indi. Kapının önüne geldiğinde elini uzatarak kapıyı açtı. Tam olarak kapının önünde duran küçük paketi kaşlarını hafifçe çatarak eline alıp kapıyı kapattı.

Elindeki şeyin paketini açtıktan sonra onun bir flaş disk olduğunu görünce kaşlarını çatmayı bıraktı ve salonda bıraktığı bilgisayarının başına geçti. Flaşı takıp beklemeye başladığında karşısına çıkan dosyaya girdi ve beklemeye başladı.

Aniden açılan video ile Jisung sessizleşmişti. Karşısında her şeyden çok sevdiği, kendinden bile vazgeçmesine sebep olan çocuk sevgilisiyle birlikte oluyordu. Jisung midesinin bulandığını hissetti. Videodan gelen inleme sesleriyle midesi ağzına gelmişti. Elini ağzına götürüp lavaboya koştu ve kusmaya başladı. Bir şey yememesine rağmen dakikalarca kusmuştu. İçtiği bütün kahveler şimdi vücudunu terk etmişti.

Jisung ağzını elinin tersiyle silip bedenini banyonun soğuk duvarlarına yaslayarak bekledi. Gözlerinden bir bir akmaya başlayan yaşlara eşlik eden hıçkırıkları giderek artıyordu. Gözlerini sıkıca kapatarak yaşların daha çabuk akmasına sebep olduktan sonra başını öne doğru eğip aniden banyonun soğuk mermerine çarptı.

Bir, iki, üç... sayamayacağı kadar kafasını soğuk mermere vurdu. Ellerini hafif uzamış saçlarına götürerek çekiştirmeye başladı. Saçlarını yolma isteğiyle çekerken Minho'nun saçlarını çok sevdiğini ve uzatmasını istediğini hatırladı. Parmakları kavradığı tutamları sıkmayı bırakarak gevşemişti. Yavaşça kucağına indirdiği ellerine baktı Jisung. Aklından geçen tek şey 'Bu ellerle yapabilir miyim?' sorusuydu.

Yapabilir miydi? Jisung bu güzel, zarif ellerle cinayet işleyebilir miydi? Elbette yapabilirdi çünkü o Han Jisungtu ama o Han Jisungtu.

Han Jisung gözünden bir damla yaşın daha akarak avuç içine düşmesine izin verirken anladı. O hiçbir şeyi ama her şeyi olan adamı gerçekten kaybetmişti.

Attığı yardım çığlıklarını kimse duymuyordu. Gerçekten duyulmuyor muydu yoksa duymak mı istemiyordu insanlar. Bir bakışta bile anlaşılabilirdi onun durumu. Gören herkes acı içinde bakacaktı bu zayıf bedene...

____________________________________

Kısa oldu biliyorum ama üzgünüm... devamını en kısa sürede yazacağım. İyi geceler 🫶🏻

 İyi geceler 🫶🏻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hannie...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 20 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yıldızlı ManolyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin