Gotta be in love'

"Seni arıyordum, her yerde." Gülümseyerek gözlerini gökyüzünden ona çevirdi. Gün batıyordu ve dalgalar hafif hafif geliyordu.

"Direk konuya geçelim."

Jungkook onun bu tavrıyla farklı bir sorun olduğunu biliyordu. Sevgilisinin bir derdi vardı.

"Konuş." Jimin'in gözleri ona çıkarken konuştu.

"Aptallık yaptık Jungkook. Birbirimizden nefret ederken bir anda ayrılamaz konuma geldik. Büyük bir aptallıktı. Şimdiyse birbirimizi kaldıramıyoruz. Kavga ettiğin adamlar benim adamlarım. Neredeyse öldürecek olduğum insanları da canın pahasına koruyorsun.Ailelerimiz kanlı bıçaklı. Bu bir senedir yaptığımız şey var ya saçmalık." Jungkook dilini yanağına bastırarak gözlerini onda tuttu.

Bir sene geçtikten sonra mı bu sözleri söylüyordu?

"Nereye getiriyorsun?" Jimin babasının zorlamasıyla geldiği bu akademide nelerle karşılaşacağının farkındaydı. Çok duymuştu.

Babası bağıra çağıra övünmüştü.

Benim oğlum Parkları temsil edecek.

Ve tek bir uyarı vardı.

Jeonlara müsamaha tanıma.

Okula ayağını bastıktan bir gün sonra Jungkookla kavga etmiş 2 sene boyunca kanlı bıçaklı olmuşlardı. Sonraki seneyse sevgili.

Ayarları yoktu.

"Bence sen biliyorsun." Jungkook kafasını sallayarak güldü. Sinirliydi ama Jimin'e bunu göstermeyecekti.

"Dün çok aşıktık hani. Ne oldu?" Omuz silkmişti sadece Jimin.

"Aşık olmamıza gerek yok."Kumla kirlenen ellerini temizlerken devam etti.

"Hayatında tek ben olmama da gerek yok."Karşısındaki adam onun rahatlığına gülmüştü.

"O zaman oyunu yeni kurallara göre oynuyoruz, pişman olacaksın." Jungkook oyuna dahil olacaktı. Jimin'e içinde deli gibi bir sinir büyüyordu. Bu kadar büyük olmasının sebebiyse oradakinin aşk olmasıydı.

Çok kolay vazgeçilme duygusu.

Olacaktı. İçinde biriken siniri dışarı bu şekilde bir akıllıkla vurduğunu zannederken pişman olacağının bilincindeydi Jimin.İlişkileri çok farklı bir hale bürünmüştü artık.

Oyunsa kimin daha uzun dayanacağıydı.