3. KAPKARANLIK GECE

16 0 0
                                    


3.KAPKARANLIK GECE
Nazan Öncel, Geceler Kara tren



Bir sabah uyandın ve artık hiç bir şey eskisi gibi olmadı.

Bunu öfkesiyle ismimi söyleyen adamın sayesinde anlıyorum. Yıllar önceki o geceden sonra bu kadar korktuğumu, kaçmak istediğimi hissetmemiştim. 

Ben en sevdiği rengi bile bilmediğim bir adamın yarasını sarmıştım ve yine neredeyse bu hayatta en yabancı olduğum adam içerisinde olduğum bir konu da yanımda olmak istiyor. İstiyormuş yani. Ben bile nasıl bir üçgenin içinde olduğumu bilmeden o konu ben olduğumdan öfkesiyle yıkıp geçiyor her yeri.

Seni ne kadar tanıyorum ki? Ya da daha doğrusu sen beni ne kadar tanıyorsun?

Bu çok fazla... Bir an da hayatıma bu kadar dahil oluşun çok fazla. Bir gecede bu kadar bana yakın olabilmen çok ağır benim bünyeme. 

Yılmaz parmaklarını göz pınarlarından çektiğin de başını kaldırıp kapıya doğru baktı. Beni fark ettiğin de şaşırarak tekrardan baktığın da "Cihangir" dedi. Cihangir ilk önce Yılmaz'a baktığın da bakışlarını takip ederek boynunun üzerinden başını arkaya çevirdiğin de göz göze geldik. kaşları yukarı doğru kalktığın da dudakları aralandı. Göz kapaklarını sımsıkı kapatırken dudaklarını da birbirine bastırdı. 

Yılmaz hiç bir şey söylemeden yanımdan geçerek mutfaktan çıktığın da Cihangir önünde durduğu mutfak tezgahına kollarını iki yana açarak avuçlarıyla köşelerini tuttuğun da başını önüne eğdi. Derin nefesler alırken geniş omuzları alçalıp yükseldiğin de ona doğru bir adım attım.

Yüzümdeki dumura uğramış ifadeyi silemiyordum. Dudaklarımı aralayıp tek bir kelime dahi edemiyordum. 

Cihangir ellerini tezgahtan çektiğin de bedenini bana döndürerek bir adım attı. Bana büyük gelen hırkanın içerisinde kalan ellerimi yumruk yaptığım da tırnaklarımı avuçlarıma bastırdım. O bunu görmüyordu ama yüzündeki ifadeden benden bir farkı olmadığını söyleyebilirdim. Sadece onun söylemesi gereken çok şey benimde dinlemem gereken çok şey vardı. 

"Sare" son iki gündür bir çok kez söylemişti ismimi ama bu kez derinden, nefesini güçsüzce vererek söylemişti. 

"Ne demek konu Sare ve ben duramam?"

Bir şey söylemeden yüzüme bakmaya devam etti. Aramızdaki üç adımlık mesafeyi bir adım daha atarak iki adıma düşürdüğüm de yüzüme güneş ışıkları düştü. "Cevap versene, ne demek bu?"

"Hiç bir şey demek"

O an içimden geleni yaparak arkamı döndüğüm de hızlı adımlarla odaya doğru yürüdüm. oturma odasından geçerken Lale yeni uyanıyordu. Yılmaz da tekli koltukta oturuyordu. Lale sessiz bir şekilde ismimi söylerken bir kaç adım sonra odasındaydım. 

"Sare, dur"

Cihangir'in sesini duyduğum da odaya girerek kapıyı sertçe kapattığım da odaya girmesini engelledim. Kilidi bir tur döndürerek kapıyı kilitlediğim de ellerimi yüzüme kapattım. Derin nefesler alıp verirken kapıyı tıklatarak "Sare" dedi. 

"Sare, açar mısın kapıyı?"

Bu kez hiç bir şey söylemeden onu cevapsız bırakan ben olduğum da daha sert vurdu kapıya. "Açmazsan, kırmak zorunda kalacağım. biliyorsun"

Bilmiyorum. Ben seninle ilgili hiç bir şeyi bilmiyorum. 

Sinirle kilitlediğim kapıyı açtığım da "bilmiyorum!" dedim bağırarak. "Ben seninle ilgili hiç bir şeyi bilmiyorum

KAN KIRMIZISI AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin