4.İyi misin güzelim?

112 14 16
                                    

* * *

Sabah ilk iş kalkıp eve bakmaya gittik. Hongjoong, ben ve çok ısrar ettiği için Wooyoung da bizimle gelmişti.

Ev gayet güzeldi. Fakat Hongjoong biraz beğenmemiş gibiydi. Etrafa garip garip bakıyordu. Yakında konserleri vardı. En iyisi olmak için çok çalışıyorlardı. Ve doğal olarak yorgunlardı.

Wooyoung evi övüyor, kesinlikle almalısın diyip duruyordu. Bi ara Hongjoong'dan azar bile yedi.

Sonunda Hongjoong evin genel olarak iyi olduğunu söylemişti. Evi almaya karar verdik. Saat daha erken olduğu için bazı eşyaları almak alışveriş yapacak tık.

Eve tam olarak 720.000 won verdik. Hongjoong ne kadar evin parasını ödemeyi istese de, izin vermedim. Hatta borç para gibi düşüne bileceğimi bile söyledi.

Alışverişten Ateez yurduna döndük. Bana kalırsa kedi evime gitmek istemiştim, ama Hongjoong evin daha hazır olmadığı demişti. Wooyoung da son gün bizimle kal biraz eğleniriz demişti.

Yemekleri yemiş oturmuş yarımız film izliyor, yarımız telefonla uğraşıyorduk. Kafamı Wooyoung'un omzuna yaslamış oturuyordum. İkimizde telefona -Wooyoung'un olan- bakıyorduk.

Kapının çalması ile irkildim. Fakat tepki vermedim, yoksa Wooyoung 1yıl bununla dalga geçerdi. Üyeler ve ben işimize devam etdik. Çünkü menajerin geldiğini düşündük. Bende kafamı tekrar Wooyoung'un omzuna koyarak telefona bakmaya devam etdim.

Salona birilerinin girdiğini hissettiğimde gözlerimi telefondan çekip içeri giren kişilere baktım. Bi anlık şokla ağzım açık kaldı. Hongjoong'a taraf baktığımda bana kaş göz yaparak odayı işaret ediyordu. Bana bakan gözler beni geriyordu. Dikkatlerin üzerimde olması istediğim en son şeydi.

Üyelerin hepsi, birinin beni görmesiyle şaşkınca bana bakıyorlardı. Hemen ayağa kalktım.

Eve gelen Stray Kids üyelerinden üç tanesiydi. Minho, Bangchan ve Jeongin.

Ayağa kalktığımda onları başımla selamladım ve hızla Hongjoong'un odasına girdim. Minho bana şaşkınca bakıyordu.

Tanrım, öğrendi.

Kapıyı kapattım ve kulağımı kapıya dayadım. Ayak seslerinin kesilmesiyle oturduklarını anladım.

Tam telefonumu çıkarıp Hongjoong'a yazacaktım ki, Yeosang bana mesaj attı.

Yeoyeo - Alice

Yeoyeo
Merak etme
Hongjoong durumu kurtardı

Alice
tamam
zaman bulursan Hongjoonga odaya gelmesini söyle lütfen

Yeoyeo
Tabiki söylerim
Dışarı çıkmak istemesen
Bir şey istersen mesaj at

Alice
Tamam yeoyeo

Yeoyeo bu mesaja "💙" emojisini bıraktı

Odada beklemekten sıkılmıştım. Yaklaşık 20 dakika önce Hongjoong gelmiş, seni olduğun gibi - kuzenim olarak tanıttım demiş ve gitmişti. Seslerden duyduğum kadarıyla sakin sakin oturmuş sohbet ediyorlardı.

Ne diye gelmişlerdi ki zaten.

Yavaşça kapıyı açıp odadan çıktım. Salon çapraz tarafta olduğu için beni görmüyorlar dı. Yavaş adımlarla tuvalete taraf ilerledim.

-Yazarın anlatımıyla-

Gençler salonda koltuklarda oturuyorlardı. Herkes sohbet ederken Minho sohbetten habersizdi, onları dinlemiyordu bile. Az önceki olayı düşünüyordu. Evinde bir gün kalan, hayatını onun için tehlikeye atan kız nasıl olurda Hongjoong'un kuzeni olurdu. Hayatın sürprizlerle dolu olduğunu doğruladı genç oğlan.

Hongjoong'dan tuvaletin yerini öğrenip ayağa kalktı.

Koridorda ilerlerken karşısından gelen kızla buluştu gözleri, yakından daha da güzeldi. Yürürken bir süre gözlerini ondan alamadı genç oğlan.

Karşılaştığı bedenle adımlarını yavaşlattı Alice. Karşısında durup başını eğip kaldırdı.

Konuşma gereği duyup söze başladı genç oğlan.

"O gün için teşekkür ederim. Yaptığın büyük bir fedakarlıktı. Şuan iyisin değil mi?"

"Teşekkür etmeyin. Olmalıydı, oldu diyelim. Ve yaram oldukça iyi hızla iyileşiyor."

Konuşacak bir şey bulamayınca, karşısındaki kıza gülümsedi genç oğlan. Kız da ona geri gülümseyince kalbinde bir şeylerin koptuğunu hiss etti.

Alice yavaştan başını eğip kaldırdı ve Minho da aynı hareketi yaptı. Sonra ikiside yoluna devam etti.

Koridorun sonuna yaklaşırken elini kalbine koydu Alice. İlk defa böyle bir duygu yaşıyordu.

Yürürken bir bedene çarptı, tam düşecek ken kolundan tutulmasıyla dengesini sağladı.

Dramamı çekiyoruz kardeşim, bırak düşeyim işte diye düşündü kız.

Karşısındaki bedeni tanıyordu, bu kişi kuzeni idi.

"Ne yapıyorsun burada?"

"A şey ben tuvaletten geliyorum."

"Neden gerildin ki, iyi misin güzelim?"

"Biraz başım ağrıyor da, ilaç içersem iyileşir gibi."

"O zaman prensesimizi odaya götürüp ilacını içirelim."

Gülümsedi genç kız kuzenine. Şuan etrafında onu seven kimse olmazken, kuzeni ne çok seviyordu onu. Şaşırdı genç kız ama bir o kadar da mutlu oldu sevildiğini hiss ettiği için.

* * *

Kelime sayımız:606
Oy sınırı:3

Be A Star | Lee KnowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin