mrb mrb yorum sınırı 400 😔 diğer türlü yorum yapmıyosunuz... (kırıcı
hayır alex, 500 olsun. bölüm çok seksi amk — a.
her neyse, afiyet olsun jungkook diyeceğiniz
bir bölüm, iyi okumalar o7 (size de afiyet olsun•
Elindeki raketi, hiç düşünmeden sertçe savurduğunda spor salonunda yankılanan güçlü sesle rakibi olmayı seçen Jiwon'un topu yakalayamaması eş zamanlı olarak gerçekleşirken tatmin olmuş bir şekilde soluklandı. Zaten yeterince öndeyken fevri hareketleri ona daha fazla sayı kazandırıyor, bir nevi birkaç günlük stresini atma konusunda ona yardımcı oluyordu.
"Jungkook, biraz daha sakin oynamayı dener misin? Tanrı aşkına..."
Sert bir şekilde zeminde seken topu almak için sahanın dışında yürüyen Jiwon'un yakınması keyfini daha da yerine getirirken olduğu yerde adımlayarak sırıttı. "Ağlayacaksan oynamayalım." diye mırıldanırken elindeki raketi sağa sola hareket ettiriyordu. Başta, oyuna alışmakta oldukça zorluk çekmişti. Yaraları henüz iyileşmiş değildi, aldığı rapora göre hala dinlenmek için birkaç günü vardı fakat bir süre sonra bu olaydan aldığı keyif, yalnızca sıkıntıya dönüşürken dayak yemesinin asıl sebebi olan Taehyung'u hiçbir yerde bulamayışı aklına geldikçe sinirlenmesine yol açıyordu.
Günlerdir dinmeyen siniri, kavga ettiği ve Taehyung'tan hoşlanan Daeho'ya açtığı dava yüzünden ona dokunamayışı ve Kim Taehyung'un memnuniyetsiz tavırları yüzünden deliye dönecekmiş gibi hissediyor, etrafındaki herkesin gerilmesine neden oluyordu. Hissettiği şeyleri saklayabilen biri olmamıştı, bunun için çaba gösteren o kişi de değildi fakat son günlerde bu huyu yüzünden hayatı herkese dar ediyor, onunla takılmayı cehennem haline dönüştürüyordu.
Jungkook'un nasıl bir ruh halinde olduğuna birinci elden şahitlik eden Jiwon ise, 'atsan atılmaz, satsan satılmaz' düşüncesinin yer edindiği beyniyle hareket ederek kardeşinden kaçmayı bırakmış ve stresini atabilmesi için onu okulun spor salonuna kadar sürüklemişti. Kort tenisi, ikizlerin babasının onlara kazandırdığı bir alışkanlıktı. Küçüklüklerinden beri beraber yaptıkları fakat hiçbir sonuca bağlayamadıkları bu spor, Jiwon için unutulmaya yüz tutarken Jungkook için yalnızca stres atma yöntemiydi. Bunun uğruna mahvettiği topları, parçaladığı raketleri hala hatırlıyordu fakat bu seçenek hiçbir zaman şaşmazdı. Oynayıp Jiwon'a karşı sayı kaybettikçe yüzüne doğru süzülen ter damlalarının yaralarına her değişinde sızlamasına dahi alışmış, gerilen kaslarıyla çevrili vücudu git gide açılırken tekrar zinde hissetmişti.
Okulun spor salonu, fazla büyük ve kullanışlı değildi. Fakültelere biraz uzakta kalması ve etrafında hiçbir şey bulunmaması bunun başlıca sebeplerinden biriydi. Spor bilimleri fakültesi bambaşka bir yerde olduğu için buraya da genelde kimse uğramazdı fakat bazen, beklenmedik şekilde kalabalık olurdu.
"Oyundan sonra ne yapacaksın?"
Sarı renkli topu sektirerek tekrar saha sınırlarının içerisine doğru yürüyen Jiwon ile dikkati dağılırken ona bakmadığını bildiği halde omuzlarını silkti. "Öğleden sonra dersim yok, takılırım etrafta." topuklarının üstünde dönerken konuştuğunda Jiwon'un alaycı gülüşünü işittiği halde tepki vermedi. "Dersin olsa gireceksin sanki..."
Cümleyi kurduktan hemen sonra dikkatini çeken bambaşka bir şey yüzünden bakışlarını başka yere yönelten Jiwon; Jungkook'un da ilgisini çektiğinde onun baktığı yere dönmesiyle tribünlerde oturan birini fark etmesi bir olmuştu. Tanımadığı, daha önce görmediğine emin olduğu herifin Jiwon'a el sallamasıyla kaşları, ondan bağımsız bir şekilde çatılırken anlamsız bir ifadeye bürüdüğü yüzünü Jiwon'a çevirdi. Jiwon'un da yerinde sallandığını, saçma sapan bir şekilde sırıtarak el sallamasına karşılık verdiğini gördüğünde derin bir nefes alarak gözlerini yumdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
upper echelon
FanfictionEğer üstesinden gelemeyeceğin biriysem altta kalmamaya ne dersin? ! 15.09.2023, with @jeonvlai