Merhaba, bu bölümde öyle naber falan demeyeceğim çünkü hem öfkeli hem de utanmış hissediyorum. Nedenini de söyleyeyim: Ben 5. sınıfken servise biniyordum serviste de bir çocuk vardı benden büyük aramızda servisçi ablanın gelmemesini sormamla başlayan bir tartışma yaşandı. Çocuk önüme geldi.
Bikdiğinix ben otururken önüme geldi bağıra bağıra birşeyler falan söyledi. Gitti sonra. Heh nedeni de hatırladım bana bağırmasının imansız mı ne demiştim herhalde tam hatırlamıyorum. Neyse gitti işte. O sıralarda serviste Eclal diye bir arkadaşım vardı. Bir yerden tahta kalem bulmuş bana onu gösteriyordu.
Birde servisteki diğer çocuklar arada bana bakıp AA sustu falan diyorlardı.
Üstünden 2-3 sene geçti çocuk hala bizim okulda. Ben ise şu an orada birşey yapamamışlığının- o zamanki halim baya pısırıktı ve kavgada ne diyeceğini bilmiyordu.- öfkesini ve pişmanlığını yaşıyorum. Hala gözümün önünde çocuğun önde baban bağırması. Ben kavgadaki halime tüküreyim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiçliğin Evi
Non-Fiction... İlk olarak, bu kitaptan öyle maceralar,dramalar beklemeyin. Ben sadece ortaokullu bir kızım. Günlük yaşamımda öyle dünyayı kurtarmak falan da yok. Sadece belirli konulardaki düşüncelerimi buraya yazıyorum.