0.3

146 15 14
                                    

az önce şarja taktığı telefonu mutfak tezgahının üzerine bırakarak, sessiz adımlarıyla az önce yatağına yatırdığı adamın yanına geldi, rahatsız etmemeye özen göstererek yavaşça örttü üzerini.

yatağın ucuna oturdu, kafasını fırat'a çevirdi yeniden. bebek gibi uyuyordu.

ellerini saçlarında gezdirirken buldu birden kendini, yumuşacıktı saçları.

öylece fırat'ı izledi bir süre. ayrılmak istemiyordu yanından. gün ayana kadar yanında böylece kalıp izleyebilirdi onu, geçen ayların acını çıkartırcasına.

hem ondan nefret edip hem de bu kadar çabuk yelkenleri indirmesi normal değildi belki. gurursuzluk, yüzsüzlük aklınıza ne gelirse işte; bu öyle bir şey değildi kendince. bir yandan verdiği sözleri tutmayan birine bu kadar bağlı kalamazsın diye kendine kızarken diğer yanı ise tabiri caizse aşkından ölüyordu.

bu düşüncelerini sanki onun yüzüne karşı söylüyormuş gibi utanıp çevirdi kafasını. sanki 1 saat öncesine kadar ağzına geleni saymamış gibi.

fırat'ın hareketlenmeye başlamasıyla kalkması gerektiğini anladı. üzerini değiştirmek için kapıya çevirdi adımlarını. bir yastık, battaniye ve onun yanına gitmeden önce çıkardığı kıyafetlerini alıp ayrıldı odadan.

galiba bu gece uzun olacaktı.

-

mutfaktan gelen seslerle gözünü araladığında yerinde kıpırdandı. gözünü aralayıp göz hizasına gelen pencereden içeri giren turuncu ışığa baktı, hava yeni yeni aydınlanıyordu.

çok geçmeden kalkıp mutfağa ilerlediğinde tezgahın üzerindeki telefonunu açan fırat'ı gördü.

önce barış'a sonra telefonuna bakıp dudaklarını araladı.
"teşekkür ederim."

"bir şey değil."

mahçupça gülümsedi fırat. sonunda ekranı açılan telefonuna çevirdi kafasını.

hiçbir şey yaşanmamış gibi olması rüya etkisi yaratmıştı barış'a. uykulu gözleriyle fırat'a bakıyordu hâlâ.

"hacı aramış. ulaşamayınca telaşlanmıştır."

kafasını salladı.
"haber verecektim aslında. telefonun kapalıydı, numara da yoktu bende."

telefonuna bakarak kafasını salladı sadece. ne diyeceğini bilmiyordu şu an. telefonunu şarjdan çekip kalçasını yaslandığı mutfak tezgahından ayırdı. mavi gözlerini karşısındakiyle buluşturdu yeniden.
"gece için, özür dilerim.

bu şekilde değil, sakin kafayla konuşmak isterdim. ama sanırım geç kaldım artık."

güldü kendi kendine. sessiz kalan barış'ı fark edince devam etti konuşmasına.
"sana da çok zahmet vermişim, gideyim artık. rahatsız olma."

sağından geçip gidecek adamın kolunu tuttu barış.
"fırat.."

kafasını kaldırdığında aralarında pekte bir mesafe kalmadığını fark etmişti. dilini yutmuşçasına susmaya devam ederken, gözlerini alamadığı dudaklardan ayırdı. pencerelerden içeri yansıyan turuncu ışığın altında, karşısındaki mavilere çevirdi gözlerini.

yansıyan turuncuların aksine daha da parlayan okyanus gözlere baktığında yutkundu. çok güzel görünüyordu. konuşmak yerine dayanamayıp dudaklarını birleştirmeyi tercih etmişti.

bir koluna bir de barış'a şaşkınlık ve merak içinde bakarken, yanağından ensesinde doğru uzanan el ve dudaklarında hissettiği baskıyla artık tamamen afallamıştı.

olan biteni ayıktığı an karşılığını esirgemedi uzun olan.

nahif öpücük git gide derinleşirken denge bulmak adına elini barış'ın beline atıp kendine çekti. büyük bir açıkla öpüşlerini daha da sertleştirirken arkasında kalan koca masaya yasladı kendini.
kollarını fırat'ın boynundan geçirip bedenini kendine bastırdı.

dudakları yukarı kıvrılırken bir an olsun öpmeyi bırakmamıştı uzun olan. kendinden kısa adamı kucağına çekip yaslandığı masadan ayrılarak karşısındaki tezgaha yöneltti adımlarını. kucağındaki adamı oturtup durakladığı öpüşüne devam etti.

alt dudağını dudaklarının arasına alıp emmeye başladığında aynı zamanda üzerini çıkarmaya çalışıyordu fırat'ın. önce sweatten kurtulup, kalan tişörtü de sıyırmıştı üzerinden.

tek kolunu fırat'ın boynundan çekip vücuduna yöneltmişti. göğüsünden karın kaslarına indirdi önce ellerini. ince ve biçimli parmakları gittikçe aşağıya doğru inerken fırat'ın dudağını ısırmasıyla inledi.

kendini geri çeken taraf kendisi olmuştu. fırat'ın bakışlarının üzerinde olduğunu hissedince kafasını çevirdi barış. şu an bunların yaşanmaması gerekiyordu.

fırat'ın elini yanağında hissettiğinde kendini tamamen geri çekip oturduğu tezgahtan aşağı indi. kapıdan çıkıp gidecekken duyduğu sesle durdu yerinde.
"sen başlattın, farkındasın değil mi?"

kırgınlık vardı sesinde. yine cevap vermedi barış, cevap verecek yüzü yoktu çünkü şu an. dürtülerine yenik düşüp hiçbir şey yaşanmamış gibi davranamazdı.

odasına adımlayıp gözden kaybolduğunda dolan gözlerini yere çevirdi fırat. barış'tan karşılık alınca her şeyin düzeldiğini sanmıştı, ama yanılmıştı. en kötüsü de bu geceden sonra hiçbir şeyin artık düzelmeyeceğini anlamıştı. daha da mahvolmuştu belki de, bunlar hiç yaşanmamalıydı.

yerdeki kıyafetlerini alıp üzerine geçirdi sırasıyla. tezgahın üzerindeki telefon ve anahtarını alıp kapıya yöneltti adımlarını, kapıyı çarptığı gibi uzaklaştı ordan.

hacı & fırat
whatsapp

hacı
fırat

nerdesin amk

aç şu telefonu (22.37)

neden kapalı telefonun

fırat umarım saçma sapan bir şey yapmamışsındır (23.28)

hacı kişisinden 14 cevapsız çağrı..

sabaha evde olmazsan çok pis bozuşcaz fırat efendi (01.53)

•••
ilham perim kayip

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 21 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

zemin , fırbarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin