Soobin'in Yeonjun'a dediği son şeylerden sonra Yeonjun adeta çökmüştü. Soobin, onun yanına geleceğini söylediğinde de yattığı yatağından gözyaşlarıyla birlikte gülümsedi ve yataktan kalktı. Gözleri sürekli Soobin'in "ben erkeklerden hoşlanmıyorum" dediği mesajdaydı. Çok kırılmıştı bunu Soobin'den duyduğu için.
Elindeki çakmağı aldı ve üzerindeki sweatshirt'ü çıkarıp onu ateşe verdi. Kokusu hiç iç açıcı değildi, ama buna alışacaktı zaten. Yanan sweatshirt'ü yatağının üzerine koydu ve odanın tamamen yanmasına izin verdi.
Bu esnada da Soobin onun evine gelmişti. Dış kağıyı kırarak içeri girdi. Fakat Yeonjun'un odasına açılan kapı kilitliydi. Bunun üzerine iyice panikleyen Soobin ardı ardına kapıya vurmaya başladı. Yeonjun'un yanlış bir şey yapmasını istemiyordu. Yeonjun ise kapının ardında ağlamaya devam ediyordu, sevgilisinin sesini duymak daha da canını acıtmıştı.
Soobin'in artık gücü bitmişti ve bunu fırsat bilip hemen ambulans ve itfaiyeyi aradı. Telefon kapandığında kapıya yaslandı ve hıçkırıklarını saklamaya çalışarak sevgilisine seslendi;
"Yeonjun sen ne yaptın..?"
Alevler yavaş yavaş tüm odayı sarıyordu. Yeonjun da kapıya yaslanmış ağlamaya devam ediyordu sevgilisiyle birlikte. Sevgilisinin bu söyledikleriyle gözyaşları daha da hızlanmıştı.
"Sana söylemiştim Soobin, ölmeyen tek şey sadece bedenimdi. Ama artık ölüm olduğundan daha yakın"
"Anlamıyorsun ama Yeonjun, bunu kendi isteğinle yapamazsın. Hayatın benden ibaret değil"
Duydukları Yeonjun'un kalbini daha da kırmıştı. Alevlere fazla maruz kaldığı için gücü tükenmeye başladığı için dizlerinin üstüne düştü ve gözyaşları ile birlikte Soobin'e bağırmaya başladı.
"Asıl sen anlamıyorsun. Seni seviyorum derken ben ölümüne sevdiğimden bahsediyordum. Ruhumu senin için serbest bırakacağım"
Sözlerinin yerini öksürükler almıştı artık. Soobin tekrardan bağırarak Yeonjun'un adını çağırdı ama sesini duyuramamıştı. İtfaiye ve ambulans onları dışarıda bekliyordu, ama kapının kilidi çok güçlüydü. Bu onların işini daha da zorlaştırıyordu.
Odanın kapısını açabildiklerinde artık her şey için çok geç sayılırdı, Soobin içeriden ölmek üzere olan sevgilisini kucağına alıp onu dışarı çıkardı. Yorgunluktan mıydı yoksa artık yaşadığı şeylerin ağırlığından mı orası çok bilinmezdi ama bir anda dizlerinin üstüne düştü ve sevgilisine sarılıp ağlamaya başladı.
"Seni seviyorum Soobin"
Bunlar Yeonjun'un son sözleriydi. Sevgilisine bir kez daha baktıktan sonra onun kolları arasında can vermişti. Soobin ise onun cansız bedenine sarılarak ağlıyordu sadece. Çok büyük bir hata yapmıştı. Bunun doğru olduğundan emindi ama artık sevgilisinden tamamen ayrılmıştı.
Sonra yeniden sevgilisiyle birlikte olmayı planlıyordu, çünkü onu hala seviyordu. Ama bunu da yapması imkansızdı artık, sevgilisi ölmüştü. Bunun olmasından çok korkuyordu, tıpkı Yeonjun'un kendisinden ayrılmasından korktuğu gibi.
Ama ikisinin de korktuğu başına gelmişti, ilk önce Soobin, Yeonjun'dan ayrılmıştı, sonra da Yeonjun, aşkı için kendi canına kıymıştı. Belki ayrılık düzeltilebilirdi, ya da düzeltilemezdi ama artık bir şeylerin düzelmesi için çok geçti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fairytale, yeonbin.
Fanfiction-texting, düz yazı yeonjun: ben bir peri masalına aşığım, acıtmasına rağmen. aklımı kaybetsem de sorun değil, zaten lanetlenmişim ben