"Korku"

16 3 0
                                    

Kafamda birden fazla ses var. Sorun tam olarak bu değil. Sorun hiç birinin ne dediğini anlamamam.

Yukarıdan hala garip sesler gelmeye devam ediyordu.Sanki büyük bir deprem olmuş, onun ardından artçıl depremlerde oluyordu.

Bu yaptıkları akıl alır gibi değildi. Devletin dahi gözü gibi baktığı bir çok değerli element orada muhafaza ediliyordu. Sorumsuzluğun daniskası.

Ayrıca bu yaptıkları intihardı.Bir çok patlayıcı asit, yanıcı gazlar vardı orada. Aynı zamanda sera gazları da bulunduğu için o kattaki sıcaklık cehennem ateşini aratmayacak düzeydeydir şu an.

Bu yaptıkları kesinlikle bir projeydi.Düzenlenen bir suikast? Hepsi olabilirdi. Ama bildiğim tek şey bir avuç dahiyi kendi çıkarları için öldürebilecekleriydi.

Bu dünya dediğimiz yerde her türlü pislik bulunuyor sonuçta. Ülkelerin hepsi toprak,mal,silah ve asker peşinde.Bir maçta kazanmak istiyorsanız ya düşmanınızdan çok çok güçlü olmalısınız yada çok zeki. Günümüzde kaba kuvvet değil zeka değer kazanmış durumda.

İlk kendine gelen yine ben oldum. Bu sorumluluk bu yaşta fazlaydı bunun farkındaydım ama kendime engel olamıyordum. Herşey ve herkes benim kontrol ve denetimim altında olmalıydı.

"Herkes koruyucu gözlüklerini taksın gerekirse yüzünüze sper edebilecek her şeyi sökebilirsiniz toparlanın dostlarım. Yukarı çıkıyoruz." Emirlerimi yağdırırken çoktan herkese koruyucu gözlüklerini dağıtmaya başlamıştım.

"Selin sen aklını mı kaçırdın. Yukarıdan değişik değişik sesler geliyo sen diyon ki yukarı çıkıcaz."
Bunu söyleyen Mehmet'ti. Herşey de olduğu gibi yine muhalefet olmuştu.

Oda da benle beraber 5 kişiydik. Aslan, Rüzgâr, Mehmet, Aslı ve Ben. Anlayacağınız üzere en ağır başlıları bendim. Hep arkalarında durur onlara sahip çıkardım. Tıpkı hiç sahip olamadığım bir anne gibi.

Grubun neşesi Rüzgâr, prensesi Aslı, eleştirmeni Mehmet, çalışkanı Aslan ve lideri de bendim. Bu liderlik düzeyimden dolayı benim değildi ruhumda liderlik vardı ve onlarda bunun farkında oldukları için seslerini çıkarmazlardı.

Burda tek arkadaşlarım onlardı. Diğer çalışanlarla gerekmedikçe iletişim dahi kurmazken onlarla mesai saatleri dışında bile görüşüyordum. Bana aile gibi gelselerde asla duvarlarımı yıkmazdım. Diğerleri kadar olmasa da onlara karşı da belirli bir mesafem vardı ama o kadarda şey değildim yani.

Aslı gerçekten kırılgan bir yapısı olan bir insandı. Bazen sevgiye muhtaç bir çocuk gibi yanıma gelir bana içini boşaltırdı.Kimseye karşı bu kadar şeffaf olabileceğimi düşünmüyorum.

Sesi titreyerek "Mehmet'e katılmak durumundayım Selin biraz daha mı beklesek? Bak hiç çıkmayalım demiyorum ama biraz daha beklesek?" yavru köpek gibi bakarak söylediği cümlelerin bende hiçbir etki bırakmadığının farkındaydı ama hâla ya tutarsa kafasındaydı.

Aralarında sıklıkla düşüncelerimizin benzediği tek kişi Aslandı. Rüzgâr'ın henüz sesi çıkmıyordu ama onunda Aslı ya katıldığının farkındaydım. Bakışlarımı Aslan'a yönlendirdiğimde o zaten bana bakıyordu. Ona danışacağımı zaten biliyordu. Dudaklarının kenarları ona bakmamla kıvrıldı. Kafasını onlara katıldığını belli edecek şekilde sallayınca, takıma uyumaktan başka şansım kalmadı.

Ellerimi belime yerleştirdim ve "Pekala o zamam kendimizi koruyacak şeyler aramaya koyulun. Ne bulursanız yararımıza." dedim.

Hepsi komutumu dinledi.Beş dakika boyunca kendimizi koruyacak bütün eşyaları toplayıp masanın üstüne yığdık.

Nükleer AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin