Ezanın sesini duyduğunda yattığı yerden doğruldu. Hava hala hafiften karanlıktı ve anca 1 saat uyumuş olmalıydı. "Off her yerim ağırıyor." yavaşça bedenini esnetti ve ayağa kalktı. Etrafına bakıp bir süre odayı izledi.
Kitaplığa yaklaşıp eliyle dokundu. Az kitabı vardı ama hepsi de Berk'in ona anlattıklarıydı. O hevesle anlatır, Ömer de gidip alır okurdu. Sonra da birlikte konuşup tartışırlardı. Kitaplara bakarken en sevdiği kitabı alıp sayfalarını karıştırdı. Ömer okurken hiç altını çizmezdi ama önemli yerler de aklında kalırdı.
Sayfaları çevirirken içinden bir şey düştüğünde eğilip aldı. Kendinin vesikalık fotoğrafıydı. Daha önce kendi cüzdanındaydı ve Ömer görüp istemişti. Demek ki alıp buraya koymuştu, her şeyi bu kadar ince düşünmesi ona daha çok aşık olmasına sebep oluyordu.
Odanın kapısı tıklatıldığında irkildi ve elindeki fotoğrafı içine yerleştirip kitabı koydu. "Berk uyandın mı? Bak eğer biraz daha uyumak istersen sorun değil ama işe gidecektin." Ömer'in sesini duyunca rahatladı ve kapıya yaklaşıp açtı.
Ömer ona bakarken "günaydın." dedi. Biraz daha incelediğinde Berk bakışlarını kaçırdı. "Şey ben üstümü giyinip geleyim." Ömer kendine gelip kafa salladı ve kapıyı kapattı. Bedenini duvara yasladı. Her halini görmek için can atıyordu ve bu hali onu fena halde etkilemişti. Eski hallerini deli gibi özlüyordu. Bir an önce zincirlerinden kurtulup sevgilisine kavuşması gerekiyordu.
Bedenini duvardan ayırıp mutfağa geçti ve Berk'in çayını doldurdu. Ona kahvaltı hazırlamıştı, hatta geceden beri bunu düşünüp sabırsızlanmıştı. Berk mutfaktan içeri girdiğinde gülümsedi. "Otur hadi." "Niye zahmet ettin ki? Ben çıkacaktım hemen." arkasından geçip sandalyesini çekti ve "evime geldin Berk. Hayatımda ilk kez geldin ve en azından bir kahvaltı edebiliriz." dedi.
Berk oturduğunda "hadi başla." dedi. Berk önce çayından bir yudum aldı daha sonra da peynire uzandı. Ara ara Ömer'e bakıyordu. Çünkü Ömer gözlerini ayırmadan onu izliyordu. "Ömer sen de yesene." dediğinde Ömer gülümsedi ve çayından içti.
"Uzun zamandır bu kadar huzurlu olmamıştım Berk. Hayatım resmen sen varken anlamlıymış." "Ömer konuşma böyle lütfen." "Dayanamıyorum Berk. Seni görmek yanında olmak ama dokunamamak ya da güzel şeyler söyleyememek çok zor. Özür dilerim."
Berk çatalını bıraktığında "ben de öyle hissediyorum ama içime de sinmiyor." dedi. "O zaman seni seyredeceğim. Başka türlü özlemimi nasıl dindireyim." "Görmezdim seni, zaman yıl yıl geçerdi." diye mırıldandığında Ömer "uzaktan, çok uzaklardan seni seyrederdim." diye devamını getirdi. Kahvaltının devamında hiç konuşmadılar, ya da kimse duymadı.
Berk evden çıktığında Ömer masayı toplayıp odasına girdi ve yatağına oturdu. Yastığını alıp kokladığında Berk'in kokusunu alıp içine çekti. Bütün oda onunla dolup taşmıştı sanki. Yastığa sarılmayı bırakıp kalktı ve her yeri düzeltti. Daha sonra da Berk'in giydiği pijamaları özenle katlayıp dolabına koydu. Artık onlar onundu ve Ömer dokunmayacaktı.
Telefonunu ve cüzdanını alıp dışarı çıktı ve güzel havayı içine çekti. Bugün güzel şeyler, yani işine yarayacak şeyler öğrenmeliydi. Zaten birine bu kadar aşıkken işlerin bu kadar ters gitmesi manasızdı.
Sarp'ın evine doğru yürürken dünden beri yaşadıklarını düşünüyordu. Berk evine gelmişti ve yatağında uyumuştu. Bunun bir tık üstünü bile hayal etmeye korkuyordu. Sanki hayal etse, dile getirse büyü bozulacaktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/358922761-288-k253480.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Seyrederdim - BxB
Fiksi Penggemar(Tamamlandı)- Gittikçe daralan ruhum muydu, yoksa sokaklar mı?